Dört Fotoğrafta Türkiye’de Siyaset

Dokunulmazlıkların görüşüldüğü gün gazetelere pes dedirten birkaç kare görüntü düştü. Başlı başına bu görüntüler ciddi mesajlar ve anlam yüklüdür. Yalnızca bu görüntüler bile Türkiye’deki siyasetin seviyesini, kalitesini ve şeklini gösterir niteliktedir. Kamuoyuna verilen bu fotoğraflarla ilgili yapılan açıklamaları Türkiye’de siyasetin nasıl yürüdüğünü anlamak bakımından yakından irdelemekte yarar vardır.
 
Konunun anlaşılabilmesi için de “Unutulan Sahiller” adlı romandaki ibret verici ifadeleri hatırlayalım. Orada şunlar yazılıdır:  “Ayağım üzengide olduğu günlerde herkes dostum, herkes benim iyiliğimi isteyen kişiydi… Ağzımdan çıkan ahmakça sözler dahi bir hikmet incisi olarak kabul edilirdi. Gölgeme selam verirler, akılları sıra beni göklere çıkarıp, neredeyse peygamber ilan etmeye kalkışırlardı… Beni başı üstünde taşımak isteyenler yarın bir gün kaldırıp yere çarpacaklardı ve ben bunu bilip, azap çekerdim. Dost bildiklerim başımı yediler”.
 
Büyük yalnızlık ve büyük ilgi!
 
Bu görüntülerden ilki dokunulmazlık oylaması sırasında milletvekillerinin fotoğraf çektirirken takındıkları tavırla ilgiliydi. Sekiz-on AKP milletvekili bir araya gelmiş fotoğraf çektiriyor hemen yanı başlarında Başbakan Davutoğlu var. Davutoğlu fotoğraf çektiren gurubun yanı başında olmasına rağmen karenin dışında kalmış. Etrafı boşanmış, yalnızlaşmış bir Davutoğlu görüntüsü ortaya çıkmış. Güçlü günlerinde Davutoğlu’nun yanında yer alabilmek için milletvekilleri birbirlerini ezerlerdi. Haklı olarak gazete kenarda kalmış ve varlığı dahi hissedilmemiş olan Davutoğlu için “büyük yalnızlık” başlığını kullanmış.
 
Davutoğlu yalnızlaşırken yeni Başbakan adayı Binali Yıldırım da oturduğu masada ilgiden bunalacak hale geldiğini gösteren bir başka fotoğraf var. Davutoğlu’na ilgi ne kadar azalmışsa Binali Yıldırım’a da o kadar çok artmış. Oturduğu yerde yeni Başbakanın etrafı milletvekilleriyle sarılmış. Milletvekilleri yeni başbakana kendilerini göstermek için özel bir gayret içinde görünmüşler. Gazete bu fotoğraf karesini “Büyük İlgi” başlığıyla vermiş.
 
Büyük dönüş ve büyük kızgınlık!
 
Gazete üçüncü bir kareye de TBMM’de Tuğrul Türkeş ve Devlet Bahçeli arasındaki samimi sohbeti yerleştirmiş. Bu kareyi de gazete “Büyük Dönüş” başlığı altında vermiş. Ahmet Hakan bu kareye “can ciğer kuzu sarması” başlığını koyarak altına şunları yazmış: “Partinizden ayrılıp öbür partide ikbal bulduğu için daha düne kadar “hain” olarak nitelendirdiğiniz siyasetçiye karşı sergilediğiniz bu hoşgörüyü, neden partinizden ayrılmayıp partiniz içinde mücadele eden arkadaşlarınıza karşı sergilemiyorsunuz? Sizin hoşgörünüze nail olabilmek için “Ben bakan olacağım hadi bana eyvallah” diyerek partinizden kopmak mı gerekiyor?”
 
Dördüncü kare ise “Büyük Kızgınlık” başlığını taşıyor. Daha düne kadar her söylediği gündem oluşturan Bülent Arınç’ın yaptığı eleştiriler dolaysıyla, malum yetkililerin baskısıyla üniversite konferansının iptali üzerine yaptığı açıklamaya dikkat çekilmiş. Arınç’ın konuşmasının iptali üzerine söylediklerini uzunca vermekte yarar var. Arınç şöyle diyor: “Omuz omuza mücadele verdiğimiz insanlar, artık bugün saf değiştiriyor, güç sarhoşluğuyla yasakçılık oynuyor ve omuz atıyorlarsa, o halde özgürlüklere müdahaleyi, özgürlük için mücadele sebebi sayar ve bunun icabını yaparız…Daha önce bu baskıcılar, ses kısıcılar, başbakan asıcılardı. Kendilerinde bir güç vehmediyorlar, ‘beni eleştirirsen yok olursun’ diyorlardı. Yok olmadık. Yıkılmadık. Şimdilerde bu baskıcılar, ses kesiciler, sus deyiciler bizim mahallenin çocuklarıysa onlara kızıp mahalle değiştirecek değiliz”.
 
Kamuoyunun gündemine sokulan bu kareler, Türkiye’de siyasetin dengelerinin ne kadar oynak olduğunu gösterir niteliktedir. Dünün kudret elitlerinin bugün nasıl güçsüzleştiğini, dünün düşmanlarının bugün nasıl dost haline geldiğini bu dört fotoğraf karesi açık-seçik gösterir niteliktedir. Bütün bunlar siyaseten edilen sözlerin, atılan köprülerin, yakılan gemilerin ne denli sahte olduğunu da göstermektedir.