İyi Müslüman ya da kötü Müslüman!

İman ya da inanç yalnız inananlar için değil bütün insanlar için ihtiyaçtır. Tarih boyunca dine savaş açanları bekleyen mukadder akıbet hep yenilgi olmuştur. Bilinen tarih boyunca, Firavunlardan sonra dini hedef alan iki büyük imparatorluk vardır. Bunlardan birisi Roma, diğeri de SSCB’dir. Roma süreç içinde, savaş açtığı dinin hizmetine girmiş, SSCB ise yok ettiğini sandığı inançların yarattığı sarsıntı ile yok olup gitmiştir.

Yahudilik ve Hıristiyanlık gerçekte bir doğu dinidir. Hem Hıristiyanlık hem de Yahudilik; kölelerin, istismar edilenlerin, yoksulların ve açların direnç bayrağıydı.

Yahudilik ve Hıristiyanlık Batılılaştıkça, Avrupalılaştıkça materyalistleşmiştir. Tanrının dini Avrupa’da bir anda emperyalistlerin dinine dönüşmüştür. Avrupalılaşmak böyle bir şeydir. Dinler Batılılaştıkça din olmaktan çıkıp, bir teknik, bir kültür haline gelmektedir. Avrupalılaşan dinler eninde sonunda dünyevileşmişlerdir.

Bugün Batı’nın gözünde Müslümanlığın Avrupalılaştırılamaması ve Batılılaştırılamaması en büyük sorundur. Grek ve Roma üzerinden değil de Kuzey Afrika ile Horasan/Anadolu üzerinden İslam’ın Avrupa’ya ilerleyişi Haçlı direnişiyle karşılaşmıştır.

İslam’ın değişmeyen ve değiştirilemeyen hükümleri Avrupa’nın düşmanlığını asırlardan asırlara aktararak sürdürmesine neden olmuştur. Hemen her değeri araçsallaştırmış olan Batı’nın İslam’ı emperyal hırslarının aracı yapamaması, İslam’a karşı savaş açmasına neden olmuştur.

11. Yüzyıl’dan itibaren, önce Bizans’ın sonra da bütün Avrupa’nın Hıristiyanlığın karşısında İslam’la özdeşleşen Türkleri hedef almasının temel nedeni bu olmuştur.

Sömürgeci Avrupa’ya göre Türkler  “kötü Müslümandır” . Çünkü onlar tarihi süreç içerisinde Roma’nın, Bizans’ın, Karolenjlerin, Büyük Britanya’nın hâkimiyetini kabul etmemişlerdir. Türkler, Avrupa’nın hegemonyasını kabul etmek bir yana bir de kendi hegemonyalarını Avrupa’ya dayatmışlardır. Bu Avrupa için kabul edilebilir değildir.

Türkler hariç tutulursa Müslüman toplulukların kahır ekseriyeti başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın hâkimiyetini büyük ölçüde kabul etmişlerdir.

İngiltere’nin zaman zaman Osmanlı İmparatorluğuyla dünya üzerindeki Müslümanları temsil etme konusunda rekabete girdiği bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğunun İstanbul’un fethinden sonra Ortodoks Hıristiyanlarına yaptığı hamiliğin ne anlama geldiği ortadadır.

İngiltere ve Rusya’nın  “kutsal yerler sorunu”  olarak dile getirdikleri husus, Türklerin hakimiyeti altındaki Hıristiyan ve Yahudilerle ilgili sorundu.

Hıristiyanlık, daha doğrusu Avrupa karşısında Türkler; her zaman çetin ceviz olarak kalmışlardı. İknası ve vaftizi mümkün olmayan Türklerin tutumu diğer Müslüman toplulukları da etkilemiştir. Bu sebeple Batı,  “kötü Müslüman”  olarak nitelediği Türklerin, küresel güçlerin hegemonyasını kabul edecek  “iyi Müslümanlarla”  yer değiştirmesi için elinden her geleni yapmaktadır.

Bugün Türkiye’nin içinde de ABD ile birlikte bölgedeki aykırı Müslümanları küresel sisteme eklemlemeyi savunan Batının  “iyi Müslümanları”  türemiştir.
 
Aynı süreç İran, Suriye gibi Müslüman ülkelerde de yaşanmaktadır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!