AKP Hükümetinin stratejik körlüğünün gelişmesinde büyük ölçüde etkili olduğu Suriye iç savaşı Suriye’nin bölünmesi tartışmalarını gündeme taşıdı. Güç boşluğundan faydalanan PKK, Suriye’nin kuzeyindeki bazı kentleri ele geçirdi. Esad rejimi ise Şam’da denetimi kaybetmesi durumunda iç savaşı daha uzun süre devam ettirebilmek amacı ile Nusayrilerin yoğun bir şekilde yaşadığı ve mezhepsel zemininin güçlü olduğu Akdeniz kıyısındaki Lazkiye’den güneye doğru inen hatta yığınak yapıyor. Suriye’nin değişik bölgelerinde yaşayan Nusayriler de bu bölgeye bir iç göç başlatmış durumdalar. Sünni Araplar ise kendi aralarında çok parçalı olmakla birlikte % 60 civarında çoğunluk ülke geneline yayılmış durumda. Dünya ve Türk basını bu gruplardan bahsederken Suriye’nin en büyük milli gruplarından birisini oluşturan Türklerden ise hiç bahsedilmemekte ve adeta yok sayılmaktadırlar.
Suriye’de etnik dağılımı veren bazı yabancı kaynaklarda ise Türklerin oranı 22 milyon toplam nüfusun % 1’i olarak verilmektedir. Oysa 1995’de Suriye nüfusu 14 milyon iken Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Fatih Kirişçioğlu, Avrasya Dosyası dergisinde yazmış olduğu makalede Suriye Türklerinin yerleşim bölgelerini köy köy tek tek vererek Türk varlığını ortaya koymuş ve kendi hesapları sonucunda Türkmen nüfusun 1 milyon civarında olduğunu kaydetmiştir. Bu ise % 7.5-8 arasında bir orana tekabül etmektedir. Bugün 22 milyonluk bir Suriye’de bunun anlamı 1.5 milyon’dur.
2011’de ise Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden (ORSAM) Ali Öztürkmen, Bilgay Duman ve Oytun Orhon’un yapmış olduğu yerinde incelemelere dayanan “Suriye’de Değişimin Ortaya Çıkardığı Toplum: Suriye Türkmenleri” çalışmanın sonucu ise Türk olduğunu bilmekle beraber anadili Türkçeyi konuşamayan Türkler ile birlikte Suriye’deki Türk nüfusunun 3.5 milyon olduğu açıklanmıştır. ORSAM raporuna göre Şam’da 460 bin, Halep’de 975 bin, Hama’da 350 bin, Humus’da 835 bin, Lazkiye’de 385 bin, Tartus’da 50 bin, Rakka’da 120 bin, İblid’de 25 bin, Dera’da 75 bin, Kuneyra’da 50 bin ve diğer bölgelerde 175 bin olmak üzere 3.5 milyon Türk Suriye’de yaşamaktadır. ORSAM Türk Dış İşleri Bakanlığına bağlı/destekli olarak çalıştığı için ORSAM’ın bu raporu aynı zamanda Türk devletinin de hafızasını yansıtmaktadır.
Suriye bir iç savaşa doğru ilerlerken sayıları 1.5 milyon ile 3.5 milyon arasında değişen Türklerin bir önemli özelliği de iç savaşın üç aktif tarafı olan Sünni Araplar, Kürtler ve Nüsayriler ile ayrı ayrı sınırdaş olmalarından dolayı yarın bu üç grup tarafından da ayrı ayrı hedef alınma ihtimallerinin çok büyük olduğudur. Diğer bir ifade ile Suriye’deki en örgütsüz, siyasal bilinci geri ve silahsız toplum olan Suriye Türkleri iç savaşın en kolay avı durumuna düşeceklerdir. Ayrıca El Kaide ile Irak iç savaşı sırasında gelişen selefi örgütler bir yandan, PKK diğer yandan Türklere yönelik katliamlara başladığı zaman Suriye Türkleri kendilerini tam bir mezbaha ortamında bulacaklardır.
Suriye’de muhalefete hem destek veren, hem de ABD, Suudi Arabistan ve Katar istihbaratlarının silah ve diğer lojistik desteği akıtmasını sağlayan Ankara’nın, Türklerin Esad rejiminin çöküşü veya Şam’da çöküşü sonrasında yaşanacak iç savaş sırasında korunmaları ve Suriye’nin yeniden yapılanması sürecinde demokratik haklarına sahip olmaları konusunda hangi hazırlıkları yaptıkları meçhuldür.
Yapılması gereken ilk şey Suriye Türklerini Türk ve dünya kamuoyuna tanıtacak, varlıklarını anlatacak bir tanıtım/diplomasi sürecinin başlatılmasıdır. Suriye Türklerinin siyasal temsilini üstlenen Suriye Türkleri Derneği’nin Suriye muhalefetine eklemlenmesi sağlanmıştır. Ancak bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Ankara, Suriye Türklerinin milli kimliklerinden vazgeçerek Sünni Araplar içinde erimelerini telkin etmekten vazgeçmeli, aksine demokratik Suriye’de milli kimliklerini muhafaza etmelerinin Türkiye-Suriye ilişkileri için de sağlıklı olacağını görmelidir.