Kaç gün oldu ama Şemdinli bir giz. Bu vatan köşesi oldu bir gizemli diyar. Şemdinli’de neler oluyor? Neler yapılmaya çalışılıyor?
Uzun yıllardır PKK terör örgütü üzerinden, “ Sözde bir Kürt sorunu” dayatılmaya çalışılıyor ülkeme. Bunun altında elbette pek çok neden var?
Türkiye’nin sahip olduğu yeraltı zenginlikleri ve sular, Anadolu’nun artık bir Türk ve İslam yurdu olması, Türklerin hesabını görmeden Orta Doğu’da başka hesapların görülmesinin imkânsız olduğunun Vahşi Batı tarafından görülmüş olması.
ABD ve AB’nin Orta Doğu’da istediği gibi at koşturması ve “BAHARLAR(!)” oluşturması, iktidarları ve sınırları değiştirmesi; Türkiye denen bu coğrafyadan ya Türklerin tamamen atılması ya da küçültülerek gücünün azaltılması ile mümkün.
Bunu bizim şimdiki hayalperest Dış İşleri bakanımız ve sayın yöneticilerimizin dışında herkes bilmekte. İran biliyor, Suriye biliyor, Azerbaycan biliyor hatta Barzani bile biliyor.
Öyleyse ne yapılmalı; eti tırnaktan ayırmalı. Alevi-Sünni çatışması olmadı. Kürt-Türk çatışmasını körüklemeli ki Türkiye’nin başı ciddi ciddi ağrısın. PKK hortlatıldı. Bütün bu acılara rağmen tek bir KÜRT-TÜRK çapraz evliliği mahkeme salonlarına taşınmadı, sonlanmadı.
Türkiye’yi, Orta Doğu’da oluşacak bazı değişikliklere inandırmışlar ki Türkiye birden bire Suriye meselesinde taraf olup çıkıverdi. ABD’de seçim var Suriye’ye müdahale edemeyecek. Avrupa’da sıfırı tüketmiş vaziyette. Öyle ise Türkiye’ye gaz vermeli. Osmanlı ruhunu uyandırmalı. Öylede yapıyorlar.
Ama hesapta olmayan şeylerde olmakta! PKK durumdan istifade Şemdinli’de alan hâkimiyeti kurmaya, evlere yerleşip mevzilenmeye ve olası bir askeri müdahalede evlerden Mehmetçiğe ateş edip. Böylece Mehmetçiğin de evlere ateş etmesini sağlayarak dünyaya BM’lere, NATO’ya, “ Bakın Türk Devleti halkına ateş ediyor, kıyım yapılmakta, bize yardı edin!” denecek.
Şimdi Suriye’nin düşürüldüğü duruma Türkiye, düşürülmeye çalışılacak. Gerisini izaha gerek var mı? Bunu hükümete rağmen gören şanlı TSK, duruma geçte olsa el koydu.
Öyle görünüyor ki. Neredeyse “Atı alan Üsküdar’ı geçmek” üzereymiş.
Elbette Şemdinli akşamdan sabaha böyle olmadı. Hükümetin, “Açılım-saçılım” saçmalıkları, Pkk ile müzakere niyetleri, Oslo görüşmeleri ve PKK ile göze-göz, dişe-diş mücadele veren TSK’nın değerli komutanlarının Silivri’ye, Hasdal’a nahak yere tıkılmaları ve pek çoğunun da daha hizmet çağları iken apar-topar emekli edilmeleri işi buralara kadar getirmiş olmadı mı? (Başbakan bile CNN-Türk’de bir soru üzerine,” Paşaların çoğunun suçlu oldukları şüpheli, dışarıdan yargılanabilirler” e gelmesi. Yapılanların TSK’ya bir zulüm olduğunu göstermiyor mu?
Morali bozuk, şevki kırık bir TSK’dan nasıl bir terörle mücadele beklenecek ki? Yarın kendilerinin de Silivri ve Hasdal’a tıkılmayacaklarının garantisi kim olacak? Her şeye “Ben kefilim” diyen Sayın Başbakan acaba “kefil” olacaklar mı?
Görünen o ki; Şemdinli’de Türkiye Cumhuriyeti ve onun saygın kurumları sınanmaktadır. İki ay daha giriş-çıkışların ya tam yasak ya da kontrollü oluşunu başka neyle izah edeceğiz? Efendim 115- 120 PKK’lı öldürülmüş. Ama öldürülmeyen daha kaç kişi var?
Önemli olan, taviz vermeden bu terör eylemlerinin ve teröristlerin üzerine gitmek ve onların taktiği ile cevap vermektir. Unutmayın ki can azizdir. Teröristin canı da kendine göre azizidir.
Komşularla iyi geçinmek gerek. Çünkü sınırlarımızı onlarla paylaşmaktayız. Emin olamadığımız sınırlarımız asla güvenli değildir.
TSK elbette güçlüdür. Bakmayın siz üzerindeki bunca baskı sonucu suskunluğuna!
Şemdinli, hem PKK için hem de Türkiye için bir var olma noktasıdır.
Elbette,” Eşkıya dünyaya payidar olmaz!” ama işi sulandırmazsanız.
Esen kalınız.