DenizBaykal konuştu.
Deniz Baykal konuşuyor ya da bir eylem ortaya koyuyorsa bilin ki mutlaka bir dönüşümün arefesindeyizdir.
27 Mayıs İhtilali’nden önce de Deniz Baykal, Menderes’in yakasına yapışan bir genç olarak tarihe geçmiş ve devrimde şanlı vazife-i şinaslık adına mevki işgal etmişti.
Deniz Baykal son devlet vazifesinde de üzerine düşeni yaptı.
Şimdi siyasetin yeniden şekillenmesi gereken bir evredeyiz ve bundan sonra bugemiyle yol almanın imkânsızlığı neredeyse anlaşılmış vaziyette.
Böyle olunca da mevcut yapılardan birinde bir yeniden dirilişin mevzu bahis olması değilse mevzubahis edilmesi gerekiyor.
MHP muhtemelen alternatiflerin başında değerlendiriliyor.
Fakat MHP ile uluslararası camiada idare edilen bir Türkiye imajını muhafaza etmek zor sanılıyor.
O yüzden MHP’nin alternatif olmaktan çıkması gerekiyor.
Fakat halkta karşılığı olan yeni bir lider potansiyeli olarak Meral Akşener ismi öne çıkınca MHP hem ideolojik varlığını ve iddialarını idame ettirebilme cehdi taşıdığını hem de kitle partisi halini alarak bütün Türkiye’yi temsil ve yönetme kabiliyetini haiz olduğunu gösterdi.
Diğer adayların elbette hepsi kıymetli ve belki de Meral Hanım’dan çok da hasiyaseten tecrübeli ve ideolojik olarak da ülkücü imajı bakımından ehil kimselerdir; fakat bir iktidar potansiyeli, kitle partisi ve fikir partisi olma iddialarının mecz edilmesini icap ettiriyor ki, bu da ancak Meral Hanım’la mümkün görülüyor.
Bazı arkadaşlar ve bazı okuyucular neden Meral Hanım’da ısrarlı olduğumu sorup duruyorlar.
En başta söyleyeyim. Benim Devlet abiyle herhangi bir problemim yok. RahmetliTürkeş Bey’le de yoktu. Fakat hareketin önünü açmak için fikirlerim vardı. Kendilerine de aktardım. Endişeler, korkular, vehimler ve dahi etraf meselesi algılarında problem yarattı ve liderde bir Abdülhamit sendromu meydana getirdi. Aslında en yakınlar en uzaktadır tespitim bütün liderler için geçerlidir. Türkeş için de öyleydi, Devlet Bey için de öyle oldu.
En yakınlar her zaman en uzaktadır.
Muhsin Yazıcıoğlu için de öyle olmadı mı?
En yakınlar en uzaktadır tespitim bakınız Recep Tayyip Erdoğan için de geçerli oldu.
Siyasete başladığı günlerdeki arkadaşları nerede?
Ak Parti’yi kurdukları ekip şimdi ne durumda?
Abdüllatif Şener, Bülent Arınç, Abdullah Gül ve diğerleri?…
MHP’YE BÜYÜK TEVECCÜHÜN DOĞRU ANLAŞILMASI
Dönelim MHP’ye, Meral Hanım’dan evvel Devlet Beye yakınlığımız ta Ocak yıllarına rastlar. O Ülkücü Asistanlar Derneği Başkanı iken Ülkü Ocakları Divan Başkanlığı’na onu seçtik. Hani 1977 dev Kurultayımıza… Benim yeni sloganları ve yeni yemini ettirdiğim kurultay…
Muhsin Yazıcıoğlu’nun Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkanlığı’na seçildiği gün…
Ümit Özdağ da, rahmetli babası değerli fikir ve dava adamı Muzaffer Özdağ daçok eski dostumuz.
Sinan Ogan’ı yeni tanıdım, üstelik onunla TV programı da yaptım..
Koray Aydın da eski arkadaşımız.
Hele Türkeş Bey’in doktoru Selim Kaptanoğlu ağabeyimiz; onun değerli hizmetlerini kim inkâr edebilir?
Gelelim Süleyman Servet Sazak’a…
O bize şehit Gün Sazak’ın emaneti…
Gün Bey’le teşrik-i mesaimiz ülkücülerin eğitimi ile ilgili o büyük hizmet kervanına katılışımızdan itibaren pek zenginleşti derinleşti. O zamanlar oturduğu evin etrafı pek boştu. Şehit edildiği günü hatırlıyorum. Evine gittikve karşı yamaçta neden gereken tedbirleri almadığımıza hayıflandık rahmetli Muhsin Başkan’la. Şimdi oralar dev binalarla dopdolu…
Gün Bey bir efsane idi…
Süleyman Bey’in adaylığını açıkladığı basın toplantısına da gittim.
