Kimseye söylemeyin, aramızda kalsın. Birkaç gündür alfabenin ilk harfi olan kanal da dahil televizyon kanallarının hiçbirinin haberlerini izlemiyordum. Bunun birinci sebebi savaş görüntülerine dayanamıyordum. İkincisi de ne zaman, izlemeye karar verdiğim alfabenin ilk harfi olan kanaldan bir alıntı yapıp yazıda işlemeye kalksam Emekli Öğretmen belgelerle, dipnotlarla karşıma çıkıyor. Ben de cevap vermek için dalıyorum Google dünyasına, elim boş çıkıyorum o deryadan. Yenile yenile bıktım.
Şimdi siz, olan bitenden uzak kaldığımı sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Bu sayede yeni bir şey keşfettim. Daha doğrusu ben keşfettim sanıyordum, Z kuşağı denilen yeni nesil bu keşfi yapalı çok olmuş meğerse…
Tıklıyorsun YouTube’a, birçok haber kanalı var. Keyfince izliyorsun. İstediğin kadarını…
İşte o kanallardan birinde Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, “Açık konuşuyorum, açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler.” dedi. “Allah Allah” Kimi kovuyor acaba? İnşallah Suriyelilerdir!” dedim kendi kendime.
Kulağımı açıp daha da dikkatle dinlemeye başladım. Şaştım kaldım. Meğer beyefendi, doktorlarımızı kovuyormuş.
Neymiş efendim sekiz bin liradan başlayıp yirmi beş bin liraya kadar para alıyorlarmış. Şimdi bizim köyde kahvede otururken bu parayı duyan yeğen ve arkadaşları “Helal olsun Reisimize be!” deyip alkışlamışlardır belki de…
Ama onlar kahvede oturmuş alfabenin ilk harfi olan kanalı ağzı açık dinlerlerken…
Doktorların,
Ocak 2022 itibarıyla dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 13.843,50 TL olan Türkiye’de, en masraflı, en uzun süre isteyen tıp eğitiminin ne kadar zor olduğunu…(1)
Uzmanlık sınavını kazanabilmek için gece gündüz nasıl ders çalıştıklarını, boylarınca kitapları tekrar tekrar okuduklarını,
Özellikle büyükşehirlerde, sabahın 6,30’unda yola düştüklerini, ilk iş olarak servislerinde yatan hastalarını kontrol ettiklerini,
Sabah sekizde ilk hastalarını muayeneye başladıklarını,
Bir günde altmış yetmiş, hatta daha fazla hastaya bakmak; dahası tahlil, film, MR kontrollerini de aynı gün içerisinde yapmak zorunda olduklarını,
Gün boyunca muayene ve kontrolleri sonucunda edindikleri bilgileri bilgisayara kendilerinin girmek zorunda olduklarını,
Gece nöbet tuttuklarında ertesi gün izinlerinin olmadığını,
Ameliyat yapan bir branştaysalar ve ameliyat ne kadar uzarsa uzasın onu bitirmek zorunda olduklarını, bunun için de ekstra bir para almadıklarını,
Tüm bunları yaparlarken hata paylarının sıfır olduğunu,
Dışarıda bekleyenlerin -randevuları beş on dakika geçmeye görsün- ne küfürler ettiklerini, kapılarına dayandıklarını, dahası şiddetin her türlüsüne maruz kaldıklarını akıllarının ucundan bile geçirmezler.
Onlara göre Sayın Cumhurbaşkanı az bile söylemiştir. Hoş bu aralar, mazota, benzine on günde yedi zam gelmiştir, gübre fiyatlarının çok artmasından dolayı ekimleri gübresiz yapmışlardır ama nasılsa 2023 gelince aya gideceğizdir, yerli otomobil yollara çıkacaktır, millî tankımız düşmanları mahvedecektir, doğalgazlarımızı tepe tepe kullanacağızdır, dahası Afyon Belediye Başkanı’nın dediği gibi Lozan’ın gizli maddeleri açığa çıkacak, Emine Şenlikoğlu’na göre de aynı anlaşmanın başımıza bela ettiği Atatürk ve İsmet İnönü’nün Türk Milli Eğitimini 100 yıllığına Amerikalılara verdikleri maddelerin yürürlüğü sona erecektir.(2)
Yine onlara göre Türkiye uçacaktır. 19 yıldır hemen her alanda geri giden Türkiye 2023’te dünyanın en önemli üç beş ülkesinden biri olacaktır.
Yerseniz, pardon inanırsanız!.. Biz, kararı okuyanlara bırakıp dönelim Cumhurbaşkanı’mıza…
Sayın Cumhurbaşkanı’mız, doktorların gitmesi halinde çözümü de bulmuş: “Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz, buralarda onlarla devam ederiz. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle davet ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin.” diyor.
İyi de o zaman sormazlar mı? “Siz, Pendik Araştırma ve Eğitim Hastanesi’ndeki ameliyatınızı, neden Özel Amerikan Hastanesinden gelen ünlü cerrah Prof. Dr. Dursun Buğra’ya yaptırdınız da -geçtik yeni bitiren doktorları- oradaki herhangi bir uzmana yaptırmadınız?” Üstelik kendi çıkardığınız tam gün yasasına uymadığı halde…
Yine sormazlar mı? “Türkiye’de doktorlara en az 550 dolar, en çok 1700 dolar karşılığı TL veriyorsunuz. Bu parayla hangi ülkeden nasıl doktorları getirmeyi düşünüyorsunuz? Yoksa getiririz dedikleriniz, zaten şu anda da getirip atamalarını yaptığınız Suriyeli ve Afganistanlı doktorlar mı?”
Son olarak madem danışmanlarınız size söylemiyor, ben çözümünüze yönelik kötü bir haber vereyim: Şu anda son sınıftaki tıp öğrencilerinin ve yeni mezun doktorların büyük çoğunluğu özellikle Almanca kursu alıyor.
Sebebini de siz bulun artık!
İsterseniz, bu cümlelerinizi telafi için 14 Mart’a hazırlayacağınızı tahmin ettiğim sürpriz paketi biraz daha güçlendirin. Bakalım kırdığınız kalpler eski haline gelecek mi?
+
(1) <https://www.brandingturkiye.com/aclik-ve-yoksulluk-siniri-ocak-2022/>
(2) https://www.veryansintv.com/senlikoglunun-utanmazligi-yeni-bir-kavram-icat-ettirdi-siyasal-islamci-yalanciligi