Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Daha ne şehirler vereceğiz bu gidişle

Türkiye’de istikrarı tek adam rejimi sananlar yine yanıldı.

Suriye’de olan bitene bakıp şimdi ah u vah ediyorlar.

Tüh tüh nasıl oldu yahu?

Hani stratejik müttefiktik…
Bu Amerika da artık çok olmaya başladı…

Bir kısım arkadaşlar geçen Haziran’dan bu yana meydanagelen gelişmeleri kendilerince olumlu addediyorlar. Öyle ya maazallah koalisyonolsaydı istikrar nasıl temin edilecekti?

Eee şimdi istikrar var haddinden fazla istikrar var hemde…

Bütün muhalefet iktidar partisinin oyuncağı durumunda…

Her tarafta tek sesliliğin versiyonları alabildiğince…

Bütünüyle istikrar temin edilmiş vaziyette iyi saatte olsunlarca…

Daha ne istiyorlar?

Bundan ala istikrar mı olur?

Pekala neden hala ağlaşıyorsunuz?

Suriye’de bir şehir PKK’ya teslim edilmiş.

 

Kobani’de,Süleymanşah’da ne olmuştu?

 

Allah Allah bilmiyor muydunuz, ABD’nin PYD YPGgüçlerini vatansever mücahidler olarak kabul ettiğini…

IŞİD belasından insanlığı kurtaracak olan müttefiklerarasında saydığını…

Kobani’de selam durmadınız mı?

Kobani’de olan oluyor beyler fazlası değil.

Kobani ve Süleymanşah tiyatrosunda hatta daha öncesinegidelim Türkiye’ye törenle teröristleri kahramanlar gibi kabul ettiğiniz oşatafatlı akil adamlı çözüm sürecinden bir farkı yok şimdi olanların…

Yoksa kandırıldığınızı mı düşünüyorsunuz?

ABD açık açık söylüyor ve yapıyor.

Bölgede Esed’li formülün yürürlüğe konduğunu iki yılevvel haykırdık.

ABD Rusya ile anlaştı ve bölgede bizi Rusya üzerindenterbiye etmeye çalışıyor diye yazdık.

Tarihte daha önce başımıza gelmiş gizli ittifaklardanda dem vurmuştuk.

İngilizler bizi kışkırtıp Rusya üzerine yürüttüğündeKıbrıs’ı nasıl ele geçirmişti?

Sadece onlar mı?

Fransızların Ruslarla yaptığı gizli antlaşmalardan dabahsetmiştim.

Bizim çok bilmiş stratejistlerimizin aklına gelmiyorböyle şeyler nedense…

İlim adamı başbakanımızın da aklına gelmemişti.

“Canımo bahsettiğiniz Kürdistan nasıl kurulacak” diye çıkışmıştıbize…

“Azezile Cerablus arasında bir tane Kürt yok o bölgede Kürdistan nasıl kurulacak?”Diye ilmi bir çıkış yapmıştı.

Sanki sosyolojik bir araştırma yapıyoruz?

İlim adamıyız ya…

Hmmmm. Demek orada bir tane Kürt yok o zaman kurmayalımKürdistan’ı mı diyecek ABD?

Şimdi bazı köşe yazarlarının içini acıtıyormuş olanlar…

Gerçekten Müslüman Müslümanın kardeşi mi?

Gerçekten dünyanın neresinde olursa olsun birMüslümanın ayağına diken batsa acısını sen duyar mısın?

Niçin bütün İslam âlemi zilletin iç savaşın mezhepkargaşalıklarının, kötü yönetimlerin, istismarların, yalanların dolanlarınhaksızlıkların iğrenç ittifakların, geri zekalılıkların cirit attığı bir dünyao zaman?

 

Dökelimgözyaşlarımız varsa

 

Ahmet Taşgetiren güzel yazmış? Suriye’de Araplara vediğer unsurlara yönelik Amerikan taşeronu Kürtlerin kıyıcılığına karşı, katliamhaberlerine karşı…

“Bu haberlere, Amerika’ya yönelik bütünsuçlamalarımızın zevahiri kurtarmaya yönelik açıklamalara rağmen karşılıksızkaldığı, “Üst akıl” değerlendirmelerimizin sonuç üretmediği, ABD ile Rusya’nınSuriye’de laik yapılanma noktasında adeta ittifak ettiği, bu ittifaka yer yerEsad’ın katıldığı, bu gelişmeleri önlemek için güç kullanma imkânımızınbulunmadığı gerçekliğini eklediğimizde, deyim yerindeyse elimiz böğrümüzdekalıyor.

 

Olan bitene baktığımda benim zihnimden rahmetli Özal’ın“Bir koyup üç alma” söylemi üzerine yazdığım “salto atmak” yazısı geçiyor. Oyazının özeti şu idi: “Eğer yeterli güç kullanamayacaksanız, salto atmakistediğinizde kendi oyununuza gelme riski çok fazladır.”

 

“Ortadoğu’da alt alta üstüste boğuşmalar yaşanıyor,silah patladığında yere düşen biz olmayalım, ve bizim Ortadoğu hedeflerimizolmasın.”

Birçokları da biliyorum ağlıyorlar kendilerince…

Ama Cenab-ı Hakkın “emanet ehline verilmeli”,“bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” ve daha bu minvalde ümmete yol gösterensayısız öğüdünü niçin unuttuk?

Evet, gelişmeleri önleme kudretiniz, icap ettiğindekullanmanız gereken gücü kullanamadığınız zaman hayali senaryolarla, erişmekistediğiniz ülküler size Enver Paşanın akıbetiden daha kötü vaziyetlere sokar.

Hani Endülüs yıkıldığında annesi demiş ya hükümdaroğluna…

Endülüs hükümdarı Ebû Abdullah, düşmanlara teslimettiği memleketinden, son Endülüs şehri Gırnata’dan annesiyle birlikteuzaklaşırken Padul tepesinde durarak son kez o güzelim şehre bakmış, alevleriçinde yanan bu inci gibi İslâm yurdunu ve İslâm sanatının hârikası olanel-Hamrâ sarayını seyrederken gayr-i ihtiyârı iç çekerek hıçkırıklarla ağlamayabaşlamıştı. Onun bu hâli üzerine annesi de, kızgın vaziyette şu târihî cevabıvermişti:

 

“–Ağla ey gâfil, ağla! Erkekler gibi muhâfazaedemediğin şu mübârek yurdun için şimdi kadınlar gibi ağla!..”

 

O günden bugüne o tepe «Arab’ın son âhı» ya da «Arab’ınâh tepesi» mânâsında bir isimle yâd edilirmiş…

Demek ki daha verecek şehirlerimiz varmış. Tek Gırnata,tek Kobani değil…

Ya bir de İstanbul’uverirsek…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!