Suriye için toplantı tertip edileceği, o toplantıda Suriye’de bulunan güçlerin şimdiye kadar elde ettikleri yörelerin kazanılmış hak sayılacağı zehabı üzerine terör olayları da, Suriye’de Azez, Türkmendağı, Halep ve benzeri yerlere saldırılar arttı.
Böyle saçma sapan bir uluslararası camia olur mu?
Böyle aptalca toplantılar tertip edenler, ilerde de daha aptalca toplantıları planlayanlar Suriye’deki kanın baş sorumlusu olmasalar da en az onlar kadar yüreklerine kadar akan kanların içinde boğulmuşlardır.
ABD Dışişleri sözcüsü Mark Toner, Türkiye’nin bombaladığı YPG’nin kendi YPG’leri olmadığını söylemiş.
Kıvırmanın bu kadarına da pes doğrusu…
Bugüne kadar YPG neredeyse ABD silahlı kuvvetleri mensupları gibi ABD’nin bağrına bastığı evlatlarıydı. Şimdi ise Azez’e saldıran, Ankara’da terör eylemi yapan YPG’yi desteklemekten imtina etmeye başladı ABD…
Demek ki Türkiye’nin daha dirençli olması gerekiyor.
Türkiye’yi ABD eksenli politika sürdürmekten vazgeçtiği takdirde tehdit eden basınımızdaki bir takım kalemşorlar, her zamanki gibi akıl vermeye devam ettiler ve Türkiye’nin bir an önce YPG ile PYD ile anlaşıp ABD ve uluslararası camia yanında yer alarak Suriye’nin kuzeyinde kurulacak bir İkinci İsrail demek olacak Kürdistan’a izin vermesi gerektiğinin ısrarla altını çizdiler.
Bu çokbilmiş zevat şimdi ABD, Azez’e saldıran YPG’yi karşısına aldığına göre ne diyecekler?
Toner, “YPG güçlerinin Azez çevresini ele geçirmeye çalıştıklarının farkındayız. Biz hem kamuya açık şekilde hem de PYD liderleriyle yaptığımız özel görüşmelerde bu hareketlerin zarar verici olduğunu ve DAEŞ’i ortadan kaldırmak için ortaya koyduğumuz ortak mücadeleyi baltaladığını dile getirdik.” diyor.
DAEŞ ile mücadelesinde samimi olduğunu varsaysak bile bu açıklama ABD’nin terör örgütüyle birebir ilişkisinin itirafı değil mi?
Azez’e saldıracağını biliyorlarmış. Görüşmüşler. Zarar verici demişler. Ama başarırlar ve Türkiye de bu tuzağı yutarsa yeni ve daha hızlı bir plan devreye sokulacak.
Türkiye tavrını net gösterince de ister istemez böyle bir açıklamaya sığındılar.
Fakat ABD yine görüş değiştirmiş değil.
Bu demektir ki, gerçekte bölgede yalandan müttefik gibi bir görüntü sergilese de aslında ABD öteden beri Rusya ile eski soğuk savaş tecrübelerinden yararlanarak bir gizli anlaşma yürütmektedir.
İran ile zaten anlaşılmış, Suriye politikası Rusya üzerinden Türkiye’nin terbiye edilmesi biçiminde ayyuka çıkmıştır.
Fakat Türkiye’nin bundan daha fazla geri çekilmesi ve sürekli aynı korkak senaryonun figüranı olması sürdürülebilecek bir şey değildir.
Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Türkiye’nin ABD’ye mahkûm bir dış politik kafesi yoktur. Elindeki imkân ve kabiliyetler, ileri sürebileceği kozlar hayli fazladır.
Rusya üzerinden bile Türkiye bütün küresel düzenlemeleri ve senaryo taslaklarını çöpe attırabilir.
***
Yapayalnız
Ankara’daki bombalı araç eylemi sonrasında ölü sayısının artmasından korkuluyor. İki otobüs tamamen yanmış. Yanda Tarım Bakanlığı’nın servis aracında ise bizim Tarım TV’den Gülşen hayatını kaybetmiş.
Allah rahmet eylesin. Bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Bir yılda teröre verdiğimiz kurbanları Vahdet iki tam sayfa anıtlaştırdı.
Bir yılda verdiğimiz kurban bir savaşta verdiklerimiz kadar var.
Hani terör bitecekti, hani anaların gözyaşı dinecekti.
Hani yeni Türkiye başka bir Türkiye idi?
Başa sardık. Hem de sararken sargıda ne varsa makarasından kurtuldu.
Şeridi dışarı çıkmış kasetin içinde hangi türkü olursa olsun yeniden dinlenme ihtimali var mı?
Zembereği fırlamış saatin artık doğruyu göstermesi kabil mi?
Türkiye devleti yeniden yapılanmalıdır.
Bu bir savaştır.
Artık Şerif Bey’in Sarıkamış Hatıraları günlüğü gibi bir günlük okumak istemiyoruz.
19 Şubat günü Vahdet 200 punto kapital harflerle YAPAYALNIZ diye bir başlık attı.
Ne yazık ki sürdürdüğümüz dış politika bizi bölgede tamamen yalnızlaştırdı.
İran, ABD, AB, Rusya, Suriye, Irak ve daha ne kadar devlet ve uluslararası camia varsa yalnızlaştırdı bizi…
Tamam, bunların hepsi suçlu…
Tamam, biz haklıyız.
Ama…
Ama’sı yok mu?
Dış politikamızı ve istihbarat dahil devlet yapılanmamızı revize etmemiz gerekmiyor mu?
***
ANKARA’DA TERÖRE KARŞI BÜYÜK YÜRÜYÜŞ
Fransa’da terör olayı oldu.
Bütün dünya liderleri Paris’e uçtu.
Paris’te teröre karşı yürüyüş gerçekleştirdiler.
Ankara’da terör yüreğimizi dağladı.
Genelkurmay karargâhını bombaladılar dense yeridir.
Ankara’da şimdi teröre karşı büyük bir yürüyüş gerçekleşmeli…
Bütün dünyanın liderleri çağrılmalı.
Gelmezlerse teröre destek oldukları kanaati paylaşılmalı…
Bütün liderler teröre karşı Türkiye’nin başkentinde yürümeliler.
Müslim Tutuklansın Türkiye’ye Getirilip Yargılansın
Terör örgütü lideri Müslim suikastı inkâr etmeye kalkışmış.
Bu kalkışmada da Türkiye’yi suçlamaya devam etmiş.
Fethullah Gülen’i yargılayan Türk adliyesi bu sefer de Müslim’i yargılamalıdır.
Müslim aleyhine mahkeme açılmalı ve tutuklanmalıdır.
Türk polisi Müslim’i dünyanın neresine giderse orada enselemelidir.
Alıp Türkiye’ye getirilmelidir.
Mahkeme karşısına çıkarılmalıdır.
Ona bir ada tahsis etmeye lüzum yoktur.
Sincan F Tipi’nde yatırılmalıdır.