Bu makale, yazarın Türk siyasetine ve yargı sistemine yönelik keskin eleştirilerini içeren bir köşe yazısından alıntılar sunmaktadır. Yazar, Milli Savunma Bakanı’nı, bir şehit annesine yaptığı hareket ve Yunan adalarının durumuna sessiz kalması nedeniyle görevini yapmamakla suçlamaktadır. Ayrıca, ülkenin barış süreci adı altında yürüttüğü politikaları ve Kürt sorununa yaklaşımını sert bir dille eleştirmekte, gençlerin vatan için artık isteyerek feda edilmediği fikrini vurgulamaktadır. Metnin ikinci kısmı ise, mevcut idam cezasının kaldırılması durumunun muhaliflere yönelik bir araç olarak kullanıldığını öne sürmekte ve hapishanelerdeki hasta muhalif tutukluların durumuna dikkat çekmektedir. Yazar, özellikle Ekrem İmamoğlu’na verilen rekor hapis cezası gibi durumları adaletsizliğin bir göstergesi olarak sunarken, bazı medya figürlerinin tutuklulara yönelik kışkırtıcı yorumlarını da kınamaktadır.
“Atatürk’ün askerleriyiz” diyen onurlu, gururumuz Türk Teğmenlerimiz ordudan ihraç edilirken sesi çıkmayan ülkemizi savunmakla görevli Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler bir şehit anasına parmak sallıyor… Barış sürecini sabote ediyorsun diye. Sahi bu neyin barışı? Yıllarca kan dökmekle görevli BOP projesine hizmet etmeye Kürt sorunu diyenlerle mi analar ağlamayacak, özgürlük ve barış olacak?
Bu vatan için kanlarını feda edenlerin ailelerine minnet borçlusunuz. Göreviniz Vatanı savunmak, Yunan adalarımıza tek kurşun atmadan çökerken neden o parmağınızı göremedik…
Artık kimse kaybettikleri gencecik evlatları için vatan sağ olsun demek istemiyor.
Bu vatan sadece sıvasız evleri delik, lastik ayakkabılı şehit babalarının değil, sizlerin de vatanı. Her ne kadar bu kutlu vatanda yolgeçen hanının yolcuları kalıcı misafir olsalar, tek kelime Türkçe bilmeden ülke kaderi için oy kullansalar, TC vatandaşı olsalar bile.
.Ölü helvası tatlı olur Sayın Bakan ölen sizden değilse… Ateşler artık düştüğü yerleri yakmasın analar ağlamayacaksa böyle analar ağlamasın.
İYİ Kİ İDAM CEZASI YOK
Vatan hainlerine, katillere idam cezası yok. Onun yerine bir insan ömrünü kat kat aşan hapis cezaları var. İçerde suç dosyaları hazırlanmamış bazı duyumlara göre tutuklu aylardır yatan kanser ve kalp hastaları var. Tesadüf hepsi de muhalif partili. Yani asmayız fakat yaşatmayız dercesine. Şimdilik dünya rekoru bir ceza Sayın İmamoğlu’na verildi. 2,5 asra ramak kalan 2435 yıllık ceza. Yani ölse bile cezası devam mı edecek.
Beyler dünya artık eski dünya değil. Kol kırılsa bile yen içinde kalmıyor, yapılanları tüm dünya görüyor… Tecavüzcülere katillere bile iyi hâl indirimi yapılan ülkemizde asırları aşan ceza bindirimlerine yargı her gün bağımsız demek yetiyor mu?
Son Not: Rasim Ozan Kütahyalı TV’de içerde yatan hasta tutuklu CHP’liler için ya itirafçı olun ya da kendinizi asın öğüdü veriyor bir tutuklu mahkûmu örnek göstererek. Yani burası mahpushane buradan size çıkış yok diyor fanatik futbol seyircisi ağzıyla.
