AKP, kurulduğunda taşıyıcı ekseni ‘Milli Görüş Terk’ kadrolardı. Ancak çevre eski liberal, eski Marksist, ANAP ve DYP’nin şaşaalı dönemlerinde üst düzey siyaset yapıp partilerinin zor günlerinde onları var eden tabana sırt dönen orta sağ siyasetçiler ile kimlikleri hiçbir zaman Ülkücü olmamış olsa da etiketi sırtına yapıştırmış bir güruhtan oluşuyordu. Bu çevreyi dışarıdan destekleyen etnikçi yapılar ve dini görünümlü olanı-olmayanı ile enternasyonalist çevrelerin toplamından müteşekkildi. Bu kitle, ana merkezden dışarı yayılan bir saadet zinciri ile birden ortalardan kaybolan Cuma ve Cumartesi annelerinin birbirlerine bağlandıkları gibi bağlanmışlardı. Bu bağ ekonomik bir saadet zinciri görüntüsünde olsa da aslında ana kitleyi bağlayan bu bağın fikri bir altyapısı vardır. Bunu anlamak çok da zor değildir çünkü bu güruhun ortak bir fikri duyguları vardır. O da; Türk Devleti’ne ve Türk Milliyetçiliğine besledikleri derin nefrettir… Ve böylece kurulan AKP, Türk Devletinin kuruluş felsefesi olan Türk Milliyetçiliğine karşı 100 yıl sonra kurulmuş en büyük koalisyonun adı oldu.
Bu koalisyonun kendi elitleri de oluştu. AKP Elitleri’nin genel hüviyeti ise son dönemlerde ortaya çıkan “beyaz muhafazakâr” ile muhafazakâr olan-olmayan liberallerden oluşuyordu. Son dönemlerde bunlara etnik bölücülerde eklemlendi. Bunların temel vasfı ekranlarda ve gazete köşelerinde boy gösterip -bugünün akil(!)lerine görev olarak verilen- topluma psikolojik operasyon yapmaktı. Onlarda kendilerine açılan yolda son on yıldır tüm ekranları kapladılar.
Bu kitle uzun zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinden uzaklaşmış kilelerin, üstelikte ilginçtir kendi bünyelerinde siyaset yapan kadroların yanlış uygulamalarına karşı sabah akşam yaptıkları eleştirilerle toplumu kurguladılar;
Yeri geldi, ‘Müslüman Cumhurbaşkanı’ dediler, ama Turgut Özal’ın gölgesinde siyaset yapan eski ANAP’lılar bizim Müslüman cumhurbaşkanımız vardı diyemediler… Neden diyemedikleri ise ayrı konu; Özal’a mı inanmıyorlardı, yoksa yeni patronlarından mı korkuyorlardı?
Yeri geldi başörtüsünü kullandılar, 10 yıldan fazladır iktidarda değillermiş gibi gönüllerinden geçenin yasağın kalkması olduğunu söylediler, milletin gözünün içine rahatça bakarak…
Yeri geldi Kandil’den gelenleri Mekke’den gelenler gibi beklediler…(1) Allah’tan korkmadan, kuldan utanmadan…
BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmak için “… yoksa bizi halk da affetmez, Allah’ta affetmez…”(2) diyenlerin Teröristbaşı ile pazarlığına alkış tuttular…
Yeri geldi Türkiye’nin en zengin dini grubunun televizyon kanalında “Anime çocuk pornosu fikir özgürlüğüdür”(3) bile dediler…
Hatta yeri geldi sermaye ile kurdukları güçlü bağlar durumdan vazife çıkardı; gazete ve televizyon satın aldı… Sonra da milletle alay edercesine AKP zor durumda idi destek vermek için aldım bile dediler…
Ancak sonunda kara göründü artık mızrak çuvala sığmıyor. İsrail özür diliyormuş gibi yapsa da, okyanus ötesinden kredi notu arttırma takviyeleri gelse de, uluslararası sermaye sıcak para pompalayarak kredi faizi düşürme teşvikleri yapsa da olmuyor… Zaten bu son teşvik yöntemi ilginçtir; siyasal İslamcı gelenekten gelenler faiz oranlarını düşürmekle övünür oldular…
AKP burjuvazisi kendisini var eden, %50 oy veren seçmenin dini hassasiyetlerine oynamıştı ancak kitlenin bir de milli duyarlılıkları vardı. Gelinen süreçte beyaz muhafazakârlar, kitlenin milli duygularına aykırı bir yola girdiklerinden ikircikli tavır göstermekteler. Teröristbaşı ile pazarlık yapıyoruz diyemeyenler ‘İmralı Müzakereleri’ diyorlar. Sanırsınız, İmralı ete kemiğe bürünmüş bir ada… “Türk’üm” demek bizi bölermiş ama Osmanlı benzeri “Türkiyeliyim” diyerek birlikteliğimizi sağlayacaklarmış… Peki, Türkiye ne demektir? Türklerin yaşadığı yer, Türk vatanı demektir… Bugün "Ne mutlu Türk’üm diyene!” yerine "Ne mutlu Türkiyeliyim diyene!" desek ne olur diyenler bu yanlış mantığı anlamazlarsa yarın nasıl aldatıldıklarını anlayacaklar. O gün çok geç olacaktır. AKP elitleri çok uzaklaştıkları kendi tabanlarına nihai noktaları söylemekten korktukları için bu tür mantıksız oyunlar oynamaktadır…
İşgalleri altındaki televizyon ekranlarında başka milliyetçi aydınlarımız da mücadele ediyor ancak Sayın Ümit Özdağ’ın bu “AKP Elitleri” nezdinde özel bir sancı değeri var. Onunla çıktıkları programlarda sancı krizlerine giriyorlar çünkü AKP’ye oy veren mütedeyyin, muhafazakâr kitlelere AKP Elitlerinin gizlediklerini hem de onların nezaretinde ifşa ediyor… AKP elitleri ve siyasetçileri benzer sancıyı Bursa Kuruluş Mitingi ile başlayan ve İzmir Bayrak Mitingi ile devam eden süreçte MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye karşı da duyuyor ve bu sancı yüzlerine gözlerine kadar yansıyor…
‘Türk Milletine Çağrı’ girişimi ve MHP Mitingleri, Türk aydını ile MHP dayanışmasını daha güçlü kılarken AKP elitlerini ve siyasetçilerinin sancılarını arttırıyor…
Bu iyi bir şeydir… İnanın, güzel şeyler olacak!…
(1) http://yenisafak.com.tr/yazarlar/FehmiKoru/mhpnin-kolay-muhalefeti/19147
(2) http://www.kanalahaber.com/haber/siyaset/allah-da-halk-da-bizi-affetmez-110490/
(3) www.youtube.com/watch?v=yq1Q8nmTx8Y , http://www.haberaktuel.com/gulay-gokturk-cocuk-pornosunu-savundu-haberi-725817.html