Lütfü Şahsuvaroğlu
Lütfü Şahsuvaroğlu

Şiirin Rüzgarıyla Darbe Esintileri

 

Birkaç yıl içinde beş yüzü aşkın rubai yazmışım.

Bunlardan bir kısmını seçiyorum bugünkü köşeme…

Şu ‘Paralel Yapı’nın ve ‘IŞİD’in meşgul ettiği gündemimize uygun düştü bunlar…

Yirmi yıl evvel yazdık.

Küresel yapı dokuyucusu iki İslam öngörüyordu. Başlangıçta fundemantalist suçlamasıyla küçük bir gölgecik mıntıka elde etmişti içimizde.

Hepimiz fundamentalist söylemine sarıldık. 

Oysa Müslümanlar ancak takvaca yarışırlardı. 

İslâm âleminin bir bölümü fundamentalist diğeri modern olabilir mi, oluyordu işte…

Ötekileştirdik kendi kendimizi…

Sonra sert ve yumuşak İslâm kurgusu başladı.

Siparişi Fethullah Gülen adındaki vaize verdiklerinde uyarmıştık kardeşlerimizi…

Kimse bize inanmak istemedi…

Şimdi İslâm âleminin bir kısmı Taliban’dan boşalan yeri dolduran IŞİD ile çalkalanıyor, diğeri diyalogcu yumuşak İslâm modeliyle…

Kendi medeniyet ve maya kökümüzden yeniden neşet etme yerine ‘asrın idrakine söyletmeli’ düsturunca kendi mihverimizden yeniden örülmemiz gerekirken edilgen bir yapıyla ne yazık ki küresel tezgâhçıların ekmeğine yağ sürdük.
Son Darbe biraz da bu sürecin sonucuydu…

Evet kaçınılmazdı…

Çünkü kurulmak istenen yeryüzü imparatorluğu idi…
Allah rızası değil…

Artık kendimize dönmenin zamanı geldi…
Şu mısralar darbeden çok çok önce yazıldı…
Ama anlatmıyor mu hal-i pür melalimizi?… 

1
Nasıl olur neden sığar, niçin olur sirk sığar
Bazen küçük çevre sığar, bazen koca kürk sığar
O varken tende, canda ve ruhta nasıl olur da
Bir bakarım iman sığar, bir bakarım şirk sığar
2
Düzen tutmaz Hak yürümez minareyi sermezsen
Kalender mescide girmez selamını görmezsen
Küfür hep iman olmalı, iman küfrü sarmalı
Olamazsın bende-i Hakk bu gerçeğe ermezsen
3
Men görürem, sen görmürsen o yüzden ihtilafımız
Gorhıram bu gidişle Rab, mukadder kılar mahvımız
Bir kişi yerse rızkını min kişinin hak mıdır bu
Hesap günü kurtarır mı acep Müslümanlığımız
4
Harmanın bereketini gören anlar öküzünden
Bilirem içimizdeki beyinsizler yüzünden
Tanrım helak edeceksin kim var kim yok hepimizi
Bizi yakacak ateşi besledik gün gün közünden
5
Yıkılmaz bir kal’a, bir burç hayâl ederdik seni
Melânet sistemde bir tunç hayâl ederdik seni
Neden yıktın büsbütün îtimat denen surları
Dürüstlük timsâli bir genç hayâl ederdik seni
6
Allah ile aldatandan kork, korkma garip gâvurdan
Mazlum kılığında zalimden kork düşmeden şuurdan
Rabbin seni bil diye kendinden bir hüner bahşetti
Tefrik edebil güzideyle pespayeyi huzurdan
7
Bu zillet ebedi sürecek sanma
Galipsin ezelden korkma aldanma
Bilsin ki tüm cihan mayan sağlamdır
Yeter ki yalana riyaya kanma
8
Küfre rıza küfürdür küfür her kılıkta gelir
Hakkı tutan gönüller hemen bir solukta gelir,
Razı olanların mutmain nefsi dostun olsun
Korkma çekinme sen mutluluk her durakta gelir
9
Allah’ın sevmediği ne varsa huy diye
Dindarım diyenden birbirine hediye
Böyle giderse akıbet pek berbat olur
Gün gelir moda olur maziye reddiye
10
Asrın idrakine söyletmeli derken İslam’ı
Bulduğumuz tek formül geri getirmek idamı
Kimlerin oyuncağı oldu bu çağda Müslüman
Alnında dururken Hakkın mahkeme ilamı
11
İki büyük çıkardık medeniyetimizden
Bir caş, bir tamahkâr; ne kaldı ki iffetimizden
Müslümanlar emin midir elinden ve dilinden
Kardeşimiz yahni yapar her öğün etimizden
12
Merhamet ve sadakat iki kardeşti evveli
Yansa kardeşinin bağrı yanar tüm tevekkeli
Şimdi kin ve haset sardı cemiyetin bağrını
Şimdi riya galiptir ve ihanetse kuvveli 
13
Bu nasıl namazdır ki önünde put duruyor
Beş vakit kurduğunu şeytan bir kez kuruyor
Hem iman hem de küfür sığdırdığın kalbinde
Şeytan bin bir keyifle taht kurmuş oturuyor
14
Sıtkile ikrar verip ardım sıra dalga geçer
Görse küçük bir çıkar ânında ağyarı seçer
Dost diye en mûtena mevkiyi kapıp duruyor
Ömrü ne hicran ki cehaletle yalanla göçer
15
Sabreden dervişlerin çorbasında buz tuttu
Şeyh gönlünü kaptırdı sadıkları unuttu
Dergâhlar Cizvitlerle liboşların alanı
Değer diye ne varsa tamahkârlık kuruttu
16
Yele açma açılanda bir kapı
Seninle yükselir belki bu yapı
Tevazu iyiyse de güven şarttır
Yoksa yuttururlar millete hapı
17
Bu ne ayak, toprağa ters suya ters
Yatıyor hep emeğe ters, saya ters
Bir de kul hakkına meze arıyor
Ne yapsa hem Hay’a ters, hem Hu’ya ters
18
Koca orduları yenmeye muvaffak oldum
Bir dostun attığı okla ben sararıp soldum
Öyle bizarım ki hünkâr mağlubiyetimden
Huzurda virdi unuttum gözüm yaşla doldum
19
Mapusane damlarında sır dokuyan anlar bizi
Mekteb-i irfanda kırk yıl ders okuyan anlar bizi
Müslümanı Müslümana kırdıranlar ne anlasın
Bende olup kapısında aşk soluyan anlar bizi
20
Kinle oturup kalkanlar dinden değil hırstan anlar
Akıtır kardeşten kanlar anlamaz ne der ezanlar
Felahın edebin bilmez salahın yüzünü görmez
Kalbi piktir çalar çanlar kol gezer fesatlar, zanlar
21
Millet sinesini çevirdi illet
Veremez artık ders hiçbir musibet
Kaçınılmaz olur kıyamet, zillet
Haktan, adaletten kaçarsa devlet
22
Bomba değil, ordu değil mal değil
Takla değil, sakla değil, kal değil
Kelimedir âlemi kurtaracak 
Bu Hakkın ilminden ışık, fal değil
23
Adaletten ayrılırsan çar olsan naçar olursun
Sevilerin yaban düşer yar olsan ağyar olursun
Cihanın temel harcıdır feleği döndüren burçtur
Zerre-i miskal şaşma inan ki, payidar olursun

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!