Ülkemizde “Asgari Ücret” çalışanların hayat standartlarını karşılıyor mu?
Ya da bir başka soruyla; ülkemizde çalışanlara ödenen “Asgari Ücret” AB ülkelerinin veya dünya ortalamasının neresinde?
Şurası yadsınamaz bir gerçek ki, Türkiye’de ödenen “Asgari Ücret” ülke standartlarında da, dünya standartlarında da değil ve çok altında.
İşçi sendikalarının yaptığı araştırmalara göre bu ücret, bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile altında imiş.
Günümüzde asgari ücret bürüt:2.558.40 TL yazı ile: iki bin beş yüz elli sekiz lira kırk kuruş.
Kesintilerden sonra ele geçen ortalama asgari ücret:2.020.00 TL yazı ile: iki bin yirmi TL. (Beş yüz liraya yakın kısmı kesiliyor.) Bu, ASGİ’ye yani asgari geçim indirimine göre biraz farklılık gösterse de genelde ödenen bu miktar.
Soru şu; işçi sendikaları işçi haklarını koruyabiliyorlar mı?
Elbette HAYIR!..
İşçilerin geçinebilmelerini sağlamak için istedikleri asgari ücret tutarını bir türlü alamıyorlar. Burada Türk sendikacılığının mı yaptırım gücü yok yoksa sendika sözcülerinin mi?
Aynı şeyi memur sendikaları için de söylemek olasıdır. Onlarda sanki bir tiyatro gibi istediklerini değil verileni almakla görevliler adeta.
Bu yıl, yetkili sendika olan Türk-İş net: 2.578.00TL yazıyla: iki bin beş yüz yetmiş sekiz TL.
Türk-İş, bunu isterken bu yıl, aslında güzel bir de uygulama başlattı. Diğer iki sendikayı DİSK ve HAK-İŞ’i de yanına aldı.
Bu, demokrasimiz adına alkışlanacak bir tavır.
Türk-İş, istediğini alabilecek mi? Kaldı ki istediği rakam AKP’li Sn. Lütfi Elvan ile Nurettin Canikli’nin belirttikleri rakamdan da aşağı. Elvan ve Canikli’ye göre rakamın: 3.000.00 TL Üç bin TL olması gerekiyormuş. Alamaz ise tavrı ne olacak, neler yapabilecek? Bunu, yeni yılla beraber göreceğiz.
İşçi temsilcileri, işveren ve hükümet temsilcileri ile yapılan ikinci toplantıda da bir rakamın oluşmadığı görüldü. İşveren temsilcisinin tutumu, işverenlerin kaldıramayacağı bir rakamın kabul edilmeyeceği yönünde!.
Hakem heyeti ve arabulucu rolünde olması gereken hükümetin ise “Ağzının domalışından Omar” diyeceği belli gibi.
“İşvereni ve istihdamı da düşünmek gerek.” Söylemiyle işverenden yani sermayeden yana olduğu kanısını doğurmaktadır.
Hani deniyordu ya: “Bir yandan halkım bir yanda sermaye. Halkım böyle istiyorsa bu iş bitmiştir.”
İşte asgari ücret konusunda bu tavrı test edeceğiz. Sermaye mi halk mı göreceğiz.
Amaç üzüm yemektir. Çalışanların da insanca yaşamaya ve evlerine başı dik bir baba gibi gitmeleri hakları değil mi?
Umuyor ve bekliyoruz ki, çalışanların da alın terlerini helal edecekleri bir “ASGARİ ÜCRETE” kavuşmaları. “Soğukta donmayan tek şey alın teridir.” Unutulmasın.
Korkumuz, sendikacılığın yozlaştırılmaması ve hükümetlerin arka bahçeleri olmamasıdır.
Esen kalınız.
NOT: Yazının yazılmasında teknik bilgi desteği veren M. Müşavir Sn. Şenol Ersen’e teşekkürler.