2017 Ocak ayında bir yazımda “Cambaza mı Bakıyoruz?” diye sormuşum.
O yazıda demişim ki:
“Lafı eğip bükmeden söyleyeyim. Asıl hedef Türkiye… Bu hedefi koyana ister üst akıl deyin ister bir kişinin lideri olduğu bir organizasyon.
Tam da bu sırada aklınızdan ‘Bu ülkede asıl hedef Türkiye diyen milyonlar var.’ düşüncesinin geçtiğini görüyor gibiyim.
Evet, asıl hedef Türkiye… Bu söylemin, bu ülkede çoğunluk tarafından dile getirildiği bir gerçek… Hatta sakın şaşırmayın, iktidar tarafından bile…
Benim gündeme gelmiyor dediğim konu : Suriyeli göçmenler ve çocukları…
Bir kez daha “Aklımızla dalga geçme! Bunu da konuşan milyonlar var.” dediğinizi duyuyor gibiyim.
Evet ama… Sabredin lütfen ve görün…”
***
“Sabredin lütfen ve görün” diye o yazıda anlatmaya çalıştığımın önemli bir kısmını bugün artık yaşıyoruz.
Ülkemiz bir sığınmacılar cenneti haline dönüştü.
Büyük çoğunluğu devletten yardım alan,
Hastanelerde parasız muayene olan, ilaçlarını bedava alan,
Vergi vermedikleri için, özellikle İstanbul, Hatay, Gaziantep, Urfa, Kilis gibi illerde yoğun olmak üzere hemen her köşe başında vatandaşlarımızla haksız rekabet yapabildikleri işyerleri açan,
Kendilerine özgü mahalleler, sokaklar oluşturan (gettolar) oluşturan, kaldırıma sandalyesini atıp geleni gideni tehdit eden,
Yeri geldiğinde devlete isyan eden,
Kadınlara çocuklara tacizlerde bulunan, sosyal medyada bunların gizli çekim videolarını yayınlamaktan çekinmeyen,
İstanbul’un meşhur Vatan ve Millet caddelerindeki nargile salonlarını tıka basa doldurup keyif çatan,
Sayıları ise ne yazık ki belli olmayan,
Tüm Türkiye’de doğurganlık bakımından açık ara önde olan; Hatay, Kilis gibi bazı illerde nüfus oranı bakımından yerleşik insan sayısını geçme yolunda hızla ilerleyen,
Sınırları geçişlerinde ne yazık ki kontrol edil(e)meyen… bu insanlarla ilgili sizlerin aklından daha kim bilir neler neler geçiyor.
Bunların hepsi teker teker önemli ama en önemlisi ne biliyor musunuz dostlar?
Bu konuda çok ayrıntılı çalışmalar yapan Prof. Dr. Selçuk R. Şirin, New York Üniversitesi’nde (NYU) davranış bilim ve istatistik dersleri veriyor ve Suriye’den göçlerin başladığı sıralarda ekibinde çalışan Pakistanlı bir doktora öğrencisinin uyarısını aktarıyor:
“Aman ha Hoca’m, dikkat edin. Bize ilk göçler geldiğinde biz Hindistan’la yarışıyorduk. Bugün onlar uzaya gidiyor; biz Ortaçağ’a geri döndük.”
Hâl böyleyken…
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın, 15 Mart’taki “Muhalefet, seçimi kazanırsak Suriyelileri göndereceğiz diyor. Biz göndermeyeceğiz.” ve 17 Nisan’daki “Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.” cümleleriyle dosta düşmana ne kadar uyumlu, değişmez bir dış politikamız olduğunu kanıtlıyoruz.(1)
Sonra Dolmabahçe Sarayı’nda verilen iftar yemeğiyle “itibardan tasarruf olmaz” özlü sözünü bir kez daha televizyonlar vasıtasıyla, TÜİK rakamlarıyla açlık sınırının altındaki milyonlarca insanın evlerine servis ediyoruz. Katılan bay ve bayan sanatçılarla Bülent Ersoy’u, Sayın Cumhurbaşkanımızla Sayın eşleri Hanımefendi’nin nasıl ağırladığını izliyoruz.
Nedense Sayın İçişleri Bakanı’mızın Bülent Ersoy özelliğindeki insanlarla ilgili olarak “LGBT Derneklerini Batı Deli Gibi Fonluyor.” açıklamasını hatırlıyoruz.
Ve bütün bunlar olurken …
Pençe- Kilit Operasyon bölgesinde, Muhabere Üsteğmen Ömer Delibaş’ın ve Piyade Teğmen Kaan Kanlıkuyu’nun, Piyade Uzman Çavuş Furkan Gök’ün, Piyade Teğmen Bekir Can Kerek’in …
Suriye’de Türkmen Lider, Karakeçili Torunları Derneği Başkanı Hasan Halle’nin şehit haberleri geldi.
20 yıl önce de Kuzey Irak’ın Hakurk, Metina, Zap, Haftanin bölgelerinde operasyon yapılıyordu, şimdi de yapılıyor.
20 yıl önce Suriye’nin kuzeyinde bir PKK-PYD bölgesi yoktu. Ne yazık ki şimdi var.
Bütün bunlar olurken biz, iftar yapan sanatçılarımızın, Sayın Cumhurbaşkanı’mızla çektirdikleri fotoğraflara keyifle bakıyor, sarayımızla gurur duyuyoruz.
Size afiyet olsun saraylarda iftar yapanlar…
