Nazım Peker
Nazım Peker

Balyoz Mağdurları Ne Olacak?

Kendilerini dini söylemden çıkarıp, “Hizmet Harekâtı” yapan F tipi örgüt; dış örgütlerden aldığı emir ve talimatla AKP ve S. Erdoğan ile el ele vererek şanlı ve kahraman Türk Ordusunun değerli komutanlarına kurdukları KUMPAS ellerinde patladı.
 
Onlarca düzmece ve oynama delil ve CD’lerle yürütülen Balyoz Davası nihayet; tamamının BERAATI ile sonuçlandı.
 
Beş uzun yıl.
 
Siz hiç cezaevinde beş gün kaldınız mı?
 
Beş uzun yıldı Kumpasa takılan değerli komutanların Özgürlük kısıtlaması.
 
Kimileri içerde iken Allah’ın rahmetine kavuştu. Kimileri sağlığını kaybetti. Kimileri üniformalarını, kariyerlerini, şan ve şereflerini ve en önemlisi de GELECEKLERİNİ kaybetti.
 
Dönemin Başbakanı, TV ekranlarında, “Ayağa kalkmadı ama şimdi içerde de yatıyor” gururlanmasından tutunda, “Ben o davanın savcısıyım.” Deme noktasına kadar gitti ve bu mesnetsiz, asılsız, dayanaksız, delilsiz davanın hep arkasında durdu.
 
Bu davaları açan savcıları, bu davaya bakan hâkimleri hep övdü, poh pohladı, kendince onurlandırdı. Kimilerine de özel zırhlı arabalar tahsis etti.
 
Anayasa Mahkemesi’nin, davaya el koyup, “Hak ihlali söz konusudur” gerekçesiyle başlattığı süreç sonrası; yeniden görülmeye başlanan Balyoz Davası, beş yıllık çile, işkence ve eziyetin ardından 31Mart 2015 günü topluca BERAAT kararıyla sonuçlandı. Böylece kanayan bir yara da durdurulmuş oldu.
 
İşin buraya kadar olanı; adaletin geçte olsa tecelli etmesi ve vicdanları sevindirmesidir.
 
Bir kez daha şahit olduk ki adalet: topal olsa da er ya da geç hedefine varırmış.
 
Şimdi asıl mesele başlıyor: Beş yıllık mağduriyet nasıl telafi edilecek?
 
Bu haksızlığın hesabını kim ya da kimler nasıl verecek?
 
Adalet, bu haksızlığı yapanlardan nasıl ve ne şekilde hesap soracak?
 
Öyle ya! Müslüman bir ülkeyiz. Bizlerde hamd olsun Müslüman’ız; ülkeyi daha adil, daha demokrat ve daha insancıl yöneteceğiz diyerek iktidar olduk. Müslüman iftira eder mi, Müslüman yalancı şahitlik yapar mı? Müslüman zanların peşinden gider mi? Müslüman insanların şahsiyetleriyle, ekmekleriyle, gelecekleriyle oynar mı?
 
Bu değerli komutanların her şeyiyle oynanmadı mı?
 
Öyleyse bunu yapanlar, cezasız mı kalmalı?
 
Bu değerli TSK mensuplarının ahları, ahrete mi kalacak?
 
Taraf Gazetesi’ne belge koyanlar, gizli tanık uyduranlar, isimsiz ihbar mektupları gönderenler, CD ve kasetler düzenleyenlerin yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak?
 
Bu mağdurlar, tazminat davaları açarlarda hak ederlerse: bu tazminatları kim, nereden ve niçin ödeyecek?
 
F tipi cemaat, bu konuda programlar yapan TV’ler, yazanlar, çizenler, yorum yapanlar, yalancı şahitlikte bulunanlar, düzmece deliller uyduranlar, polisler ve amirleri cezalandırılmayacaklar mı?
 
Seçime giren muhalefet partileri bu ve bunun gibi diğer konuda neler yapacaklar?
 
Deniz Feneri, 17-25 Aralık soruşturmaları hariç hemen hemen her konu aydınlanmakta. MHP’ye komplo kuranın ve kaset yapanında bizzat R.Tayyip Erdoğan olduğunu MHP il başkanı söyledi: “Eğer bunu F tipi cemaat yapsaydı: Erdoğan meydanlarda bunu defalarca söylerdi.” Diyerek mantıklı bir delil de göstererek.
 
İşin içinde AKP veya Erdoğan varsa üstü örtülmekte. Eğer O yoksa, adalet er ya da geçte olsa da bir şekilde tecelli etmekte.
 
Şimdi iş, Balyoz Davası ile mağdur edilen, özgürlük ve gelecekleri ellerinden alınan bu değerli TSK mensuplarının haklarının iade edilmesidir.
 
Esen kalınız.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!