Suriye’de yakılan Bayrağımız ve Atatürk posterlerinden sonra kamuoyunda iktidarın Suriye tutumunu benimseyenlerin sayısı hızla artmıştı. İşte o gün Sayın Levent Bulut’un Kaleme aldığı Neden Erdoğan Yerine Atatürk Resmi Yakıldı? adlı yazı gündeme oturmuştu. İşte o yazı:
Suriye’de Arap Birliğinin yaptırım kararlarına kızan bir grup çapulcu, Türk bayrağı ve Atatürk posterlerini yaktı.
Peki sizce bu olayda bir mantık hatası yok mu?
Şöyle bir düşünün.
Kararı alan Arap Birliğine üye ülkelerken, saldırıya uğrayıp yakılan Türk Bayrağı…
ABD’nin güdümündeki muhaliflere açıktan destek verip Suriye bizim iç işlerimizdir diyen Erdoğanken, posterleri yakılan Atatürk.
Peki ama neden Türk Bayrağı ve Atatürk?
Bu durumda Türk Bayrağı ve Atatürk posterlerini yakmanın kime yarar sağladığına bakmamız lazım.
Bayrağımız ve Atatürk, bizim Türk milleti olarak en büyük değerlerimiz arasında yer alıyor.
Türkiye’de, Suriye’ye müdahale etmek için henüz bir kamuoyu oluşmuş durumda değilken, bu olaydan sonra bayrağını ve Ata’sını seven hemen herkes Hükümetin Suriye’ye tutumunu destekler duruma geldi.
Atatürk yerine Erdoğan’ın posterleri yakılsa, Milletimiz bu kadar tepki verir miydi dersiniz?
Hiç sanmıyorum.
Üstelik yakılan Erdoğan posterleri olsa iç siyasi malzeme olup Erdoğan’ın prestijine zarar vereceği muhakkaktı.
AKP hükümeti düne kadar can ciğer oldukları Suriye’ye müdahale için en ufak bir açık arar durumdayken, yaşanan bu olaylar tesadüf müdür?
Eğer Türkiye’nin Konsolosluğuna saldıranlar Esad yanlıları ise kızmaları gereken, 73 yıl önce ölen Atatürk yerine, düne kadar başkanlarının kankisi olan posterlerini taşıdıkları, şu an Türkiye’yi yöneten ve Esad’a açıkça cephe alan, Erdoğan’ın ta kendisi olması gerekmez miydi?
Yok saldıranlar Esad’a muhalifse, kendilerini koruyup kollayan, her fırsatta destek veren Ülke olan Türkiye’nin bayrağını ve kurucusunun posterlerini yakmaları nasıl bir ahmaklıktır?
Ahmaklık mı?
Yoksa kirli bir tezgah mı?
Olayın ardından haklı bir nota da verildi Suriye’ye.
Erdoğan ise “Tarih boyunca, yüzlerce yıldır, ay yıldızlı Türk bayrağına uzanan her el hiç tereddütsüz biçimde cevabını almıştır, bundan sonra da alacaktır” dedi.
Doğruya doğru
Bayrağımıza uzanan her el tereddütsüz cevabını almalıdır.
Ama keşke söyledikleri ile uygulamaları da bir olsa Başbakanın.
10 yıllık iktidarlıkları döneminde Ermenistan’da Yunanistan’da Fransa’da, Rum kesiminde, her şeyden öte bu ülkenin kendi topraklarında PKK’lı çapulcular tarafından bayrağımız yakılır duruma gelmişken, bayrağın bayrak olduğunu Başbakanın Suriye dışında da hatırlaması gerekir. Bayrak sevgisi, günü birlik siyasi olaylara göre değil, temelli ve sürekli olmalıdır.
Keşke Başbakan yukarıda adı geçen ülkelere de Suriye’deki gibi kükreyip özür diletseydi. En azından hesap sorsaydı da biz de avuçlarımız patlayana kadar alkışlayıp gurur ve onur duysaydık.