“Çözüm Süreci” hükümet için iki ucu boklu bir değneğe benzemeye başladı. Ne tarafından tutsalar ellerine bok bulaşmakta!
2015 seçimleri geliyor. AKP’nin ne edip edip bu seçimden de tek başına iktidar olarak sandıktan çıkması şart ve elzem.
AKP, bunu başarabilir mi?
Muhalefetin enerjisine göre: mümkün.
Ama AKP ve S. Erdoğan işi şansa ve olasılıklara bırakmak istemiyor.
Apo, Kandil ve HDP’de işi buraya kadar getirmiş iken, yolu yarılamış iken elindeki kazanımlarını kaybetmek istemiyorlar ve daha da fazlasında ısrarlılar.
Siz AKP olsanız, szi Erdoğan, Davutoğlu olsanız, siz Apo olsanız, siz Kandil olsanız ne yapardınız?
S. Erdoğan ve AKP, yaptıklarının hesabını vermekten ve ellerindeki kazanımlarının birden bire kaybolmasından ve Yüce Divan’da yargılanmaktan çok korkmaktalar.
Korkularında da haksız sayılmazlar.
Apo, hürriyetini kazanmaya hiç bu kadar yaklaşmamıştı. Kaybetmek ve geriye dönmek istemiyor. Akıllı adam ister mi?
HDP, bu devletin parasını alıp bu devletin TBMM’sinde ki temsil gücünün ve Kürt halkına verdiği sözlerin yerine getirilmesi noktasından geriye dönebilir mi?
Dönerse bölge halkının yüzüne nasıl bakabilir?
Bu işte tek rahat olan Kandil’dir, Pkk’dır.
Onların karşılıklı verilmiş bir sözleri ve taahhütleri yoktur.
Kimilerine göre ve özellikle de, Kandil’deki Karayılan’a göre; “Çözüm Sürecini” AKP bitirmiştir. Çünkü gelen açıklamalar bu yönde.
HDP, bastırmakta! AKP ve Hükümeti, “İşi yokuşa sürmeyin. Lafı gevelemeyin, süreci bozmayın. Apo’yla müzakere masası kurun ve sekreterya oluşturun” diye dayatmakta ve bastırmaktadır.
Ufukta 2015 seçimleri var.Muhalefetin özellikle de MHP’nin acımasız eleştirileri.
Başta ekonomik veriler olmak üzere yaşananlar AKP ve hükümetin aleyhine gelişmektedir.
Hükümetin bir çıkış yoluna ihtiyacı var. S.Erdoğan, S. Davutoğlu ve AKP kurmayları bu yolu bulmaya çalışmaktalar.
Bir taraftan içte seçmene; “Kamu düzeninin korunması ve silahsızlanma şart” gibi mesajlar verilirken. Öbür tarafta Apo, HDP ve Kandil’e de sıcak mesajlar verilmeye ve içeriği Türk kamuoyundan sır gibi saklanan yeni projeler sunulmaktadır.
Bunlardan biri de, Üçüncü Göz” denilen müşahitliktir.
Muhalefet buna şiddetle karşı çıktı ve “Sakın ha! Bu tuzağa düşmeyin. Bu meseleyi uluslar arası platforma taşımayın” dedi.
Bunun üzerine Davutoğlu, “Üçüncü göz söz konusu değil. Bu bizim meselemizdir ve bizim halkımız arasında görüşülecektir. Biz bunu OSLO’da denedik ve bir netice alamadık” Açıklamasını yaptı.
Bizden bir teklif! Eğer illa bir üçüncü göz olacaksa, bir müşahit gerekliyse:
Otobüste yanan kızımızın anası, ayağı bacağı kopan, gözü kör olan gazilerimizin yakınlarından biri, hunharca otobüsten indirilerek şehit edilen, karakol baskınlarında ya da çarşıda gezerken ensesine PKK militanlarınca kurşun sıkılarak öldürülen şehitlerden bazılarının eşleri, anaları, babaları veya evlatları, CHP ve MHP’den temsilciler de olabilir. Böylece bizlerde; Ne, Nasıl, Ne verilerek ya da ne alınarak çözülecek öğrenmiş oluruz.
Var mısınız bu “Üçüncü Göz” teklifime?
Başta S. Erdoğan olmak üzere, Davutoğlu, AKP ve hükümet iyice sıkıştı. Umarım Türkiye Cumhuriyetini zora sokacak, telafisi güç ödün, taviz ve eylemlere izin vermezler.
Esen kalınız.
