Gene geldik mi ayın on dördüne… Dilime takılır da yazı sonuna kadar sıyrılamazsak ne olacak… Bana ne yahu. Her şeyi ben mi düşüneceğim, biraz da okuyucu çaba göstersin… En iyisi konuyu farklı bir eksene kaydırmak lâzım… İşte şimdi Mart’ın harbi başı. Eski Mart da nihayet girdi. Bundan sonra bize karada ölüm yok. Ver elini Bahar… Herkese Merhabalar, sevgili Dostlarım…
Bu aralar Millet İttifakı üzerine korkunç oyunlar oynanıyor… Bir yerde çürük elmaların ortaya çıkması ve deşifre olmaları için bulunmaz fırsat. CHP’yi bir kenara koyun, bitmesi veya abat olması mümkün olmayan bir sistem. Birazcık kıpırdanma olsa, otomatik sistem devreye giriyor eski yerine oturtuluyor. Bunu biliyoruz ve de alıştık. Bu yüzden umudumuz değil ama vazgeçilemez durumundalar. Geriye ne kaldı? İleriye veya geriye doğru her an sürpriz yapabilecek İYİ Parti… Ülkücü kökenli bir grup; Koray Aydın, Müsavat Başkan, Şenol Sunat Hanım gibi Ülkücü ağır topların olduğu sistem için Türk Milliyetçiliğinden uzaklaşma suçlamasında bulunuyorlar… İşte siyaset böyle bir şey. Bu yüzden, yönelmedim, particilik yerine Ülkücülüğü tercih ettim. Yoksa en azından bir milletvekili olurdum diye düşünüyorum… Her neyse dönelim konumuza. Bir ara çizgiden geri dönen, Meral Hanım son zamanlar da epey tecrübe kazanmışa benziyor. Bu tabi ki çok güzel bir şey. Çünkü şu an itibariyle, umut olacak herhangi bir oluşum yok. Bu hakikatin hem avantajları hem de yükümlülükleri vardır… Avantaj sizi lider olarak tutar ama yükümlülükler istikbalinizi belirler… Bir liderin kendisini tescili ancak ve ancak, sorunlara yaklaşımıyla birlikte geçerlidir… Bir Özdağ olayı yaşandı. İşi kişiyle sınırlamakta ne kadar doğru bilemiyorum. Hoşnut olmayan bir kitle var. Bunun su üstündeki kısmı Özdağ… İste liderliğin tescili ve perçinlenmesi için size muazzam bir fırsat derken, bir de baktık ki bütün köprüler atılmış… Meral Hanım sorunu çözemediniz, bütünlemeye kaldınız bu bölgeden yaralı çıktınız. Bari İYİ çalışında Eylül’ de kurtarın… Bir eksiklik daha ortaya çıktı… Taraflar üstü bir Abi veya Abla’ nın olmayışı… “Oturun oturduğunuz yerde” diyecek kimse veya kimselerin ne kadar hayati olduğunu bir daha anladık… RTE, üç beş oy için parti ziyareti mi yaptı yoksa, Abi konumda ki Oğuzhan Asiltürk’e mi gitti? Türk Siyasi tarihinde Abi şarttır, eksikliği de ölümcül olabilir… Mesela, İsmet Abi’yi, Hikmet Abi’yi, düşünün. Her başımız sıkıştığında bunlarlı formüller devreye girerdi… Siyaset “A” dan ” Z “ye tecrübe işidir. Her nefes alış bile sizi olgunlaştırır. Yalnız önemli bir durum var, çok olgunlaşma bazen çürümeyi de beraberinde getirir ve piyasa değerinizi kaybedebilirsiniz… Aman dikkat, aman dikkat…
Geçtiğimiz günlerde, bir dostumla yaptığım sohbet konusunu, sizlerle de paylaşmak istiyorum… Her gece, artık seyretmediğim, birçok açık oturum belli kimselerle ekranlarımızı işgale devam ediyor… Muhalefet partileri gerektiği zaman milletvekili seviyesinde temsil ediliyor. İktidar Partisi asla milletvekillerini buralara yollamıyor. Genelde gazeteci, prof., rektör vs. gibi doyurulmuş ve payelere gark edilmiş kimselerle temsil ediliyor… Bunun sebebini, muhataplarımla paylaşmışımdır. Şimdi ise ispatımla alakalı birçok olay beni destekler biçimde cereyan ediyor… Örnek dediğinizi duyuyorum… Başı Kayserililer çekiyor. Kapı önünde arabaları, lüks villalarında altı ayda bir değiştirdikleri para sayma makinası sahibi, asgari ücretlilerin olduğunu duyarak hayretlere düştük… Bir başka Kayseri’li de çıkıp İstanbul Sözleşmesini gündeme taşıdı… Bu dini bütün (!) kapalı hanımefendinin bir de görevi var…”Kadın ve Erkeğin eşitliği komisyon Başkanı” perişanlığı tarif için başka bir lafa gerek var mı? İşyerinize çaycı yapmayacağınız kimseler şu an Meclis’teler. Onun için Ağaları “Eller kalkar iner kabul edilir” diyebiliyor… Bir zamanlar Özal’a soruyorlar. İsmi bende kalsın “Çok akıllıdır, milletvekili yapsanız” dedikleri adam için, Rahmetlinin cevabı çok manidardı: “Bana akıllı adam lazım değil, elini kaldırsın yeter“. Şimdi gelelim sonuca, elinizde ki kumaş bu olursa onla elbise dikmeye teşebbüs edilebilir misiniz?
Sürekli çarpıtma, sürekli yanıltmaya teşebbüs son sürat gidiyor. Zavallı Ruhsar gene ikide bir çıkıp Ağasına selam konuşmaları yapıyor ve rakamlar veriyor… Geri zekalılığımı tescil edeceği için, değerlendirmeyeceğim… Yalnız iki sorum var… Madem her gün daha zenginleşiyoruz da GSMH niye 12 bin $’dan 8 bin $’a düştü? Her iki üç günde bir ihracat patlama haberleri oluyor da cari açık niye azalmıyor? Yahu beyanatlar verirken bizi de düşünün… Kendi seçmeninize güneş yeşil deseniz itiraz edecek hali de yok zaten… Size bir akıl…Toplu ihracat yapılan gün ve saati baz alarak bir değerlendirme yapın. Mesela 20 Mart 13.30-14.30 arası şu kadar milyar dolar ihracat yapılmış, bu süre zarfında herhangi bir ithalat yapılmayarak, tüm zamanların patlaması yaşanmıştır ,gibi mizansenler oluşturarak propaganda sanatının zirvesine çıkın… İthalatın, ihracatın kelime karşılığını bile bilmeyen milyonlar yollara dökülür , ve elleri patlarcasına alkışlanırsınız… Yazın bir kenara her zaman bu kadar bonkör olmam… Elim değmişken bir kıyak daha… İş ve işçi bulma kurumlarına talimat yollayın… Bilgisayarlar arızalandı falan diyerek, iki saat başvuru almayın, sonra da o iki saati baz alarak, işsizlik problemini çözdük deyin… İnanın ki kuyrukta bekleyenler bile çılgınca alkışlar…
Kapatmadan önce: Danıştay, Andımız ve devlet nişanlarında ki ATATÜRK kabartmaları konusunda yönetim lehine karar verdi… Kısaca, Andımız okunmayacak, ATATÜRK Simgesi de kullanılmayacak… Balta olanca gücüyle çalışıyor. Ağaç devrildi devrilecek. Son bir gayretle yakınındakilere dile geliyor… Baltaya kızmıyorum. O sapı var ya, benden, esas bunu kabullenemiyorum… Bu ara Postane ve Kargo şirketlerine de uğramayın… Acayip bir izdiham var… Herkes elinde bir avuç kına, tarifiyle birlikte Ca-Ce ye yolluyor…
Hepiniz Allah’ a emanetsiniz. Hoşçakalınız…
