MHP ve ülkücü irade, 19 Haziran da büyük bir olgunlukla yapılması gerekeni yaptı. Tüzüğünün 13 maddesini değiştirdi. İhraç edilenlere iadeyi itibarlarını verdi. Disiplin suçlarını yok saydı. Seçimli Kongrenin yapılması için 10 Temmuz kararını aldı.
Kininden, öfkesinden ve inadından vaz geçmeyen Sayın Dr. Devlet Bahçeli ve ekibini de bu kongrede yok saydı.
İş bitti mi? Hayır. Turpun büyüğü heybede!
Bende varım diyen şimdilik altı tane değişimci adayın yanın da, Genel merkezin de (Ne yapacakları belli değil) adayı olacak.
19 Haziran da yekvücut olan delege, eğer 10 Temmuz da parçalanır ve kendi adaylarına oy vermeye kalkışırsa; şimdilik 400 civarında olan ve 19 Hazirana katılmayan delegenin oyu: işi, bitirecek gibi görünmektedir. Zira bu 400 delege blok gibi görünmektedir.
Ben olaylara MHP ve Adaylar açısından bakmıyorum. İş sadece MHP ve adaylar olsa rahatlıkla “Aman canım sende!” der geçerim. Ama kazın ayağı hiç de öyle değil.
İşin içinde ülkem ve ülkemin geleceği vardır.
Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti dönüştürülmektedir. Laik sistemi, sosyal yapısı, eğitim, sağlık, hukuk, adalet, maliye sistemleri dönüştürülmenin eşiğine getirilmiştir. Cumhuriyet ve demokrasimiz büyük yaralar almıştır.
İş o kadar ileri götürüldü ki. Bayrağımız, İstiklal Marşımız, idari yapımız topun ağzına getirildi. Türk ve Türklük tartışılmakta,” Anayasa da Türk ve Türklük kavramı olmasın” a kadar geldiler.
Eeeeeee! Söz konusu vatan olunca, gayret ve dikkat etmenin yanında fedakârlık da söz konusu oluyor.
10 Temmuzda kim ne kadar fedakârlık yapacak göreceğiz. Kayseri, Nevşehir, Hacıbektaş, Bünyan, Develi, Niğde, Ereğli, Konya, Bozkır, Çumra, Karaman, Ermenek, Antalya, Manavgat, Serik, Mersin, Silifke, Mut, Anamur, Tarsus, gibi yerleri dolaştım. Bir vatandaş olarak öğretmenlere, imamlara, emeklilere, işçilere, çobanlara, çiftçilere, pancar tekleyenlere, kayısı toplayanlara, domates sulayanlara, ekin biçenlere, yumurta satanlara, kahvede okey oynayanlara sordum: ilk olarak Meral AKŞENER ikinci sırada Sinan OĞAN ismini söylediler. Bilmem anlatabildim mi?
Bu seçimi değişimciler, yüzlerinin akıyla, tereyağından kıl çeker gibi ortak akılla çözmek ve hedefine ulaştırmak zorunda ve mecburiyetindedirler. Bir aksaklık ve sakatlığa sebep olacaklar; tarih önünde sorumlu olacaklarının bilincinde olmalıdırlar.
Maksat ülkücü iradeyi ve ülkücü kadroları MHP’nin ilkeleriyle birlikte aziz vatanın hizmetine sunmak olmalıdır. Ben- sen didişmesi, ülkücü iradeye zarar vermekle kalmaz, ülkeye ve ülkenin geleceğine ve kazanımlarına da zarar verecektir. Bu ise geleceğimizin ve torunlarımızın; Türk ve Türklüğün kaybı ve zararına olacaktır.
Onun için MHP ve ülkücü irade. 19 Haziran da kolayı başardı. Şimdi sıra zoru başarmaya gelmiştir. Allah’ın izniyle, ortak akıl ve egolarımızın bir tarafa bırakılmasıyla 10 Temmuzda ki zoru da başaracaktır. Ülkenin şartları: Ülkücüleri buna zorlamaktadır.
Zaman; bir olmanın, iri olmanın, diri olmanın heyecanını ülkücü iradeye yaşatmanın zamanıdır. Ayrılık şeytan işidir. Birlik ise rahmettir, berekettir, kurtuluştur.
Heyecanla 10 Temmuzu bekleyeceğim. Umarım Sayın Dr. Devlet Bahçeli’de bir önceki seçimde kayıtsız şartsız kendisine oy veren delegelerin değişim isteğine daha fazla engel olmaz: şölen içinde bir TOY yapılır. Ülkenin buna ihtiyacı vardır. Bizler; önce ÜLKEM diyen bir kültürle yetiştik.
Görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler! Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin!
Esen kalınız.
