Demokratik özerklik, anadildeeğitim, çift dilli toplum, terörist başı Abdullah Öcalan’a ev hapsi derkenhükümetin bu sorunda yapacağı açılımlara bir yenisi daha eklendi. Dışarıdakisözde Kürt aydınlarının (?) ülkeyedöndürülmesi. Yolu şivan perverle açıp toplumu bu fikre ısındırmayaçalışıyorlar. İlk başta masum gibi gözüken bu fikrin altından nelerçıkabileceği geçen gün Londra’dan canlı yayınla bir haber kanalına bağlanandönmesi muhtemel sözde Kürt aydınlarından (?) birisinin açıklamalarıyla iyice netleşti.
Öncelikle sorunda gelinen aşamaönemli iktidar iletişimde psikolojik ısındırma denen pr tekniğini çok iyiuyguluyor. Başbakan bir konuyu 3-5 ay sonra gündeme getirecekse akp kurmaylarıkonuyu önceden konuşturmaya başlayıp önden tepkileri alıyorlar argo tabirlegazı alınan halk kitleleri bu konuları konuşmaya ve tartışmaya başlıyorlar topao vakte kadar hiç girmeyen tayip Erdoğan çift dalıyor, birdenbire, sankikonuşturan o değilmiş gibi, halk bunu konuşuyor değerlendirelim diyor. Neler mibu yöntemle yapıldı Abdullah Öcalan’ın yanına arkadaş gönderilmesi, çok dillibelediyeler, yer adlarının Kürtçeleştirilmesi, demokratik özerklik, anadildeeğitim son olarak ta Abdullah Öcalan’a ev hapsi.
İşte şimdi oynanan oyunda yeniperde bu dönen sözde Kürt aydınlarıyla açılıyor. Beyefendi ne diyor PKK ve AbdullahÖcalan Kürtler adına konuşamaz, ne güzel değimli bizde diyoruz ama bu başkamanada diyor. Demokratik özerklik içi boş bir kavramdır. Kimse kuzey KürdistanıTürkiye içerisinde bir federatif yapıya yerleştiremez.(neresi oluyor bu kuzeyKürdistan tabiî ki güneydoğu ve doğu Anadolu bölgesi.) daha bitmedi. Türkiyeartık Kürtlerin yakasından elini çekmeli.
Bizim milletimizin hali birazda şu meşhurkurbağa hikâyesine benziyor. Bilmeyenler için bir daha anlatalım. Kurbağayemeye hazır hale getirilmeden önce canlı olarak kazanda haşlanması gerekirmiştabi kurbağayı sıcak suya direkt olarak atınca tencereden hemen zıplayıpkaçarmış. Bunu engellemek için kurbağa önce soğuk suya koyulur kazan ağır ağırısıtılarak kurbağaya hissettirilmeden su kaynar hale getirtilirmiş; ve tabiî kikaçınılmaz son kurbağa hiç farkınavarmadan kendisini bir sofrada yemek olarak bulur.
Demek ki artık ne verirsenizverin bu iş bitmeyecek havası iyiden iyiye verilmeye başlanacak. “Hafıze-i Beşer Nisyan ile Maluldür.” O yüzden bir daha hatırlatmak gerek. TıpkıOsmanlının son döneminde tebaalar ve ermeni meselesinde olduğu gibi taviztavizi doğurmaya başladı. Önce Arnavutlar, Yunanlılar Bulgarlar Makedonlar. Dahasonra Bu furyaya kendisini kaptıran Araplar; bölünme böyle başlamıştı. Ozamanki söylem bile aynıydı 36 etnik gruptan oluşan Osmanlı. Anadil o kadaryaygın kullanılıyordu ki mecliste Türkçe tercüman gerekiyordu iş o raddeye vardıki Osmanlı Meclisi Mebusan’ında artık Türk vekiller azınlıkta kalmıştı. Obölünmeden bir tek Anadolu’yu ve Trakya’nın doğusunu kurtarabildik.
Geri çekilirken 5 milyon soydaşımızışehit verdik o topraklarda. Tarihte ağlamayı bilmeyen tek millet Türklerdir.Beş milyon soydaşımızın arkasından ne kin tuttuk nede doğru dürüstağlayabildik. Tarihin gelmiş geçmiş en büyük soykırımına balkanlardançekilirken uğramış bu milletin bir balkan soykırım anma günü var mı dır veyahut ta memleketin her hangi bir köşesinde bir balkan soykırımı anıtı dikilmişmidir. Hiç balkan soykırımını anlatan türkümüz var mıdır. Sahi neden tarihderslerinde anlatmazlar bunları, devletin resmi tarihi neden utanır milletineyapılan soykırımdan. İşte bu kadar gururludur Türk milleti ve bir o kadarunutkan.
5000 yıllık Türk tarihi çok ihanetesahne olmuştur dört bir yanının düşmanla sarılı olduğu dönemlerde bile mertçedövüşmüş metçe mücadele etmiş tarihin hiçbir döneminde sistemli bir soykırımuygulamamıştır. Ama dünyaya ağlamayı bilen Ermeniler tarafından soykırımcı ilanedilmiş bir millettir.
Tarih tekerrürden ibarettir genelgeçer bir toplumsal öngörü olsa da buna en güzel cevabı yine Mehmet Akifvermiştir.
Geçmişten adam hisse mi alırmış, ne masalşey?
Beş bin yıllık kıssa yarım hissemi verdi?
Tarih tekerrür diye tarif ediyorlar,
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Bölünme paradoksunun ortasında rahmetli hocam Hüseyin Yazgan’ınbir sözü ile sizlere veda etmek istiyorum.’’ Tarihini Bilmeyen Milletlerin Coğrafyasını Başkaları Çizer’’
