Feridun Yıldız
Feridun Yıldız

Açılımın lideri Öcalan, gerisi hep yalan

Son günlerde 34 PKK’lının teslim olmasıyla nihayetlenen bazılarına göre “açılım sürecinin en somut zaferi”ni oluşturan, ben de dahil olmak üzere bazılarına göre ise de “teröristbaşının senaryosunu yazdığı, hükümet, DTP, PKK ve Kürtçü sivil toplum kuruluşlarının sahne aldığı” bir utanç sürecini izliyoruz.

Süreci iyi takip edersek sürecin Öcalan’ın 31 Temmuz’da avukatlarına yaptığı açıklamalarla başladığını anlayabiliriz. Ancak bu açıklamalar kamuoyuna duyurulmadı. 14 Ekim 2009 günü yapılan açıklama ile PKK lideri Öcalan’ın, Avrupa ve Kuzey Irak’taki dağ kadrosuna “Kürtler’in demokratik hak ve özgürlüklerine ilişkin temel isteklerini tartışmak üzere Türkiye’ye gelin, herkesle buluşun, vekillerle konuşun” çağrısını yaptığı belirtildi. Öcalan’ın amacının tıkanmış olan “açılım süreci”ni açmak olduğu açıklanan bildiride Öcalan’ın Avrupa ve Mahmur Kampı dahil Kuzey Irak’tan gelecek kişilerin, başta Meclis olmak üzere Türkiye’deki tüm çevrelerle görüşmesini önerdiği ortaya kondu.

Cumhurbaşkanı  Gül, yenilenen Gençlik Parkı’nı gezmeye geldiği sırada bir gazetecinin, “Kandil ve Mahmur’daki bazı terör örgütü üyelerinin Türkiye’ye geleceği söyleniyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu, “İyi ya güzel işte” diye cevaplandırmıştır.

Başbakan Erdoğan ile Irak Gezisine katılan DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık yaptığı açıklamada, “Grubu karşılamak için Ahmet Türk’le birlikte biz de Silopi’ye gidiyoruz” derken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak’a yaptığı ziyarette, Kuzey Irak’taki Kandil ve Mahmur Kampı’nın boşaltılması için anlaşmaya vardığını belirtti.

31 Temmuz-15 Ekim arasındaki süreçte Öcalan’ın telkihlerinin hükümet atarfından analiz edilerek 15 Ekim’de kamuoyuna açıklandığı  anlaşılmaktadır. Bazı PKK’lıların dağdan inerek, Türkiye’ye dönüş planını Atalay ile DTP’lilerin hazırladığı olayların ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Adım adım. PKK’lıların giriş yaptığı Habur Kapısı’nda İçişleri Bakanlığı Müsteşarının hazır bulunması, onların gelişini devlet adına kontrol altında tutması, açılım sürecinde AKP-DTP işbirliğinin en net delilidir. Daha önceki örneklerde görüldüğü gibi gelen PKK’lıları Jandarma karşılamamış, Şırnak Vali Yardımcısı Abdullah Akdaş başkanlığındaki bir grup sivil yetkili tarafından , “Hoşgeldiniz” denilerek karşılanmışlardır.

AKP’nin muhatap aldığı TBMM’de grubu bulunan legal bir siyasî  parti olan DTP midir? Hayır. Bunun böyle olmadığını DTP Genel Başkanının basın toplantısından anlıyoruz. Türkiye’ye gelecek 34 kişilik PKK grubunu Silopi’de bekleyen DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna ve 1999’da Öcalan’ın çağrısı üzerine Türkiye’ye gelen gruptan Aygül Bidav ile basın toplantısı düzenledi. Öcalan’ın muhatap alınması önerisini tekrarlayan Türk, şöyle dedi:

Sayın Öcalan’ın rolü çok iyi görülmelidir. Gelinen nokta, muhatap alınması halinde gelişebilecek çözümlerin en büyük göstergesidir. Bugün eğer istersek, burada, ölümlerin duracağı, barışın filizleneceği bir süreç başlatabiliriz. Devletin de operasyonları durdurması, en büyük güven hareketi olacaktır. Devlet bir adım atarsa, PKK 10 adım atacaktır.

Ahmet Türk yaptığı basın toplantısı ile kendilerinin aracı  olduğunu, asıl muhatabın PKK ve Öcalan olduğunu açıkça ortaya koymuştur. 34 PKK’lıyı karşılayan DTP’li kalabalığın taşıdığı şu iki pankart gerçekleri sergilemektedir: “Önder Apo ve KCK samimiyetini gösterdi şimdi sıra hükümet ve devlette.”, “Tarihi fırsatı yaratan Önder Apo’nun temsilcileri muhatap alınmalı.

İçişleri Bakanı Atalay, 34 PKK’lının teslim alınmasından sonra yaptığı açıklamada “Dün gelen grup planın bir parçası. İlk gelen grubun 100-150’ye tamamlanmasını bekliyoruz. Avrupa’dan da eve dönüş olabilir.” Diyerek bu muhataplık sürecinin devam edeceğini ortaya koymuştur.

Hürriyet Gazetesi’nden Yalçın Doğan’ın yazısından anladığımız üzere;

Dağdakiler dün Habur Kapısına gelmeden önce, İçişleri Bakanı Beşir Atalay DTP’ye güvence veriyor:

Merak etmeyin, gelenler tutuklanmayacak.”

Bu tek başına bir bakanın verdiği söz değil, devlet sözü. Bu sözün pratiği var. Terörle Mücadele Yasası uygulanmayacak. Yani:

1- Dört günlük gözaltı süresi yok.

