Hasip Sarıgöz
Hasip Sarıgöz

Ay’a Gitmek…

Ay’a Gitmek…

Şimdi her şeyi unuttuk!

Yalnızca, “Ay’a gitmeyi” konuşuyoruz.

Bilime, teknolojiye, gelişime, ilerlemeye ve dahi Ay’a gidebilmeye kim itiraz edebilir?

Tabi ki, aklı başında olan hiç kimse.

Ay’a, Mars’a, Venüs’e, Jüpiter’e ve dahi yıldızlara gidelim.

Ay Yıldızlı Al Bayrağı taaa Kurt Takımyıldızı’na kadar taşıyalım ve en parlağı olan Sirius’a dikelim. Ayak izlerimizi, kültürümüzü ve Türk töresini taa oralara kadar taşıyalım, taşımakla kalmayıp uzayda kolonileşelim, uzayın madenlerini ve nimetlerini milletimizin emrine sunalım. 

Türk destanlarındaki gökyüzü ve uzay bağlantılarını, muhtemelen okumuş veya en azından duymuşsunuzdur. Sirius/Şira diğer adıyla da Demir Kazık olarak adlandırılan bu yıldız; Türk mitolojisinde göksel sarayın bekçisi Kutsal Kurt Asena’dır. Aynı zamanda evrenin direği ve gökyüzü ile yeryüzünü birleştiren kutsal bir kapıdır.

Kim bilir?

Eğer Gökkurt Takımyıldızı’na kadar gidebilirsek, belki de atalarımızın izleriyle ve hatta kendileriyle bile karşılaşabiliriz. Çok büyük bir devrim olmaz mı?

Evet, Ay’a gidelim.

Lakin, bu AKP’nin açıkladığı ilk uzay programı değil ki?    

AKP’nin ilk iktidar olduğu dönemde, yine ve çok detaylı bir uzay programı daha açıklanmıştı.

Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK), AKP’nin ilk Uzay Programı kabul edildiğinde, yıl 2005 idi…

Yani bu program; yeni de değil, ilk de değil.

Bu programa göre;

  • 2008’de Türk yüksek irtifa uçağı geliştirilmiş olacaktı.
  • 2008’de Türk astronot yetiştirme programı başlayacaktı.
  • 2009’da ulusal fırlatma sistemi geliştirilmiş olacak ve düşük maliyetli roketlerin geliştirilmesine başlanacaktı.
  • 2013’te kuyruklu yıldız taramalarına başlanacaktı.
  • 2014’te bir kuyruklu yıldız bulunacaktı.
  • 2014’te yerli bir roketle milli araştırma uydusu Dünya’ya en yakın gezegenlerden birine, Ay veya Mars’a gönderilecekti.
  • 2015’te Türk bir astronotun uzaya gönderilmesi sağlanacaktı.[1]
  • 2020’de yerli ve milli uzay gemisi tasarımı ve imalatına yönelik çalışmalara başlanmış olacaktı.

Deyin hele, bunların hangi biri gerçekleşti?

Peki, sadece bunları mı dediler?

Tabi ki hayır.

Neler demediler ki, nelere söz vermediler ki? 

İşte hemen hatırlayıverdiklerimiz:

  • Gelir dağılımını iyileştirip, bölgeler arası dengesizlikleri azaltacağız” dediniz.
  • Kentlerimiz çok daha fazla yeşil alana sahip olacak” dediniz. (Dediniz, ama deprem toplanma alanları bile güme gitmedi mi?)
  • Yasaklarla ve yasakçı zihniyetle mücadelemizi artırarak devam edeceğiz” dediniz.
  • “Yolsuzlukla mücadelemizi kararlıkla sürdüreceğiz” dediniz.
  • Demokrasi ile hakların serbestçe kullanılmasına, sürekli olarak vurgu yaptınız.
  • Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadeleyi vere vere bugünlere geldik” dediniz. Yolsuzluğu, yoksulluğu ve yasakları bitireceğiz dediniz.

Şimdi hem yetkiniz hem de etkiniz var.

Peki, bitti mi yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar? Yoksa arttı mı? Ne oldu?

  • Hayvancılık sektöründe Türkiye’nin kırmızı et açısından kendine yeten bir ülke olacağını” söylediniz.
  • Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağınızı” söylediniz.
  • Defalarca, “yerli uçağımız semalarda, yerli otomobilimiz de yollarda olacak” dediniz.
  • Ahdim olsun ki faiz, enflasyon ve cari açık düşecek” demiştiniz.
  • 11 Temmuz 2018’de “Dolar düşecek bu kadar emin konuşuyorum” dediğinizde dolar/TL kuru 4,87’ydi. 8.50TL’leri bile gören dolar bugün tam 7 Lira!
  • İstihdam oranını yüzde 53’e, kadınların işgücüne katılım oranını da yüzde 41’e çıkarma vaadinde bulunmuştunuz.
  • Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte “şahlanış ve yeniden yükseliş idealimiz tüm unsurlarıyla hayata geçecek” dediniz.
  • Cemevlerine hukuki statü tanıma ve ücretsiz elektrik verme” vadinde bulundunuz.
  • Türkiye’de tutuklu Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel için; “Hiçbir surette iade olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla” dediniz.
  • Casusluktan tutuklu Rahip Craig Brunson’u ABD’ye vermeyeceğinizi beyan ettiniz ve hatta ABD’ye “Bu fakir bu görevde olduğu sürece teröristi alamazsın” dediniz.
  • Türkiye’yi “Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde ilk 40’a sokacağız” dediniz.
  • KİT’lerin faaliyetlerini, piyasa mekanizmasını bozucu etkiye neden olmayacak şekilde sürdüreceğiz” dediniz. (Lakin şeker fabrikalarını bile toptan sattınız!)
  • Polislere, Hemşirelere ve din görevlilerine; ek göstergelerinin 3600’e çıkarılacağını” söylediniz.
  • Astsubaylarımızın göreve başlama kademelerini, eğitim yıllarına göre bir üste çıkartıyoruz. Bu düzenlemeden göreve yeni başlayacakların yanı sıra mevcut ve emekli astsubaylarımız da yararlanacak” dediniz.
  • Astsubayların makam ve görev tazminatlarını vereceğiz” dediniz.
  • Ayırmayacağınıza, kayırmayacağınıza ve “tarafsız” olacağınıza dair namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin ettiniz.

Ay’a git…

Git tabi ki.

Ama önce sözünü tut.

Sizce hangisi daha kolay?

Sözünü tutmak mı, yoksa Ay’a gitmek mi?

[1] Aslında Türk bir astronot uzaya gideli on yıllar oldu. Bir Kazak Türk’ü olan Toktar Aybekirov 1991 yılında uzaya gitti ve uzaya giden ilk Türk unvanını aldı. Bir tek o da değil, daha sonraki yıllarda iki Türk daha uzaya gitti. Bunlar: Talgat Musabayev ve Aydın Aimbetov idi. Ha bir de Çuvaş Türk’ü Andriyan Grigoryeviç Nikolayev var.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!