Gayet güzel hazırlanmış bir metindi.
Özellikle de statükonun ne hazindir ki çok değerli ülkücü sanatçıları, fikir adamlarını, bürokratları, adanmış ülkücüleri yerinde değerlendiremediğinden dem vurduğu bölümü…
Süleyman Bey de çok değerli bir aday, diğerleri gibi…
Ayrıca bütün bu adayların dışında ülkücü harekette bu memleketi çağlar üzerinden sıçratacak nice cevherler olduğunu zaten bu millet biliyor. Gelmiş geçmiş bütün iktidarlar da en iyi, en bilgili kadrolarını zaten bu hareketten devşirmemişler miydi?
Evet, bu adayların hepsi değerli…
Fakat AK Parti sürecini yorumladığımız yazıda da vurguladığımız gibi önemli olan halkta karşılığı olmak…
Ve bu süreçte bir adayın ismi daha çok öne geçiyor.
12 Eylül öncesi yüzde üç oyu olan MHP’li bütün adanmışlar “bu gece oyunuz yüzdedörde çıkacak ama senin şehit olman lazım” dendiğinde canlarını feda etmeye hazır değiller miydi?
Şimdi MHP’nin önünde bir iktidar ihtimali var. ”Yüzde sekizlere düşen oyunun yüzde yirmi sekizlere çıkacağını” handiyse bütün araştırma şirketleri söylüyor.
Kamuoyunun hazır olduğu bir iktidar sürecini üstelik da dava adamlığı adına engellemenin ihanet olmayacağını kim ileri sürebilir.
Ya ihanet ya da ahmaklıktır.
Ki ikisi de ülkücü karakterine uzak olması gereken çirkinliklerdir. Ülkücühasleti bunlara uzak olmalıdır.
Hasleti ve karakteri…
Bilgisi ve cesareti…
Bundan daha güzel bir mevsim yaşadı mı ülkücü hareket?
MHP ilk defa bütün bir milletin teveccühünü kazandı.
Beklentilerine tercüman olması istendi…
Bu beklentilere, milletin bu umuduna karşı çıkmanın ülkücülük olduğunu kimseileri süremez.
Ve dönelim en başa…
Yazıma Deniz Baykal ile başladım.
Neden?
Vazife ruhuna temas ettim. Devlet adına kimi siyasiler pek misyon sahibi olurlar kritik dönemeçlerde.
Devlet Bey’e de bu anlamda teşekkür eden hakbilirler(!) olmadı değil. Soldan sağdan kimi misyonerler onun ne kadar önemli bir işlev yürüttüğünü mesela‘ülkücüleri sokağa dökmediğini’ anlatıp övgü dolu sözlerle taltif ettiler,yücelttiler ki o kadar olur… Sanki ülkücüler tasmaya gelebilecek it derekesindeler?..
YA MHP YA CHP İKTİDARI
Dün Deniz Bey ‘CHP’nin önümüzdeki dönem iktidar yapılacağını’ vurguladı.
CHP’nin iktidar olması için hiçbir sebep var mı şu anda?
Ya da herhangi bir ihtimal?
Yok elbette…
Fakat MHP’de iç ve dış güçler statükonun devamını sağlarlarsa yahut sağlayamadıklarında partiyi ikiye bölerlerse işte o zaman Deniz Bey’in dediği gibi CHP ister istemez alternatif konumuna yükselir.
Böyle bir ihtimale AK Partililer, vehimciler, “Türkiye bölünecek” yaygarasıyapanlar ve kendilerini dava adamı sanan ülkücüler teşne olurlarsa halimiz niceolur?
Bu milletin böyle bir iktidara sürüklenmesine kim razı olur?
İşte Deniz Bey’in umudu MHP’nin hal-i pür melaliyle yakından ilgili.
Yani CHP ve MHP arasında korelasyon katsayısı yüksek bir münasebet var. Bunu kimi regresyon analizcileri bihakkın değerlendireceklerdir.
MHP’nin Meral Hanım’la hem kitle hem de fikir partisi olarak güçlü bir iktidar ihtimali ortaya koyması içerde ve dışarıda kimi çevreleri rahatsız etti. Budurumda AK Parti içinde yeni duruma yeni perspektif ortaya koyma pek zorolduğundan muhtemel ehlileştirilmiş bir CHP iktidarının devreye sokulmasından başka ne çare var onlar için? Velhasıl MHP’nin ortaya çıkaracağı akıl, irade,adanmışlık ile bilgi ve cesaret Türkiye’nin istikbali ile yakından alakalı…
Gerisi ülkücülere kalmış…
Ve delegelere…
Mesuliyet onların…