Yeğenim dedi ki…
“Senin yazıların tarafsız değil. Birileri ne derse sen de aynı şeyleri söylüyorsun.”
Yazılarımın çoğunda kaynak gösteririm. Üşenmedim baktım. Gösterdiğim kaynakların büyük çoğunluğu ya devlet kurumları ya sahipleri geçen yirmi bir senede değişen yazılı ve görsel basın ya da uluslararası kaynaklar…
Bazen de hiçbir kaynağa değil gözlemlerime dayalı yazılar… Yazılarımı sürekli takip edenler hatırlar. Birkaç hafta önce “Onlarda öyle de bizde neden böyle?” başlıklı bir yazım yayımlanmıştı. Oradaki huzurdan, güven ve güvenli ortamdan örnekler vermiş ve başlıktaki soruyu sormuştum. Okumadıysanız yazının bitiminde linkini de vereceğim.(1)
O yazının altına yapılan yorumlardan birinde “Fransa’da evsizlerin sayısı artıyor.” tespiti yapılmış, bir de bütün haberleri tarafsız olan(!) TRT Haber’den bir fotoğrafla desteklenmişti. Yorumlara genellikle cevap vermem. Ona da bir şey yazmadım. Deseydim ki “Fransa’nın millî geliri 48 bin 816 dolar, Türkiye’ninki 9 bin 961 dolar… Bu fotoğraf neyi anlatıyor ve yazıyla alakası ne?”, görüşü mü değişecekti. Yine konuyla alakalı “Ben, yazın Fransa’da Disneyland’a çocuklarım ve torunlarımla birlikte gittim. Yıllık 15,6 milyon, günlük on binlerce ziyaretçinin olduğu bu yerde zaman zaman torunumun bebek arabasını, diğer bebek arabalarının yanına bırakıp bir etkinliğe katılıyor, çıkınca da bıraktığımız yerden alıyorduk. Hiçbir şey olmuyordu.” örneğini versem “Bizim İstanbul, Ankara, Adana… ve her şehrimizde de öyle!” diyebilecek miydi, yoksa bir sömürge resmi de oradan mı gelecekti?
Neden bunları yazıyorum?
Okurlarıma şu soruyu sormak için: Ben gerçekten yazarken olmayan, uyduruk şeyler mi yazıyorum?
Mesela şimdi soracağım: Kızılay’da neler oluyor?
Kızılay tam on iki şirket kurmuş, bu şirketler vasıtasıyla koskocaman bir holding olmuş ve depremin ta başında bebeler, kadınlar, erkekler enkaz altında soğuktan ölürken çadır satmış, konserve satmış.
Bu konuda muhalefet partilerinin araştırma önergeleri reddedildi. Ben olsam önergeyi kendim verir ve sorun yoksa muhalefet partilerini rezil ederdim, peki iktidar bu fırsatı neden kullanmıyor?
SORMAYAYIM MI?
Ve…
Size bir video linki vereceğim. Ben dinlerken ağladım. Sırf muhalif olduğu için kurduğu sahra hastanesinden doktorları geri çekilen ve bununla ilgili iddiaları yalanlanmayan eski AKP’li Sayın Dr. Turhan Çömez’in ısrarla ileri sürdüğü iddialar bunlar(4):
- Yıkılmayan ve hizmete devam eden İskenderun Devlet Hastanesi’nde elektrikler olmadığı ve jeneratörler ve oksijen tüpleri çalışmadığı için yoğun bakımdaki yaşlı ve bebek hastalar öldü.
- Maraş merkezli ilk depremde MCG Tower’ın bir kulesi yerle bir oldu. İkinci kuledeki yüzlerce kişi ise merdiven sisteminin çökmesi nedeniyle dışarı çıkamadı ve bunlar saatlerce imdat çığlıkları attı. Ancak ikinci deprem, MCG Tower’ın ayakta kalan kulesinin de çökmesine neden oldu. Dev bina kısa süre içinde yerle bir oldu. Onun öncesinde imdat çığlıkları atan yüzlerce kişi bu binalarda can verdi.(5)
- B bloğu kolonlarının anaokulu yapılması için kestirildiği iddiasıyla 2016 yılında müteahhit tarafından suç duyurusunda bulunulan, fakat farklı makamlara yaptığı şikâyetleri göz ardı edilen “Farklı Yaşam RENDE Sitesi”nde ilk depremde, kolonları kestirilen bloklar yıkılmış. Kolonları kestirilen yerdeki anaokulunun sahibinin adı Hülya RENDE, site sahibinin kızı ve Sayın Millî Eğitim Bakanı’mızın kentteki bütün kurumlara “hamili kart yakinimdir” mesajı verdiği ve birlikte MEB sitesinde birlikte fotoğrafları olan kişi.
Ben bunları duydum. İçim acıdı. Bağıra bağıra ölenler geldi gözümün önüne… İçimden “İnşallah hepsi yalandır.” diye dua ettim.
Şimdi ben, bu video muhalif kanalda yayınlandı, iddia sahibi de muhalif diye…
SORMAYAYIM MI?
Ben yetkili olsam hemen araştırır, yalansa bu yalanlarını suratlarına çarpardım. Peki cevap vermesi gerekenler niye susuyor…