Erol Sunat
Erol Sunat

Dost, adamı yarı yolda satar mı?

Rahmetli Aşık Veysel, “Dost dost diye nicesine sarıldım / Benim sadık yarim kara topraktır / Beyhude dolandım  boşa yoruldum / Benim sadık yarim kara topraktır” demiş demesine de, ne şiiri okuyanlar, ne o güzel türküyü dilinden düşürmeyenler anlayabilmiş dostun ne olduğunu.

Aşık Veysel, kara topraktan gayrı dostunun olmadığını daha o günlerde, gönül aleminden gelen sese kulak vererek, anlatmaya çalışmış.

Vurmuş sazın teline, sağır kulaklar duysun, hissiz kalpler titresin de anlasın diyerekten…

Günümüzde dost kavramının içi bir hayli boşaltılmış durumda.

Kardeşten daha ileri olanları, kendimize dost olarak seçtiğimiz gerçek anlamda sayıları üçü geçmeyenleri, çıkarı ve menfaati bir kenarda bırakanları, bu benim dostumdur dediklerimizi  tenzih ederek, başlayalım.

Size durup dururken selam verenin…

Yanınızda duruyor gibi görünenlerin…

Yüzünüze gülerek kuyunuzu kazanların…

Kaleden kaleye şahin uçurdum misali laf taşıyanların!..

Yaptığı her işin karşılığını görmeyi bekleyenlerin..

Adına dost denebilir mi?

Artık insanlara Allah razı olsun ifadesi yetmiyor.

Razı olsun, “da” diye başlıyor cümleler.

Oradaki “da” eki, niyetleri, insanların cinsini cibilliyetini, karakterlerini, birdenbire ne kadar değişebildikleri gösteren bir gösterge oluyor!…

Dost kavramı başlıyor sorgulanmaya…

Yalancıların, doğrucu Davutlardan dostu olabilir mi?

Sahtekarların, riyakarların, dürüst insanla dost olabildiğine ve aynı yolda yürüdüğüne inanabilir misiniz?

Neden olmasın, pekala da yürüyebilir, deniyorsa, dost ve dostluk eksi yöne doğru bir hayli aşama kaydetmiş demektir.

Atalar eski dost, düşman olmaz demişler. Doğru demişler. Gerçek dost, size düşmanlık besleyemez, kinlenemez.

Gönül koyabilir, kırılabilir, bazı olaylardan dolayı incinmiş olabilir. Ancak sizin kenarından bile geçmeyeceğiniz bir konuda, size yapılan bir iftira karşısında, susmaz, derhal karşı koyar. Doğruları söylemekten kendini alamaz.

Her halukarda, ummadığınız bir yerde, sağlam bir destekçiniz olarak durur. Bazen onun verdiği desteği hissetmezsiniz bile, bir başkasından destek aldığınızı düşünürsünüz. Oysa sizin umudunuzu kestiğiniz o dostunuz, ben destek verdim demeden desteğini verip geçer.

Kalben hissederseniz, hissedersiniz, değilse o desteği sadece bilen, bilir.

Çünkü o dosttur, dostluğunun gereğini yerine getirmiştir.

Dost desteği onun için bambaşka bir destektir.

Günümüzün dostluklarına, dostluk demek için bin şahit ister.

Karşılıklı çıkar ilişkilerine dayalı dostluklara bakıp, ne güzel dostlukları var demek akla zarar bir bakış açısıdır.

Çıkarın ve menfaatin bittiği yerde, dostlukların bittiğine hayret edenler olur. Çünkü o hayret edenlerinde o türden dostlukları vardır.

Espri olarak derler ya, bizim seninle bir dostluğumuz ya da arkadaşlığımız oldu mu?

Mesela birlikte bir yemek yedik mi? Yola gittik mi? Alavere ettik mi?

Eğer hiç biri yoksa, demek ki ondan birbirimizi hatırlamıyoruz denilir.

Şakalar, espriler yarı ciddi şeylerdir derdi, büyüklerimiz.

Dostlarımız ilaç gibidir diyenleri dinledim. Sizi dinleyendir, sıkıntınızı yüzünüze bakar bakmaz anlayandır.  Dert ortağınızdır, sırdaşınızdır. Yerine göre kardeşten daha ileridir. Aranızda maddiyatın lafı bile olmaz.

Çünkü böyle bir dostluk, pazara kadar değil, mezara kadar olan dostluktur. Birlikte çıkılan bir yolda, yolun sonuna gelindiğinde, sen yoluna, ben yoluma denilmeyen bir haslettir, dostluk.

Günümüzün dostluklarında, bazen yola çıkmadan, bazen yolu yarılamadan, bazen verilen ilk molada, bazen ilk tartışmada, bazen ilk fikir ayrılığında dostluklar bitiverir!…

İş dünyasında, siyasette, ticarette sağlam ve güvenilir dostluklar olduğu söylenemez. Rekabetin ve acımasız bir yarışın olduğu ortamlarda eğrelti dostluklara meyledersiniz. Fırtına geçinceye kadar, maksat hasıl oluncaya kadar, sisler dağılıncaya kadar dost kalınan pamuk ipliğine bağlı dostluklar geliştirilmiştir.

Dost dost diye nicesine sarılanların, ellerinde dost kazığından başka hiçbir şey kalmadığını bilenler biliyor.

Dost, adamı yarı yolda satar mı? Satmaz diyeceksiniz.

Satanları da, bir de adamın dostuydu, yakınıydı, ilk önce o sattı, diye de anlatır, anlatmakla yetinmez , o dost satanları, hala adam yerine koyar, kapılarda karşılamaya devam ederiz!…

Bize dost denir mi? Bizden dost olur mu? Dost olsak bize güvenen çıkar mı?

Dostlukların çıkar ve menfaat devam edene kadar olduğu bir dünyada, dostu ve dostluğu bu şekilde okuyan bizlerin hiç mi, suçu yok?

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!