Kaynak, Prof. Dr. Vahit Türk’ün “Herkes İçin” başlıklı metninden alıntılar sunmaktadır ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgedeki benzersiz konumunu vurgulamaktadır. Metin, “Ne mutlu Türk’üm diyene” ifadesinin kapsayıcılığının anlaşılması gerektiğini ve devletin kuruluş ilkelerine sadık kalınması gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca, yöneticilerin devlete ve millete hizmet etme sorumluluğunu ve kişisel hırslardan uzak durarak ulusal potansiyeli geleceğe yönlendirme görevini ele almaktadır. Kaynak, tarihin derslerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ve devletle barışık olunmasının önemini güçlü bir şekilde dile getirmektedir. Son olarak, metin, yöneticilerin milletin değerleriyle uyum içinde olması gerektiğini aksi takdirde felaketlerin kaçınılmaz olacağını ifade etmektedir.
Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihiyle, gelenekleriyle, birikimiyle, insan potansiyeliyle, devlet anlayışıyla, dünyaya ve insanlığa bakışıyla, yönetim biçimiyle bölgemizdeki tek gerçek devlet olduğu yönetenler tarafından artık idrak edilmelidir. “Ne mutlu Türk’üm diyene” özlü sözü iyi değerlendirilmeli, bu sözün anlamı üzerinde düşünülüp bunun ayırıcı değil kuşatıcı olduğu kabul edilmeli, bu söz içinde ülkede yaşayan herkese yer olduğu anlaşılmalıdır.
Bin bir emekle, kanla, irfanla kurulmuş olan bu devletin kuruluş ayarlarıyla oynamaktan, gençlik hevesleriyle ve yanlış kaynaklardan beslenme dolayısıyla kişiliklerin bir parçası durumuna getirilen devlet karşıtlığının sürdürülmesinden vazgeçilmelidir. Düşlerinde göremeyecekleri, hayal bile edemeyecekleri makamlarda bulunma fırsatı yakalayanlar, bunu, devlet ile milleti buluşturan Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet’i kuranlara borçlu olduklarını anlayıp şükran duygusuyla davranmalı ve görevlerini en iyi biçimde nasıl yapacaklarının, ülkeye ve millete daha iyi nasıl hizmet edeceklerinin hesabını yapmalı, ellerine geçen bu fırsattan dolayı Tanrı’ya şükretmeliler.
Milletin enerjisini ve potansiyelini boş, sonu olmayan ve gereksiz uğraşlarla, kişisel hırslarla yok etmek yerine daha güzel bir gelecek hayaline yönlendirmek yöneticilerin görevi, hatta borcudur, bu yapılırsa hizmet etmenin mutluluğu yaşanır, millete ve devlete yararlı olunur. Yönetici makamındaki kişiler, milletle, milletin değerleriyle ve devletle barışık olmalıdır. Aksi durumda ne var ne yok kaybedilir, şu acımasız yeryüzünde kavga edilecek bir devletimiz dahi kalmaz… Bir yönüyle devletler ve milletler mezarlığı olan tarih, bir yönüyle de bize sürekli bu tür örneklerin hikâyelerini anlatan ulu bir akıldır, bu aklı ihmal edenlerin sonu ise hep hüsran, hep yıkım, hep yokluk olmuştur…
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…