Ercan Çalışkan
Ercan Çalışkan

İsteyenler devam edebilir

İsteyenler devam edebilir

Ayrıntılarda kaybolup gidiyoruz bana göre…

Yine bana göre, şu anda uygulanan “cambaza bak” yönteminin yeni ve en önemli  ayaklarından biri “ayrıntılara boğmak“, diğeri “sessiz kalmak“… Bir de eskiden beri kullanılan “beka” ve “dış güçler” var tabii…

Sanıyorum, aklınıza “Ne demek şimdi bu?” sorusu takılmıştır.

Ayrıntılara takılmadan, anlatayım efendim:

Mesela, 2002’de % 29,7 oranıyla aldıkları enflasyon, iktidarda bulundukları 20 sene içerisinde defalarca hedef gösterdikleri %5’e yaklaştırmak şöyle dursun 2020’de hâlâ kendi rakamlarıyla %21,3 seviyesindeyse ortada kesin bir başarısızlık vardır. (1)

Tabii ki isteyen, “Önümüzdeki aylarda enflasyon düşecek.” masalına inanmaya devam edebilir.

Bir de devletimizin saygın bir kurumu olan TÜİK doğru söylüyor ve başarılı diyenler var ya, şunu bilmeli: Bir kurumun başına son üç senede dört tane başkan gelmişse ortada kesin bir başarısızlık vardır.

Tabii ki isterlerse, % 21,3’lük oranın doğru olduğuna inanmaya devam edebilirler.

2002’de Avrupa ülkeleri arasında Euro cinsinden bizden daha düşük asgari ücret alan yedi ülke var. Bu arada 2005’te altımızda on ülke olmuş. Yani başarılı bir dönem yaşanmış ama şimdi an itibariyle Avrupa ülkeleri arasında sonuncu durumdayız. Böyle bir tablo varsa ortada kesin bir başarısızlık vardır. (2)

Tabii ki isteyen, “Avrupa bizi kıskanıyor.” masalına inanmaya devam edebilir.

Bir saatlik asgari ücretin Almanya’da 14 dolar olduğunu, bizde ise sadece 1,5 Dolar olduğunu düşünmeyi beceremeyenler,  isterlerse de “Orada benzin, meyve, sebze, yiyecek, giyecek bizden pahalı!” diye bas bas bağırabilir ya da aşağıda linkini verdiğim “Utanarak Yazıyorum” köşe yazısını okuyup bir şeyler öğrenebilirler. (3)

Sözün özü, istediğiniz kadar “Ben ekonomistim.” diyenlerin sayısı çok olsun, bir ülkede son üç senede dört tane merkez bankası başkanı, dört tane ekonomi bakanı değişiyorsa ortada kesin bir başarısızlık vardır.

İsteyenler aya çıkma hayaline, hâlâ uçmayan yerli ve millî uçaklarımıza, bir türlü envantere girmeyi başaramayan Altay tanklarımıza övgüler dizmeye devam edebilir.

Bu arada İHA, SİHA övgülerine ben de katılabilirim ama dünyanın en büyük 100 silah şirketi arasında sadece ik şirketimizin olduğunu, bunlardan en iyisinin de 48. olduğunu bilirim.(4)

Uluslararası ilişkilerde dün terörist dediğimiz ülkelere kucak açar hale geldiysek, dahası Katarlı mevkidaşıyla basın toplantısında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na “Türkiye’deki ekonomik kaosu aşmak için Katar’a destek istemeye mi geldiniz?” sorusu sorulduysa ve bu soru üzerine TRT, utancından yayını kestiyse, birinci ağızdan İsrail, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerle görüşebiliriz açıklaması yapılıyorsa ortada kesin bir başarısızlık vardır.

Tabii isteyen, tank palet fabrikasının Katarlılara satılmadığı, 25 yıllığına kiralandığı(!) müthiş gerçeğinden hareketle Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan 10, Katar ile yapılan 15 anlaşmanın içeriğini merak etmemeye, bu anlaşmalarda da tank palet fabrikası gibi büyük başarılar yakalayacağımıza inanmaya devam edebilir.

Gelelim eğitime…

20 yıldır, ilk okula başladığında Milli Eğitim Bakanlığının uyguladığı sistemle mezun olabilen kaç öğrenci vardır sorusunun cevabı koskoca bir Sıfır’sa, dünyanın en büyük üniversiteleri sıralamasında ilk 500’de sadece birkaç üniversiteniz varsa,  tam yedi bakan değişmişse, her bakan da kendi sistemini kurmaya kalkmışsa ortada kesin bir başarısızlık vardır. (5)

İsteyenler, -işi bilenlerin nicelik değil nitelik olduğunu vurguladıkları ve aldatmaca olduğunu bildikleri- “Bizim Almanya’dan bile çok üniversitemiz var.”  züğürt tesellisiyle avunmaya devam edebilir.

Bu dostlarımız elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın “Bizde bir adet var başımıza bir şey geldiği zaman hemen dış güçler ve yabancılar deriz ancak ben buna katılamıyorum.” cümlesini de alkışlarlar; “Batı ve dünya şu anda, AK Parti üzerinde farklı oyunlar ve hazırlıklar içinde.” cümlesini de… (6)

Ama sakın kim bu dış güçler diye sormayın. Kimse cevap vermez veya “beka” silahını çekerler. Daha da olmadı yetmişli yıllardaki kuyruklara kadar uzanırlar.

Undan, şekerden, soğandan, patatesten söz etmeyin, “Sen de mi stokçudan yanasın!” derler.

Bunlar dışa karşı böyle yaparlar ama evde vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında kara kara düşünürler.                                                                          *

“Allah Allah, bu yazıyı nasıl yazdı bu Köşe Yazarı? ‘Artık ben alfabenin ilk harfi olan haber kanalını izliyorum.’ diyordu. Başına taş mı düştü ki?..” diye düşünüyorsunuzdur.

Yok, yok! Bu yazıyı ben yazmadım. Ben iç sesimle kavga ederken “Emekli Öğretmen” yazdı.

Ben böyle bir yazı yazar mıyım hiç?

  

(1)          https://tr.tradingeconomics.com

(2)          https://tr.euronews.com/2021/11/24/asgari-ucret-turkiye-ve-avrupa-da-son-20-y-lda-nas-l-degisti

(3)          https://www.gunboyugazetesi.com.tr/utanarak-yaziyorum-6951yy.htm>

(4)          https://www.webtekno.com/dunyanin-en-buyuk-100-savunma-sanayi-ureticisi-aciklandi

(5)          https://tr.wikipedia.org

(6)          https://t24.com.tr/video/erdogan-in-o-sozleri-yeniden-gundemde-basimiza-bir-sey-geldigi-zaman-hemen-dis-gucler-deriz

Kaynak: İsteyenler devam edebilir – Ercan Çalışkan

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!