Özgür basın / akil insan

Hapishanede tutulan milletvekilleri, yayınlanmadan yasaklanan kitaplar, rekor sayıda tutuklu gazeteciler, soyut ve genel suçlamalarla açılan davalar AKP iktidarının giderek totaliterleştiğini göstermektedir.

Başbakan Erdoğan, Türkiye’deki gazetelerde kimin yazacağını ya da yazamayacağını belirler hale gelmiştir. Bugün gelinen aşamada Türkiye’nin  “Batsın sizin gazeteciliğiniz”  diyen bir Başbakanı var.

Başbakan Erdoğan’ın bugün ‘medyanın gizli patronu’ haline geldiğini iddia edenler gerçeğin kendisini ifade etmektedir.

Kendisi de Başbakan Erdoğan’ın dolaylı etkisiyle işinden olan yüzlerce gazeteciden birisi olan Ayşenur Arslan, yazısında şunları kaydetmiştir:  “Önce, genellikle bir Başbakanlık danışmanından olmak üzere telefon gelir. Bir köşe yazarının eleştirel yazılarından duyulan memnuniyetsizlik aktarılır. Yazar uyarılır. Patronlar ’içeriğini biraz yumuşat’ der. Yazar pozisyonunu korur ve sonra işten atılır.

Yazıda AKP’nin bünyesinde oluşturulan  “medya izleme”  organizasyonundan söz ediliyor. Hangi TV kanalı, hangi haberi, hangi partiyi, hangi lideri nasıl ve ne kadar sürede verdiği kayıt altına alınıyor. Hangi programda kim ne söyledi, iktidarı nasıl eleştirdi, belirtiliyor. Gazetelerde kimler neler yazdı vb.. Raporlar gidiyor-geliyor. Yeri ve sırası geldiğinde, raf ömrü biten raftan indirtiliyor!

Basını denetlemek halkın algısını denetlemek demektir. Ama bu da tek başına yeterli değildir. İktidara bu konuda ilhamı  “Barış Gönüllüleri” vermiştir.

Hatırlatalım, Türk halkını ABD çıkarları doğrultusunda ikna etmek için ABD’den Türkiye’ye gönderilen  “Barış Gönüllüleri”  vardı. Barış Gönüllüleri, Türk halkını Türkiye aleyhine zihnen dönüştürmekle görevliydiler.

İmralı canisi Öcalan ile AKP ilişkisinin ortaya çıkardığı akil insanlar, ABD’nin  “Barış Gönüllüsü”  projesinin yerli versiyonudur.

Bu defa ABD’den Türkiye’ye  “Barış Gönüllüsü”  getirmeye gerek yoktu. Türkiye’de yeteri kadar Sorosçu-TESEV’ci vardı. Yetiştirilmiş ve yabancılaşmış yerliler arasından bir grup seçmek bunun için yeterliydi.

Akil insanlar, bu anlamda şark kurnazı taşra elitinin yabancılaşmış yerlilerle yaptığı ittifaktır.

Akil insan uygulaması, AKP’nin bilinçaltını bilinç üstüne çıkartmıştır. Özünde akil insan tezi ‘halk anlamaz, akil insanlar anlar’ inancına dayanmaktadır. Anlamayan halkı anlar hale getirmek için AKP zihniyeti, akil insan modelini devreye sokmuştur. Bu  “halkı, halka rağmen yönetmek” biçiminde formüle edilen tek parti döneminin yaygın uygulamasının, çok partili hayata adapte edilmesi anlamına gelmektedir.

Tek parti döneminde her vasıta kullanılarak, halkın algısı toptan ve aniden dönüştürülmek istenmişti. Başbakan Erdoğan çok partili sistem içinde bunun  “hazmettire hazmettire”  yapılacağını açıklamıştı. Akil insanlar, hazmettirme sürecinin aktörleridir.

Başbakan, akil insanlar vasıtasıyla  “toplumsal algıyı oluşturmak, geliştirmek”  istediğini söylemişti. Başbakan Erdoğan’a göre anlamayan halkı anlar, algılamayan halkı algılar getirmek için akil insanlara ihtiyaç vardır.

Bu; halka güvenmeyen bu nedenle de halkı algılamaz, anlamaz ancak güdülür gören bir zihniyeti yansıtır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!