Siz bu satırları okurken -belki farkında değilsiniz ama- bilin ki tam şu anda ben çok mutluyum.
“Nasıl oluyor bu? Hayırdır, satırların arasına bizi izleyip sana sinyal gönderen vericiler mi yerleştirdin?” soruları mı aklınıza geldi ya da “Bu satırları yazan dostum/ arkadaşım/ öğretmenim/ ağabeyim/ amcam/ dayım/ kardeşim… (Sizin için hangisi uygunsa siz seçin lütfen) kendinde telepatik güçler olduğunu mu vehmetmeye başladı yoksa? Vah! Vah!” diyerek üzüldünüz mü?
Mutluluğumun nedeni ikisi de değil!
Anlatayım efendim…
***
2022 bitiyor, 2023 başlayacak. Yepyeni bir yıl…
Ama sadece yepyeni bir yıl değil 2023. Aynı zamanda bu topraklar üzerinde “Türkiye” diye bir devlet kurulmuşsa, göğsümüzü gere gere, “Burası bizim vatanımız!” diyebiliyorsak bu vatanı bize bırakan, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatan evlatlarının kurduğu “Cumhuriyet”in 100. yıldönümünü kutlayacağımız sene…
İşte böyle bir yılın ilk gününde, şu anda okuduğunuz bu satırlarda sizlerle buluşuyor olmanın mutluluğunu, yazıyı kafamda oluşturduğum anda yaşamaya başladım. Yazıyı tamamladığım son tuşla bitmeyecek bir keyif bu. 1 Ocak 2023’te gün boyunca ya da sonrasında her okunduğunda yaşayacağım bir mutluluk…
***
Bu satırları yazarken kapıma vuruldu. Emekli Öğretmen…
“Yazına başlamışsın Köşe Yazarı! Kolay gelsin.” dedi.
“Belli ki iç sesim haberi uçurmuş yine. Ben ona gününü gösteririm. Bakalım ne diyecek.” diye düşündüm ve fırsatı bulmuşken golü attım.
“Buyur, gel Emekli Öğretmen! Sen okumuş yazmış bir adamsın. İkide bir bana akıl da vermekten vazgeçmiyorsun. İnsan önce bir ‘Merhaba’ diye selam verir.”
Renkten renge girdi karşımda. Hep o, beni mi zor duruma düşürecek? Bir de ben onu düşüreyim. Bu defa ben keyifli, o somurtuk… Konuşmaya başladık.
“Merhaba! Haklısın gerçekten. Öğrencilerine her zaman ‘SELAMLAŞMAYI UNUTMAYIN!’ diyen ben, selamsız sabahsız daldım konuya.”
“Hah şunu bileydin!”
“İyi ama sen de yakaladın ya! Ezip duruyorsun. Oysa ben sana, yeni yılın ilk günü için müthiş bir konu getirmiştim.”
“Neymiş o konu? Sakın beni yine tehlikeli sulara çekiyor olmayasın!”
“Rica ederim, seni ben ne zaman?..”
“Dur, sakın soruyu tamamlama! ‘Seni ben ne zaman zor duruma düşürdüm?’ diye sorarsan, ben de buna cevap verirsem birkaç haftalık yazı çıkar ortaya. En iyisi sen hangi konuyu önerdiğini söyle?”
“Tamam, tamam! ‘BİR YIL ÖNCE, BİR YIL SONRA” müthiş bir yazı konusu.”
“Allah Allah! Ne yazacağım ben bu konuda?”
“Bundan kolay ne var? Elektrik fiyatlarını yaz, benzin, mazot, doğal gaz fiyatlarını yaz. Devletin yeniden değerleme fiyat oranını yaz. Yine devletin bir yıl önce, bir yıl sonra ödediği faizleri yaz, hatta yine devletin önümüzdeki yılın bütçesine rekor bir faiz ödeme planlamasını yaz, çiftçinin girdi maliyetlerinin yıllık karşılaştırmasını da yaz. Konuda sıkıntı mı var? Hatta, inanırsan ve içine sinerse, bütün bu ucu devlete dayalı fiyat farklılıklarının, yani enflasyonun sebebinin büyük zincir marketler olduğunu da yaz.”
“Yeter Emekli Öğretmen yeter! Beni yine tehlikeli konulara çekiyorsun. Ben bu yazımda bunların hiçbirini yazmayacağım.”
“Ya ne yazacaksın?”
“Şimdi öğreneceksin. Gel yanıma, elimden tut. İç sesimi de çağırdım. O da diğer elimden tutacak. Varsayalım ki sahnedeyiz. Okuyucularımız da seyircilerimiz. Şimdi de onlara dönelim ve…”
***
Köşe Yazarı, İç Ses ve Emekli Öğretmen olarak biz…
En büyük bayramımız “CUMHURİYET”in 100. yılını içinde barındıran 2023’ün tüm milletimize güzellikler getirmesini, bu güzelliklerin kalıcı olmasını diliyoruz.
İnanıyoruz ki “HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK!”