Tutturmuşlar daha fazla demokratikleşme diye bir slogan. Dışı YEŞİL TÜRBE içi ESTAFUR TÖVBE. Halkın algılaması güzel ve hoş; daha fazla özgürlük, daha fazla demokratikleşme.
Gel gelelim içeriğine: Güneydoğu’da devlet kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti o bölgeden geri çekildi. Karakollar kapatıldı. TSK’ya olanı biteni görme, duyma talimatı verildi.
Yol kontrolleri, PKK denen çapulculara bırakıldı. İstedikleri gibi kimlik ve yol kontrolleri yapabilmekteler. Kendi şehitliklerini kurup kendi özel günlerini ilan etmekteler. 15 Ağustos’u BAYRAM ilan edeceklermiş. Nedir 15 Ağustos? PKK’nın, İlk baskın ve terör eylemini Siirt’in ERUH ilçesine yaptığı gün: 15 Ağustos. 1984.
Devlet nerede diye soracaksanız, inanın ben de göremiyorum. Gördüğüm yerde de MİLLÎ BAYRAMLARIMIZI ya erteleme ya da öteleme çabaları içinde b uluyorum..
Ülke, böyle bir fotoğrafın görüntüsünde iken; siz olsanız daha fazla DEMOKRATİKLEŞME ister miydiniz? Bu alanda ki yapılan her düzenleme ve iyileştirme (!) benim ve devletimin daha karanlık günlere gitmesine zemin hazırlıyor.
Daha düne kadar mağaradan başını çıkarmaya korkan terör örgütü üyeleri, bellerinde KELEŞleriyle yol kontrollerinde ve düğünlerde HALAY çekmekteler. Bu mudur demokratikleşme?
Ordusunun beyin takımı içeri alınıp, müebbet hapislerle cezalandırılan bir ülkede daha fazla demokratikleşmeye ne gerek var? Buna neden ihtiyaç duyulmakta?
Zinanın serbest, kürtajın yasak olduğu bir ülkede, daha fazla özgürlüklere gerek var mı?
Müslüman diyarında, domuz etinin kasaplık hayvan olarak yasalaştığı bir belde de daha fazla demokratikleşmeye neden gerek duyulmakta?
Bunların daha fazlası, Türkiye’nin daha erken uçurumun kenarına getirilmesi anlamını taşımaktadır.
Görevi kötüye kullanmak, ihaleye fesat karıştırmak, kayıp milyon davasından yargılanan, Akpil yolsuzluğundan dosyaları bulunan kişilerin; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakan olarak yönetebildiği bir ülke de daha fazla demokratikleşmeye ve daha fazla özgürlüklere neden gerek duyulmakta?
İrticai hareketlerin odağı olduğu ANAYASA Mahkemesi kararıyla tescillenmiş bir parti ve yöneticileri; iktidarda ve ülkeyi yönetebiliyorsa, bundan âlâ özgürlük ve demokrasi olabilir mi?
Otuz bin vatan evladının kahpece ölümünden ve ülkenin milyarlarca dolar ekonomik zararından sorumlu bebek katili “AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBED” hapis cezasına çarptırılmasına rağmen, ceza evi koşulları iyileştiriliyor, yalnızlığı ve sosyal gereksinimleri devlet eliyle gideriliyorsa; oyun kurmaya, devletle pazarlığa kalkıyor ve devleti tehdit edebiliyorsa, bundan fazla demokratikleşme ve özgürlük acaba nasıl olacak?
Bütün bu saydığım ve sayamadığım gerekçelerle; daha fazla ÖZGÜRLEŞTİRME ve DEMOKRATİKLEŞTİRME hele hele ileri demokrasiyi hiç istemiyorum. Cilalı laflarla süslü, kulağa hoş gelen her fazlalık, benim ve aziz milletimin aleyhine bir gelişmedir. Ülkemin ve aziz milletimin, daha fazla uçurumun kenarına getirilmesi demektir.
Her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi daha fazla demokratikleşme ve Özgürleşmenin de büyük bir yalan ve tehlikeli bir zarar olduğunun farkındayım.
Onun içinde, emek emek gece gündüz çalışarak hazırladığınız ve son düzenlemeleri Sayın Erdoğan’ın yapacağı bu demokratikleşme paketine de, içeriğine de “ELHAMDÜLİLLAH” demekteyim ve ne olur zahmet etmeyin kalsın. Enerjinizi başını alıp giden pahalılığa, dayanılmaz zamlara, insafsız vergilere, bozulan eğitim-sağlık- tarım- dış politika gibi konulara harcayınız ki, ülke de ülke insanı da biraz NEFES alsın.
Esen kalınız.
Nazım Peker
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı