Lütfü Şahsuvaroğlu
Lütfü Şahsuvaroğlu

Bahçeli’ye destek işgüzarlığı: Hani Muhalefet Eksikliği Vardı

Halime Kökçe Star’da yazıyor…
 
Bir düğmeye basılmış gibi işgüzar bazı gazeteciler birdenbire Devlet Bahçeli hamiliğine soyundular.
 
Akılları sıra Sayın Erdoğan’a kıyak geçiyorlar. Göze girmeye çalışıyorlar.
 
En başta belirtelim ki, Erdoğan’ın çıkarına diye Bahçeli’nin bir kısım yazarlarca desteklenmesi, hem de ellerine yüzlerine bulaştırarak desteklenmesi Erdoğan’a da, Bahçeli’ye de yaramıyor.
 
Bu Bahçeli’nin resmi hüviyetini ortaya koyuyor sanki.
 
Hem Erdoğan’ın böyle bir resmi hüviyetle yola devam etmesinin istendiği ne malum?
 
Erdoğan açısından da, Bahçeli açısından çok daraltıcı, anlamsız bir ipotek hazırlığı bu çabalar.
 
Tuzak…
 
Resmi tuzak.
 
Artık bu resmi müessesenin ilanı malumu ilam olur.
 
Gazetelerin nasıl işgal edildiği, sahibinin sesleriyle doldurulduğu malum.
 
Fakat Halime bacımızı takdir ederim, okumaya çalışalım biraz:
 
“MHP’nin durumu, parti içi muhalefetin baş göstermesiyle daha ağır bir evrede seyrediyor gibi. 1 Kasım sonuçları Bahçeli’nin başını yemek isteyenlerin en büyük kozu. “Partiye oy kaybettirdi, HDP’nin bile gerisine düştü MHP” diyor muhalifleri.
 
Öncelikle şunu teslim edelim; parti genel başkanlarının siyaseten başarısızlıklarının partinin kaderine dönüşmemesi için “ölene kadar genel başkan” modelini terk etmek gerek. Nitekim Bahçeli daha önce genel başkanlıktan istifa etmeye kalkmış, partisinin ısrarı üzerine genel başkanlığa devam etmiştir.
 
Peki, bugün olan nedir? İfade ettiği gibi “Paralel Yapı’nın MHP’yi ele geçirme girişimi” midir? Muhaliflerin taleplerine olumlu cevap vermeyerek MHP’ye yapılacak bir operasyonun önüne mi geçmeye çalışmaktadır Bahçeli?
 
Salı günkü grup toplantısında “Bizim Paralel’e teslim edecek bir partimiz yoktur” diyerek süreci nasıl yöneteceğini açık şekilde ortaya koymuş oldu.
 
Oysa 17-25 Aralık’ta, Fethullahçı örgüt devleti ele geçirme hamlesi yaptığında bugün partiyi “Paralel Yapı’ya teslim edecekler” diyerek suçladığı muhaliflerinden farklı bir yerde durmuyordu. 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün faillerinin ürettiği ne kadar yasa dışı malzeme varsa Kılıçdaroğlu gibi o da seçim kampanyasında kullanıyordu.
 
Deniz Baykal üzerinden CHP’ye kaset komplosu yapıldığında MHP de kaset mağduruydu. Bahçeli o dönem Baykal’ın yapamadığını yapmış, “okyanus ötesine” selam göndermeyip “Türk milleti okyanus ötesinde yapılan senaryolarla hedefe konulmuştur” diyebilmişti.
 
17-25 Aralık’ta aynı dik duruşu sergileyebilseydi, muhtemelen genel başkanlığı sorgulanmayacak, ülke de bu denli zarar görmeyecekti.
 
Bugün başına gelenlerin bir sebebi de 7 Haziran’da “yüzde 60’lık blok” içinde olmayı reddederek ülkenin 1 Kasım seçimlerine gitmesinde ve Ak Parti’nin tek başına iktidar olmasında müessir sayılmasıdır.
 
Muhaliflerin motivasyonu ise ayrı bahis. Evet, Paralel Yapı’nın bu gelişmeyi Bahçeli’nin tabiriyle “güvercin taklaları atarak” karşılamış olması işin içinde bir iş olduğuna yorulabilir. MHP’deki olası sonuçlardan Fethullahçı örgütün memnun olmasını hayra yoracak değiliz ayrıca. Tüzük kongresi gerçekleşebilirse muhalefetin ortak bir adayla kongreye gidip gidemeyeceği de ayrı bir tartışma konusu. Ama şu günlerde ismi en çok geçen Meral Akşener’in muhalif kanadın en zayıf halkası olduğu söylenebilir. “Asena” yakıştırması ve 28 Şubat’taki tutumu dolayısıyla ismi etrafında bir sempati halesi olsa da Akşener partide ayrı baş çekmeye başladığının daha ilk evresinde yanlış yere selam gönderdi. “Cemaate bir mensubiyetim yok, olsa gururla söylerdim” diyerek Fethullahçıların alkışına muhatap oldu.
 
MHP içindeki Ak Parti karşıtlığını Paralel Yapı’ya müzahir bir duruş olarak okumak ve bu yapıya yeşil ışık yakan mesajlar vermek kimseye hayır getirmez. Öyle olsa Bahçeli bu hallere düşmezdi.”
 
Kerime Bacım bir araştırsın bakalım, bu bacımız da Fethullah Hoca’ya temenna geçenler arasında bulunmuş mu?
 
17-25 Aralık’ta aynı dik duruşu sergilemediği için yarım bir destek atsa da sonuç olarak amaç bir ve kısır…
 
Ne yazık ki bu yaklaşım basının hemen hemen bütün yandaş ve yanaşma medyasını sarmalamış durumda.
 
Hani Türkiye’de muhalefet eksikliği vardı?
 
MHP’nin ulusalcı kanada yaklaşımı ciddî problemler teşkil ediyordu?
 
Hani MHP geleneksel muhafazakâr mazisinden uzaklaşıyordu?
 
Hani üç parti de birbirinin aynısıydı?
 
Başa dönecek olursak; Erdoğan’ı savunmak adına Devlet Bahçeli destekçiliği artık sırıtıyor.
 
Komik kaçıyor.
 
Sayın Cumhurbaşkanının bu türden kıyakçılıklara pirim verdiği düşünülüyor.
 
O yüzden de basında lüzumsuz yardakçılık sınır tanımıyor.
 
Bunun Sayın Cumhurbaşkanının itibarına, ya da istikbaline bir şey kazandırmadığı ortada.
 
Aslında Devlet Bahçeli için de bu türden kıyakçılıklar tamamen aleyhine bir kanaatin ülkücüler arasında yerleşmesine zemin hazırlıyor.
 
Üstündeki şüpheleri artırıyor.
 
Bu da Yenimahalle’nin artık eskisi gibi siyasetten anlamadığının ispatı olsa gerek.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!