S. Başbakan sık sık, “Elhamdülillah biz IMF’ye olan borcumuzu ödedik. Hatta IMF’ye beş milyar dolar borç verecek hale geldik!” söyleminde bulunur. Bizim yalaka basın araştırmadan, incelemeden, bu ne kadar doğrudur demeden bu söylemleri manşet yapar, köşesinde yazar.
Benim saf ve temiz halkım da bu yazılanlara, söylenenlere inanır. İşin özü, yılların verdiği eziklikle böyle olduğuna inanmak ister.
Kim istemez? Hangi aklı başında vatanını seven Türk istemez ki? Biz deli miyiz, vatan haini mi?
Basından öğrendiğime göre işin aslı şöyle. Hükümete yağ yakmada ilk sıralarda olan A:A’sının geçtiği haberin aslı denildiği gibi değil.. Bilindiği gibi dünya bir küresel kriz yaşamakta! Bu krize daha iyi müdahale etmek isteyen IMF, kaynaklarını artırmak ister. Bunun için kendine üye olan 188 ülkenin 37’sinden, ihtiyaç duyulması anında, kredi sözü alır.
Bu 37 ülke 456 milyar dolar kredi taahhüdünde bulunurlar. Taahhüdün ne olduğunu hepiniz bilirsiniz değil mi? IMF, ihtiyaç duyduğunda bu ülkelerden, söz verdikleri krediyi FAİZİNE mukabil alabilecek
Dünyanın kalkınmış(!)ülkesi, cari açıkla boğuşan ABD, bu taahhüdün içinde yok. Listede: Japonya 60, Almanya 55, Çin 43, Fransa 42 milyar dolar kredi verebileceklerini. İşin en tuhaf yanı; krizden en fazla etkilenen, batma noktasına gelen İtalya 31, İspanya 19 milyar dolar borç verebilirim taahhüdünde bulunmuşlardır. Sanırım damdan düşenin halinden yine bir damdan düşenin anlayacağı hesap olsa gerek.
Toplamı 456 milyar dolar olan taahhüdün içinde Türkiye’de % 1’lik bir rakamla “5 milyar dolar verebilirim” demiştir.
Ortada verilmiş bir borç yok. Verilmiş 5 milyar dolar da yok. İhtiyaç duyulursa, IMF kapımızı çalarsa, “BEN DE 5 MİLYAR DOLAR kredi VEREBİLİRİM” sözü var.
Olay bundan ibaret! Olayın özü bu!
Taahhüt edilen kredi toplamı 456 milyar dolar. Bunun ancak % 1 kadar bir rakam olan 5 milyar dolardır verilen söz. İşte başarı öyküsü diye millete lanse edilen YAĞDANLIK olay bu.
Keşke verseydik. Keşke verebilseydik. Bunu hanemize bir övünç madalyası gibi asabilseydik, yazabilseydik!
“Bir zamanlar alıyorduk. Şimdi borç veriyoruz” diye övünmenin, yalan söylemenin kime kârı olacak ki? Mal meydanda. Başımızı kuma gömmenin kazancı ne?
Şu bir gerçek, IMF’ye 4 küsur milyar borcumuz kaldı. Ama gel gör ki T:C. Devleti DÜNYA BANKASI’na ve diğer Uluslararası kuruluşlara 30 milyar dolar borçludur.. Özel bankalara olan 1o milyar dolar kamu borcunu ekleyin eder 40 milyar dolar. Tahvil yoluyla yapılan 50 milyar dolar borcu ekleyin üstüne eder: 90 milyar dolar. Buna yakın vadeli 10 milyar dolar borçları da ekleyin; T.C. Devletinin borcu 100 milyar doları bulmaktadır.
Buna Özel sektörün devlet garantili 200 milyar dolarını da eklediğinizde devletin borcunun 310 milyar doları bulduğunu görürsünüz..
“Ayranı yok içmeye şatafatla gider s….maya” misali paçadan akan borca, yapılan vahşi ve orantısız zamlarla belini büktüğünüz: bir torba kömüre bir paket makarnaya muhtaç kıldığınız halka rağmen; “IMF’ye 5 milyar borç vereceğiz” afra tafralarıyla nereye?
Anadolu’da çok manidar bir laf vardır, “Atma Reçep din kardeşiz!”
Durum bu iken, ekonomi, ancak : 2.2 büyüyebilirken, Cumhuriyet tarihinde ilk defa SAMAN ithal ederken bu palavranın, bu böbürlenmenin kime faydası olacak?
Güneş balçıkla sıvanır mı?
Aç tavuk, kendini buğday ambarında sanırmış
Esen kalınız
NOT: Ben ekonomist değilim. Ülkemi ve milletimi çok seven bir Türk oğlu Türküm… İşte o kadar!