Seçimlerden önceki son siyasi yazımı, pazar günü yazdığımı düşünüyordum…Gel gör ki oluşan gelişmeler, ilave baskı yapmamızı gerektirdi. Ne demişler, herkesin bir hesabı vardır, Allah’ın da hesabı vardır. Bizler şahısların, dalgalı beyinlerinin mahsulü olayları tabii ki değerlendirmeye tabi tutacağız ama, esas olan Yaradan’ın kararını bekleyerek…Hepinize merhabalar olsun…
Konuya girmeden önce, Sinan Oğan’la alakalı bütün düşüncelerimi, yazdıklarımı askıya alıyorum… Teferruata gerek görürsem seçimlerden sonra girerim… Genelde bir kural vardır. İnsanın ilk aklına gelen, çoğunlukla doğru olandır. Buna bir yerde beyin refleksi de diyebiliriz. Meseleye muttali olduğumda aklıma ilk olarak eski Genelkurmay Başkanımız, Yaşar Büyükanıt geldi… O da Dolmabahçe’deki ofise girdi ama çıktığında beklenenin çok aksiyle çıktı. Bu müstesna sarayımızda neler oluyor çok merak ediyorum. İnsanın başına meraktan çok şey gelmesine rağmen gene de merak ediyorum… İçeride, hipnoz ustaları mı var… Yoksa, misafirlere geçmişi hatırlatacak büyük ve sınırsız bir arşiv mi var…
Bu seçim dönemi, yüzyıllar sonra da hatırlanacak ama, iyi bir yönü olmadan hatırlanacak… Bu kadar, yalanın, asparagas haberin, iftiranın, çirkefin ayyuka çıktığı başka bir seçimin olacağını da zannetmiyorum… Bir Parti Genel Başkanı düşünün… Yıllar önce bir camide içki içildiğini, kasetleri yayınlayacağını söylüyor ama hala çıkmayan kasetler yerine, gene aynı şeyleri söylüyor… Caminin hocası yok demesine rağmen her seçim aynı haber çarpıtılarak, vatandaşın önüne getiriliyor... O Başkan, rakibini aslı olmayan montaj kasetleriyle yok etmeye çalışıyor… Kendi işi olan, fındık taban fiyatı belirlemeyi, muhalefetin üstüne atıyor… Bunların dikili taşı var mı diyerek, rakiplerini icra makamına oturtuyor… Dünyanın neresinde görülmüştür, muhalefetin icraat yaptığı…
Gelelim Oğan olayına… Dedikleri ve kırmızı çizgi kabul ettiği her şeyle, haşır neşir olmuş kimselere destek kararı açıklıyor… Milliyetçilik çöplüğünde Ca-Ce ile yan yana gelen çakma milliyetçi. Yıllardır bizi kandırdın. Recep’ten beter olduk… Şimdi sorularımıza cevap ver
- Destek verdiğin kimsenin ayakları arasından, Milliyetçiliği alabilecek misin?
- Yasaklanan Andımızı geri getirebilecek misin?
- Dağlardaki “Ne mutlu Türküm diyene” yazılarını, Devletten silinen “TC“leri eski yerlerine koydurabilecek misin?
- İdeolojik sistemler çabuk çöker. Dini altyapılar devam eder ve tehlikelidir. Yani Hüda-Par, PKK’dan tehlikelidir… Onları TBMM’ye sokan Ağan, dördünü de evlerine gönderme sözü mü verdi?
- Siyasette nezaketi savunuyordun. Sahibin bize sövmeyi bırakacak mı?
- Sığınmacılar için “Biz göndermeyeceğiz” diyordu…Hanginiz çark etti?
- Dünyada benzeri olmayan ekonomik sistem terk mi edilecek?
Daha uzatmayacağım… Dediklerinin tam tersinin olduğu yere geldin. Sende mi, onda mı yamukluk var? Veeee en son soracağım soru… Bütün Milliyetçileri toparlayıp, Basbuğları olacağın noktadan seni hangi sebepler şu anki rezil yere getirdi? Şimdilik bu kadar. Seçimlerden sonra, tenezzül edersem, daha başka soracaklarım da yazacaklarım da var…
İlave baskı da başka konu ele almak istemiyorum. Hepiniz Yaradan’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…
