H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Yandı Galatasaray: (Unutuldu) Yıkıldı Trabzon!..

Konu: Yak/ma, yık/ma, sat/ma…işle/vi değiştir/me…

Son yıllarda tarihimizle ilgili her şey ya sorgulanıyor, ya suçlanıyor, ya da değiştiriliyor…
Yetmedi (yakıp, yıkıp, satıp) bilinçli bir şekilde, ‘tarihten gelen’ izlerimiz, ortak hafızamız silinmek isteniyor.

“Hâlbuki tarih, bir milletin hafızası ve kökü’dür ve de bütün bitkiler kökünden sulanır. İnsanoğlu da ruhi ve fikri gıdasını kökünden, yani geçmişinden alır. İşte bu geçmişi en güzel ifade edenlerden birisi de, insan kuşaklarının tarihi anıtlarıdır.

Geçmişten günümüze, eski geleneklerin yaşayan tanıkları olarak gelmekte olan bu tarihi yapıları, orijinal zenginliklerine zarar vermeden, sağ salim bir halde gelecek kuşaklara ulaştırma sorumluluğu da bugün bizlere aittir. Önemli olan tarihi yapılarımızı günümüzde de, ‘tarihten’ gelen işlevi ve hatıralarıyla birlikte yaşatabilmektir.

Bu önem rağmen, son yıllarda iktidar eliyle, tarihe ve yapılarına uygulanan; “yık/ma, yak/ma, sat/ma ve de işle/vi değiştir/me projeleri” şimdilerde bir de, yasalarla sağlama alınmaya çalışılıyor. Hükümetin yasalaştırdığı “tarihi yapılarla ilgi kararlar” nasıl yürütülecek, kimler bundan ne kadar rant sağlayacak elbet bunun hesabını biz yapamayız. Ama, kültür mirası ve tarihi yapı niteliğindeki okulların yavaş yavaş şekil değiştirmesini ve bu konuyla ilgili atılan adımların yanlışını yani canımızın acıyışını konuşacak kadar da yüreğimiz olduğunu herkes bilsin lütfen.

Ya tarihi Trabzon Lisesi…

“Tarihi yapılar o kentin kimliğidir” gerçeğine inat, bu kimliği bozmak için elinden geleni yapanlara “tepkisiz kalmak” gibi kötü bir huyumuzun olduğunun farkındayım. Bırakalım İstanbul’u, Galatasaray Üniversitesi’ni, iki tane tarihi yapıya sahip çıkmayı beceremediğimiz Trabzon örneği gözümüzün önünde duruyor.

“Yakılan, yıkılan ve işlevi değiştirilen bir çok tarihi yapı gibi Galatasaray Üniversitesi ve benzeri okullar yıllardır talebe yetiştirirken; ‘okullar’, mekanıyla, hocalarıyla, talebeleriyle öyle bir ruh oluşturmuşlardır ki, o ruh kuşaktan kuşağa, nesilden nesile aktarıla gelirken, bu ruhun yeni gelen kuşaklarda bir motivasyon oluşturduğunu görememek ve yahut görüp de göz ardı etmek nasıl bir acziyettir?”

Ki,“tarihi yapılar”, şu andaki işlevlerinden ziyade, geçmişteki anıları için, “biz olduğumuz için” yaşa/tılır/malıdır. Omuzlarında “mazinin” yükünü taşıyor olan bu yapıları korumak, elbet zor ve zahmetli bir iş; ama bu görevin sorumluluğundan kaçıp da “tarihi yapıları” özel şahısların kararına ve bazı maddi çıkarlara terk etmek, alınabilecek en insafsız karar değil midir?…

Yıllar önce tarihi okulların işlevlerini değiştirmek ve de “otelleştirmek” için satışları gündeme gelince, bu konuyla ilgili (yirmi üç yıl görev yaptığım) Trabzon Lisesi’ni dile getirmiş, aynı şekilde de üzüntülerimi ifade etmiştim.

Kısa zaman önce (lise, Anadolu Lisesi derken) Fen Lisesi haline getirilerek (yaşadığı değişimler sonucu) kent insanından ve anılarından koparılan tarihi Trabzon Lisesi’nin, şimdi bile iyi para getireceği hesabıyla, “otel olsa da fena olmaz” diye yeniden düşünenleri çıkacaktır elbet. Hatta başbakan zihniyeti ile:“Trabzon’da bir Trabzon Lisesi vardı, o devirde çoktan kapandı. Hem kar edelim, hem de Trabzon asırlık otele sahip olsun” diyenleri bile duyar gibiyim… Ne acı değil mi?
Bakınız Galatasaray Üniversitesi yangınıyla ilgili Galatasaray camiası, devletten her hangi bir talepleri olmadığını ve burayı küllerinden yeniden doğurmak için ellerini taşın altına koyacaklarını belirttiler. Niçin Trabzon halkı da, tarihi anıtlarının ‘taşı toprağı ve ruhuyla’ oynanmasına hatta Trabzon’a yakışmayan bazı yapılaşmalara, ortak bir irade ortaya koyarak dur demesin, niçin?

Ünlü düşünür Voltaire der ki: “Tarih, kralların, paşaların çiftliği değil, milletlerin tarlasıdır. Her millet geçmişte bu tarlaya ne ekmişse, gelecekte de onu biçer.” anlayana…
 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!