2- Kolluk güçleri devreden çıkıyor, ifadeleri doğrudan savcılar alıyor.

Milliyet’ten Güneri Civaoğlu’nun yazdığı gibi bu “ajanda yazılmıştı”, hükümet, PKK ve DTP tarafından icra edildi. Bu süreçte İmralı üzerinden PKK ile görüşülerek ikna edilmiştir. Hükümet Öcalan ve PKK’yı muhatap almıştır. Melih Aşık’a göre, “Terör örgütü lideri Apo muhatap alınmış, kendisine umut bağlanmıştır. Hükümet benim yol haritamı uyguluyor diyen Apo’ya prim ve cesaret verilmiştir.”. M. Ali Birand ise yaşananları “Öcalan, gerçek patron olduğunu gösterdi” şeklinde değerlendirmiştir.

Bu 34 PKK’lının K. Irak’tan uğurlanış ve Habur’da karşılanış biçimleri de devlet geleneği açısından ayrı bir rezalettir.

Sabah güneşin doğuşuyla Kandil Dağı’nda arkadaşlarının törenle uğurladığı  PKK’lı 8 silahlı terörist silahlarını bırakarak Habur Sınırı’na gelmek için lüks ciplerle yola çıktı. Mahmur Kampı’nda bulunan 4’ü çocuk 9’u kadın 26 kişi de kampta düzenlenen törenle aynı saatlerde sınır kapısına doğru uğurlandı. DTP’lilerin ”Barış grubu” olarak nitelediği terör örgütü PKK üyeleri Şırnak’ın Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı’nda Türkiye tarafına geçti.

Roj TV’nin yayınladığı görüntülerin ortaya koyduğu göre 8 PKK’lı tam bir askerî tören âdâbıyla Kandil’den uğurlanmıştır. Arkada PKK bayrakları dalgalanmaktadır. Kendilerine Mahmur Kampı’ndan katılanlarla birlikte ayakkabılarından giydikleri kıyafete kadar her şey tek tiptir. Görünüşleri ve yürüyüşleri ile gerilla(!) edâsı içerisindedirler.

Bu sözde kurtuluş savaşçılarını karşılamak üzere DTP grubu tam kadro ile Habur sınır kapısında bulunmuştur. Bu arada, Diyarbakır, Mardin, Van ve Şırnak barolarına kayıtlı 45 avukat başlarında Diyarbakır Baro Başkanı M. Emin Aktar olmak üzere savunma makamını oluştururken 4 özel yetkili savcı ve hâkim ile Habur gümrük sahasında “ayaküstü mahkemesi” de kuruldu.

34 PKK’nın karşılanması için Silopi’de DTP tarafından onbinlerce kişinin katıldığı bir miting düzenlendi. Bursa’daki maçta dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın bayraklarına tahammül edemeyen iktidar ve güvenlik güçleri bu mitinge katılanların ellerindeki PKK ve Öcalan bayraklarını seyretmekle yetindiler. Hürriyet’ten Yılmaz Özdil’in yazdığı gibi, “PKK’lıların memlekete gelişi, tüm yurtta, dış temsilciliklerimizde ve KKTC’de törenlerle kutlandı.”

Milliyet Gazetesi’nde bugün yayınlanan “Sorguda ‘sayın’ ve ‘önderlik’ pazarlığı” başlıklı haberden öğrendiğimize göre, savcılar ve hâkim, 34 kişinin tutuklanmaması için her türlü hukuki yardımı yaptı. Gözaltı olmaması için Habur Sınır Kapısı’nda mahkeme kuruldu. Yargı, gelenlere “Sayın Öcalan” ve “önderlik” ifadelerini kullanmaları halinde çıkacak sıkıntıyı anlattı. Hâkim, “Sayın Öcalan” ifadesini de tutanağa geçirmedi. Yine gazeteden anladığımıza göre hâkim ve savcıların telkin ve yardımlarıyla 34 PKK’lının tamamı pişmanlıklarını belirtmeyip, “Tıkanan barış sürecini açmak için Öcalan’ın çağrısıyla Türkiye’ye geldik” ortak ifadelerine rağmen serbest bırakıldılar.

Kandil’den silahını bırakarak inen 8 PKK’nın olaylara karışmadığı kanaatine hâkim ve savcıların nasıl ulaştıkları merak konusu. PKK’nın liderlik kadrosunun tespit ettiği bu 8 kişinin bugüne kadar olaylara karışmadığını hangi savcı, hangi güvenlik gücü, hangi istihbarat örgütü belirlemiştir? Milliyet Gazetesinin verdiği habere göre, PKK’lı avukatlarına, “Biz de sürece katkı sağlamak istiyoruz” diyerek telkin ve yardımlarda bulunan savcı ya da savcılar kimlerdir? Bu suç değil midir? Türk Devleri’ne karşı düşük yoğunluklu bir savaşı tercih eden PKK’nın silahlı bir üyesi olmak dahi Türk Devletine karşı işlenmiş bir suç değil midir? Demek ki iktidar Ergenekon Terör Örgütü(!)’nden başka terör örgütünü tanımıyor ya da kabul etmiyor.

Açılım sürecinde dik duran, Türk Devleti ve Milleti adına tek doğru muhalefeti yapan MHP’nin lideri Bahçeli’nin dediği gibi, “PKK’lıların teslim olması sırasında yaşanan görüntüler ‘AKP’nin Türkiye sınırlarında teslim alındığını gösteren tarihi bir rezalet, ihanet ve melanet tablosu’dur. PKK Türkiye’ye değil, AKP PKK’ya teslim olmuştur.” 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!