Nazım Peker
Nazım Peker

Devlet İki Başlılığı Çekemez

S. Başbakan, Cumhuriyet kutlamalarındaki “BARİYER KALDIRMA” işine pek bozulmuş ve içine sindirememiş. Onun için, bunun kaldırılmasına destek veren Cumhurbaşkanı Gül’e tehdit vari sitemlerde bulundu, “Biz ülkeyi iki başlı yürütmüyoruz. Herkesin bir sınırı var. Bundan sonra da iki başlılık olmayacak!” açıklamasında bulundu.

  Merak edilen S. Gül’ün buna nasıl bir karşılık vereceğiydi.

  Nihayet beklenen açıklama Gül tarafından yapıldı. Köşkteki bir “kabul” töreninde Başbakanın bu sert çıkışına yumuşak ama “kadife içinde çelik yumruk” misali bir cevap verdi.

  S.Gül, “Benim görevlerim belli ve Anayasa ile belirlenmiştir. Benim Ankara valisi ve diğer ilgililere böyle bir emir ve direktif vermem görevimdir. Bunda şaşılacak ve yadırganacak bir durum olmamalıdır. Açıklamaları iyi tahlil etmek gerekir. İki başlılık söz konusu değildir” Mealinde bir açıklama yaptı.

  Bu açıklama da, S.Gül sözünden dönmedi, geri adım da atmamış oldu. Aksine bunların kendisine verilmiş bir Anayasal görev olduğunu hatırlatarak, mesajların doğru algılanması gerekir diyerek de S. Başbakan’a adeta, “Neden kızıyorsun ve yadırgıyorsun? Ne yani biz görevimizi yapmayalım mı?
Bir iş yaparken senden izin mi almalıyım
?” anlamında da okkalı bir gönderme yapmış oldu.

  Öyle görünüyor ki, bu tür sertleşmelere 2014’lere doğru daha sık rastlayacağız gibi.

  Daha öncede yazmıştım. Dostluklar çıkar ve gelecek hesabı üzerine kurulu olunca: ki bunun adına hile-i şerriye denir. Bu tür dostluklar(!) elbet bir gün patlar.

  Şimdiki olan da bundan ibaret değildir.

  S. Başbakanın son hedefi Cumhurbaşkanlığıdır. Onu buna zorlayan çok sebep var; hakkında açılan yolsuzluk dosya ve davaları (ki bazıları zaman aşımı, bazıları Rahşan affından düşseler de) canını sıkmaktadır.

  S. Başbakan daha sonraki konuşmalarında, sitem ettiği, azarladığı gazetecilere, “Kırpıp kırpıp yıldız yapıyorsunuz. Son noktayı koydu yazarsınız” açıklamasıyla bu işin fazla kurcalanmaması gerektiğine, tebessüm ederek ve rahatlamış görünerek dikkat çekmiştir.

  Oysa ilk, “Devlette iki başlılık yoktur. Biz buraya iki başlı halde gelmedik!” açıklamasındaki yüz ve göz ifadesinden eser yoktu.

  Acaba ne oldu, ne gibi olaylar gelişti ya da kimler nelere dikkatini çekti de böyle yumuşak bir ifade kullandı.

  Başbakanın bir özelliği, aleyhinde yazılan her konuya muhakkak anında cevap vermesidir. Bunu yaparken, hep karşı tarafı suçlamakta, mağdur rolüne yatmaktadır.

  Doğudan gelen şehit haberlerine, şehirlerde atılan Molotof kokteyllerine, kundaklanan belediye otobüslerine aynı hassasiyeti göstermemektedir. Hatta Suriye’ye gösterdiği dikkat ve özenin yarısını bile göstermemektedir.

  Bu kendilerinin bileceği iştir. Buradan bakılınca öyle görünüyor.

  Sayın Gül, planlı ve programlıdır. Stratejisi iyidir. Neyi nerede ve nasıl konuşacağını da S. Başbakan’dan daha iyi hesaplamaktadır.

  Acaba bütün bu olanlardan sonra Gül, Cumhurbaşkanı olmazsa; AKP’nin başında kendine yer bulabilir mi, yoksa hemşehrisi Rifat Hisarcıklıoğlu ve kopanlarla yeni bir parti mi kurar?

  Hiç sanmıyorum.

  S. Erdoğan’a rağmen böyle bir partinin yol alması, başarıya gitmesi olanaksızdır. Abdüllatif Şener örneği de ortada iken.

  Ne mi olur?

  Bu işi ancak ya S. Erdoğan’ın ya da S. Gül’ün oynayacakları ve yapacakları hamleler belirleyecektir.

  S. Başbakan her ne kadar, “Bizim aramızı açamazsınız, iki başlı görünüm göremezsiniz.” Dese de ok yaydan fırlamıştır. Buna bir de Başhatunların karıştığını düşünün ve gerisini siz hesaplayın.

  Esen kalınız.  

  NOT: MHP Büyük Kongresinin MHP’ye, yarışa katılan değerli adaylara, ülkemize ve Türk-İslam âlemine hayırlı ve uğurlu olsun. MHP’ye ülkenin haddinden çok ihtiyacı var.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!