AKP, TBMM’indeki ezici çoğunluğuna güvenerek, Türkiye Cumhuriyetini yıllar içindeki kazanımlarını tahrip etmeye başladılar. İhale yasasından, Milli Eğitime kadar oynamadıkları bozmadıkları bir kurum ve kuruluş kalmadı.
Bunların başında Cumhuriyetin olmazsa olmazı sayılan; TSK’yı, Maliyeyi ve Dışişlerini de hallaç pamuğu gibi attılar.
Dışişleri çok önemliydi. Başbakan ve kurmayları, Dışişleri mensuplarını “MONŞERLER” olarak alaya alıyorlardı akıllarınca.
Önce dışarıdan daha sonra da Konya Milletvekili yapılarak Dışişleri Bakanlığının başına getirilen; Prof. Dr. Vizyoner bakışlı staratejik derinlik uzmanı Ahmet Davutoğlu getirildi.
Davutoğlu’na S. Süleyman Demirel, “Sakın ha! O kitabında yazdıklarını uygulama. Devlet yönetimi bambaşka bir şey! “diyerek tembihatta bulunmuştu.
S. Davutoğlu, iki yıl önce TBMM’inde, “Artık Ortadoğu’yu biz şekillendireceğiz. Ortadoğu demek Türkiye demek! Ortadoğu’nun değil siyasal haritasını, fiziki haritasını bile şehirlerine, meydanlarına, caddelerine, sokaklarına kadar biliyoruz ve Ortadoğu’ya hâkimiz. Sizin o pısırık ve korkak döneminiz 2002 ile bitti ve tarihe gömüldü.
Ortadoğu’yu artık biz, Türkiye şekillendirecek? Ortadoğu demek biz demektir.” Büyük ve stratejik konuşmasıyla, muhalefete ders veriyordu.
Komşularımızda rejimler değişti. Irak’ta zalim Saddam, rezilce katledildi. Irak’ın toprak bütünlüğü bozuldu. ABD’nin bölgeden çekilmesiyle muazzam bir otorite boşluğu oluştu. Bu boşluğu, Kuzeyde Barzani’nin başında olduğu Kürtler doldurdu. Diğer bölgelerde, otorite sağlanamadı. Irak’ın merkezi ve meşru hükümetinin başı Maliki, duruma hâkim olamadı.
Adına İslam dedikleri, fakat İslâm’la ve Kuran’la uzak yakın ilgi ve alakası olmayan kafatası avcısı terör örgütleri türedi. El Kaide’den, IŞİD’e kadar.
Suriye politikasında Esad üzerine oynadıkları oyunu kaybeden bizim yöneticiler, Esad’ın yıkılması için, Esad’a karşı ne kadar terör örgütü varsa hepsine destek vermeye başladılar.
O da tutmadı. Çünkü Ortadoğu, başlı başına bir problemdi. Hem de üç beş bilinmeyenli değil onlarca bilinmeyenli bir problem.
Adana’da yakalanan MİT tırları için yeri göğü inleten hükümet, “Biz o tırlarla Türkmenlere silah gönderiyorduk” yalanına sarıldı. Silahların nerelere gittiği şimdi daha iyi belli oldu.
Silahsız Türkmenler, zalim ve Müslüman kafa avcısı IŞİD elemanlarının zulmünden silahsız olarak kaçmaktalar.
Türkiye Ortadoğu’da ve dünyada öyle bir noktaya geldi ki, Elhamdülillah’ Barzani ve Kuzey Irak bölgesinden başka dostumuz kalmadı.
Bizce bu büyük bir başarıdır.
Seksen yıllık Türkiye’nin kazanımlarını 12 yılda sıfırlayabilmek başarı değil de nedir?
Hani biz Ortadoğu’yu şekillendirecektik?
Hani biz Ortadoğu’yu yeniden dizayn edecektik?
Hani Ortadoğu bizden soruluyordu?
Bu hatalar, başta Başbakan olmak üzere önce AKP’ye ve sonra da Türkiye’ye zarar vermektedir? Saygınlığınız kaldı mı?
Belki alıştırdığınızı, belki de hazmettirdiğinizi sanıyorsunuz. Ama yanıldığınızı çok acı öğreneceksiniz?
Allah’tan ki Dışişleri bakanlığımızda, vizyoner bakışlı, stratejik derinlikli bir Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’muz var. Allah’ın bu millete Başbakandan sonra ikinci fırsat.
Ya o olmasaydı!
Bayrağımızı, vatan toprağımızı, elçilerimizi, tır şoförlerimizi koruyamayacaktık
Ortadoğu, kimden soruluyormuş anlayabildiniz mi?
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı