Sevgili okurlarım! İnsanı insan yapan en önemli meziyet, O’nun taşıdığı vicdan ile ahlakî değerleridir.
Eğer vicdan yoksa yalan söylemeye de meyilli ise O insan, İslâm’ın tarifiyle, takiyyecidir, ikiyüzlüdür, riyakârdır.
Bildiğiniz gibi Irak, Türkiye’nin desteğinde Müslüman olmayan unsurlarca işgal edildi. Başta ırz ve namusları olmak üzere; Merkez bankası ve müzelerinin ırzına geçildi, geçilmeye de devam ediyor.
Irak’tan Müslüman NUR Hanım, dünyaya ve bizdeki yöneticilere bir mektup yazdı. Bu mektup bizim yalaka ve yandaş basınca görmezden gelindi. Oysa dünya basını bunu manşetten verdiler. Nur Hanım, “ Amerikan askerleri, bizim ırzımıza geçmekteler. Karnımızda onların piçlerini taşımaktayız. Bu ayıbı ve rezaleti taşımaya vicdanım ve namusum elvermiyor. Karnımdaki ABD piçini doğurmak istemiyorum. Sizlere yalvarıyorum ne olur gelin ve beni öldürün. Öldürün ki bu utançtan kurtulayım. Allah aşkına bana yardım ediniz.”Feryadında.
Bu mektup, bizdeki önemli(!) kişilere de gönderildi.
Müslüman Başbakan, bu mektuba bu feryada ve bu zulme duyarsız kaldı. Gözünden tek yaş çıkmadı.
Aksine tam o günlerde S. Başbakan, “Irak’ta ABD askerlerinin başarılı olmaları ve ülkelerine sağ-salim dönmeleri için dua ediyoruz” beyanatını verdi.
Aynı Başbakan, İhvanı Müslüm üyesi Esma’nın ölümüne gözyaşı döktü. Gözyaşları mendilleri ıslattı.
Acaba neden?
İslam, “Batıdaki bir Müslüman’ın ayağına batan dikenden doğudaki Müslüman üzüntü duymuyorsa; onun Müslümanlığı sorgulanır.” Demiyor mu?
S. Başbakan Feryadı dünyayı saran Iraklı Nur Hanımı duymayacak, üzülmeyecek, gözyaşı dökmeyecek. Amma söz konusu Müslüman Kardeşler üyesi Esma olunca gözyaşları ırmak olup akacak.
İslam bunu, “Riya” olarak yorumlamaktadır.
Esma’yı o hallere düşürenler kim? Arkasında İsrail’in olduğunu bizzat S. Başbakan’ın söylediği güçler değil mi? S. Başbakan İsrail tarafından kendisine verilen,”ÜSTÜN CESARET ÖDÜLÜ MADALYASINI” acaba İsrail lobisine iade etti mi?
Şimdi soruyorum; Esma hanım hanımda, Müslüman’da; NUR hanım ne?
O uğradığı iğrenç tecavüzden hayatı kararan, Müslümanlığından utanır hale gelen Nur Hanım kadın değil mi, Müslüman değil mi?
Öyleyse bu ayrımcılık, bu riya, bu sahte gözyaşları niçin?
Bu, mütedeyyin Müslüman Türk insanını kandırmak için mi, oylarını AKP’ye yönlendirmek için mi?
Eğer böyle ise ki, böyle olduğu belli.
O zaman sizin Müslümanlığınız, nasıl bir İslam inancıdır?
Bu aziz millet, bu sahte dolmaları yutacak mı?
Bu necip millet, riya gözyaşlarına hâlâ prim verecek mi?
Verirse ki vereceğe benziyor. Acaba bundan dolayı bu millet de, Allah katında sorumlu olmayacak mı?
Bütün bu olup bitenlere rağmen AKP’nin oyları, hâlâ % 50’lerde dolaşıyorsa MUHALEFET ne yapmakta ve MUHALEFET acaba nerede diye sorma hakkımız doğmuyor mu?
Vatan bölünme noktasına gelmiş, Apo başrol oyuncusu olmuş, sınırda PKK ve El Kaide bayrağı asılır olmuş bir noktaya getirilmiş bu ülkede, AKP neden hâlâ % 50’lerde oy alabiliyor. Buna Muhalefet liderlerinin mantıklı bir açıklaması yok mu?
Esen kalınız.
NOT: Olaylar o kadar hızlı gündem değiştiriyor ki.. Bugün aslında BALYOZ’u yazacaktım. Şöyle bir netleşsin istedim. Selam ve saygılar
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı