Müyesser Yıldız
Müyesser Yıldız

“ABD’nin Çoban Köpeği” NATO’da Türkiye’nin Konumu: Çantada Keklik!..

İbretlerle dolu zaman tüneli

Ukrayna krizinde stratejist olarak ön plana çıkan ABD’nin eski Kara Kuvvetleri Komutanı Ben Hodges 6 gün önce yaptığı bir açıklamada, Rusya’nın 2 hafta içerisinde Ukrayna’ya yönelik askeri harekat başlatacağını iddia ederek, ABD’nin, “bölgenin anahtarı” olarak nitelendirdiği Türkiye ile daha yakın işbirliği yapması gerektiğini söyledi.

Hodges, “Türkiye’nin şu ana kadar çok yardımcı olduğunu ve önümüzdeki aylarda kritik bir rol üstelenebileceğini” vurgularken de şöyle konuştu:

NATO’nun en ileri askeri komutanlığını Türk askerler yönetiyor. Bence birçok kişi bunun farkında değil. Türkiye kendi bilgi kampanyasını başlatmalı, ‘Türkiye’nin yaptığı işlere bakın kritik bir rol oynuyoruz’ demeli. Böylece birçok kişiyi bilgilendirebilir. Kongre delegasyonları Türkiye’ye davet edilmeli. İnsanlar Türkiye’nin önemini görmeli.”

NATO Üyeliğine Görkemli Kutlama

Dün Türkiye’nin, Yunanistan’la birlikte NATO’ya katılışının 70’inci yıldönümüydü ve Ankara, Ben Hodges’in tavsiyelerini dikkate almışçasına, günü kutlayıp NATO’daki varlığımızın anlam ve önemini anlatma yarışına girdi.

Savunma Bakanı Hulusi Akar yine, “İttifak’ın en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye, NATO’ya karşı tüm sorumluluklarını her zaman yerine getirmiştir ve gelecekte de getirecektir.” mesajı verdi.

Öncelikle Ukrayna meselesinin görüşüldüğü NATO Savunma Bakanları toplantısı için gittiği Brüksel’de gazetecilere, “NATO’nun güvenliğinin tam merkezinde olduğumuzu” ve “ortaya koyduğumuz ciddi fedakârlık, ciddi potansiyel bulunduğunu” anlattı.

Evet, NATO’ya karşı yükümlülüklerimizi harfiyen yerine getirdik, getiriyoruz ve “Getireceğiz” sözü veriyoruz. Peki NATO’dan aynı karşılığı görüyor muyuz? 70 yılda, özellikle Soğuk Savaş’ın bitmesinden sonra olanları tek tek saymaya gerek yok; sadece yine Bakan Akar’ın Brüksel’deki açıklamalarına, Dışişleri Bakanlığı’nın yayımladığı kutlama mesajına ve Erdoğan ile NATO Genel Sekreteri Stoltenberg arasındaki telefon görüşmesine bakmamız yeter.

Akar, Yunanistan’ın Türkiye ile olan sorunlarını Türkiye-NATO, Türkiye-AB, Türkiye-Avrupa sorunu hâline dönüştürmeye çalışmasından yakınırken, “Bazı Avrupalı dostlarımızın, AB’deki, NATO’daki bazı dostlarımızın bunu böyle algılaması da esef verici. Taraf tutmamaları lâzım.” dedi.

Dışişleri Bakanlığı, ülkemizin savunma ve güvenlik bağlamında üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını belirtirken, “müttefiklerimizin de NATO’nun ortak paydasını oluşturan birlik ve dayanışma ruhunu eksiksiz sergilemesi” beklentisini dile getirdi.

Erdoğan ise Stoltenberg’le görüşmesinde, NATO’nun güvenliği için gereken katkıyı vermekten, sorumluluk üstlenmekten kaçınmadıklarını ifade edip, “Bilhassa terörizmle mücadele gibi alanlarda Müttefiklerinden gereken destek ve dayanışmayı beklemenin, Türkiye’nin en doğal hakkı olduğunu” tekrarladı.

Bu beyanlara ilave; Milli Savunma Bakanlığı tarafından kutlama mesajı, klipler ve görseller yayımlandı. Sözkonusu görsellerde, bugüne kadar NATO’ya yaptığımız ve bundan sonra yapacağımız katkılar tek tek sıralandı.

ABD’li eski Komutan Ben Hodges’in, “Türkiye önümüzdeki aylarda kritik bir rol üstelenebilir. NATO’nun en ileri askeri komutanlığını Türk askerler yönetiyor.” sözlerinden hareketle; bu görsellerde yer alan şu iki maddenin altını çizelim:

NATO’nun Hızlı İntikal Edebilir Kolordularından biri olan 3’üncü Kolordu Komutanlığımız İstanbul’da görev yapmaya devam ediyor… Ülkemiz 2022 yılında NATO Çok Yüksek Hazırlıklı Müşterek Görev Gücü-VJTF-2022 kapsamında, ‘Öncü Müteakip Kuvvet Grubu Görevi’ni icra etmektedir.”

Türkiye’nin Adı Yok

Ankara’nın NATO’ya bu tek yanlı aşkı ve bağlılığı sürerken, üstelik gündemde doğrudan Türkiye’yi ilgilendiren Ukrayna krizi varken, NATO ile İttifak’ın patronu ABD’nin tavrı ne?

Öncelikle İktidarın gazetesi Sabah’ın Başyazarı Mehmet Barlas’ın önceki gün ve dünkü yazılarındaki şu satırların altını çizelim:

Amerika, NATO’yu Avrupa’da bir çoban köpeği gibi kullanmaktadır. Nitekim son olarak Ukrayna krizinde NATO, üyelerini Rusya’yı tahrik etmek üzerine kullanmış ve bazılarını silahlarla takviye etmiştir… Türkiye, 1952’den beri NATO’nun üyesi ve bütün hayati sorunlarında Amerika’yı NATO ile birlikte karşısında buldu. Hiç unutamadığımız gerçek, Kıbrıs Harekâtı sonrasında Türkiye’ye Amerikan ambargosunun gelmesi değil midir? 12 Eylül askeri darbesiyle karşımızda yine ABD ve NATO vardı…

16 Şubat 2022

NATO için sadece Amerika’nın çıkarları ve güvenliği önemli… NATO silahlarının Yunanistan ve Kıbrıslı Rumları kışkırtmak için var edildiklerini görüyorsunuz.

19 Şubat 2022

Savunma Bakanı Akar’ın Brüksel’de katıldığı Ukrayna konulu NATO toplantısına dönelim. Aile fotoğrafının çekimine katılması, bizatihi kendi ifadeleriyle kimi ülkelerin Savunma Bakanlarıyla “spontane” veya “ayaküstü görüşmeleri” haber oldu.

Akar’ın “ayaküstü” görüştüğü isimlerden birisi de ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’di.

Düşünün, aylardır Ukrayna krizi kapıda ve ABD Savunma Bakanı, Türk mevkidaşıyla ayaküstü görüşüyor.

Dikkate değer yüz yüze görüşmeyi en son 21 Ekim’de yine Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda, son telefon görüşmesini ise 27 Ekim’de yaptıklarını kaydedip Ukrayna krizi sürecinde Austin’in temaslarını aktaralım.

11 Şubat’ta, “NATO müttefikleri Polonya, Almanya, Kanada, Fransa, Romanya ve İtalya Savunma Bakanları” ile telefonla görüşüp, “Ukrayna’ya destek ile İttifak’ın güvence ve caydırma önlemleri” için teşekkür etti.

Önceki gün gittiği Brüksel’de de önce Almanya Savunma Bakanı ardından “Avrupa Dörtlüsü” olarak bilinen Fransa, Almanya ve İngiltere Savunma Bakanları ile bir araya geldi.

Ardından NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’le düzenlediği basın toplantısında, “Ulusal güvenlik işini uzun zamandır yapıyorum. ABD Ordusu’na Soğuk Savaş’ın ortasında katıldım ve hayatımın büyük bölümünde NATO müttefikleriyle birlikte hizmet edip savaştım. Ama dürüstçe söyleyebilirim ki, İttifak’ı bugün gördüğümden daha güncelliğini koruyan [bir konumda], daha birleşik ve daha kararlı görmedim.” dedi.

Müstemleke Muamelesi mi?

Tesadüf bu ya; Brüksel’de NATO toplantısı sürerken, Erdoğan, AKP’nin İl Başkanlarına, “hiçbir zaman zihinleri, kalpleri ve gözleri başka yere bakanlar gibi, çareyi dışarda aramadıklarını”, “diplomasiden güvenliğe ve ekonomiye kadar gerektiğinde yedi düvele meydana okuma pahasına ülkemizin haklarını ve çıkarlarını savunduklarını” anlatıp şunları söylüyordu:

“Dün Türkiye’yi küçümseyerek bakanlar, müstemleke muamelesi yapanlar, bugün aynı masada eşit şartlarda oturarak müzakere yürütüyor, gözümüze bakıyor, tavrımızı merak ediyor. Dün bu ülkeyi sadece Soğuk Savaş kamplaşmasının sınır muhafızı, insan gücü ihtiyacının deposu, üretiminin pazarı olarak görenler, bugün savunmadan sanayiye her konuda bizimle ortaklık arayışına girmişlerdir.”

Sözde stratejik müttefikimiz” ABD ve Mehmet Barlas’ın ifadesiyle “ABD’nin çoban köpeği” olan NATO’nun, Ukrayna konusunda -Erdoğan’ın ifade ettiği gibi- hiç de Türkiye’nin “gözüne bakıp tavrını merak etmediği” ortada.

“Sömürge” veya “sınır muhafızı” sayıp saymamaları bir yana, Türkiye’ye en azından “çantada keklik” muamelesi yaptıkları besbelli.

Bu şartlarda Putin’in, “arabuluculuk” teklifini kabul edip Türkiye’ye gelmesi imkânı ve ihtimali olabilir mi?!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!