Geçtiğimiz hafta Türkiye’de çok önemli olaylar cereyan etti.
Önce terör örgütünün dokunulmazlarından, cezaevinden çıkarılarak milletin vekili gibi takdim edilen bir şırfıntı; kendileri de dâhil halkın can ve mal güvenliğini sağlamakla görevlendirilmiş bir polis amirini, devlete isyan provasını engellemeye çalıştığı için tokatladı. Biz bu tokadın o güzide emniyet mensubuna değil devlete atıldığı kanaatindeyiz.
Aynı gün, “Türk devleti önümüzde diz çökecek” diye terör örgütüne verdiği destekle tanınan bir başka sözde vekil, elinde taşla güvenlik güçlerinin önünde boy gösterdi.
İkinci olay bunlardan da vahim olarak adında Türk kelimesi bulunan bir Sivil Toplum Kuruluşu’nun başkanı Hanımefendi’nin seçim öncesi tam da AKP ve terör örgütünün istediği muhtevada bir anayasa taslağını kamuoyuna sunması oldu. Bu taslakta anayasanın değişmez maddelerinin değiştirilebileceği ve anayasadan Türk tabirinin kaldırılmasının gerekliliği savunuluyordu.
Sonra ABD ve müttefiklerinin Libya’ya müdahalesi gündeme geldi. Önce Rusya Başbakanı Putin, daha sonra Fransa Dışişleri Bakanı, Almanya’dan bir başka Bakan bu müdahalenin yeni bir Haçlı Seferi olduğunu dile getirdiler. Başbakanımız, NATO’nun Libya’da işi olmadığını söyledi. Sonra gördük ki, Türkiye dünya tarihinde Haçlı Seferlerine iştirak eden ilk Müslüman Türk devleti olarak müttefik güçler arasında yerini aldı. Önce beş savaş gemisi ve bir denizaltıdan oluşan iki bin civarında denizci ile bir filo Akdeniz’e gönderildi, sonra meclisten yetki istendi. AKP ve CHP’nin oyları ile yetki meclisten alındı.
Bütün bunlar olurken, MHP MYK üyesi, Eski Beypazarı Belediye Başkanı, MHP Ankara Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın Genel Başkan ve Başkanlık divanını eleştiren mektubu medyada birinci sırayı işgal etti. Genel Başkan’la her an yüz yüze görüşmesi mümkün olan bir MYK üyesinin neden böyle bir mektup yazma ihtiyacı duyduğunu irdeleme ihtiyacı duymadan, özellikle malum F Tipi medya günlerdir, güya MHP’de ayrışma varmış gibi takdim ederek bu mektubu manşetinde tutuyor, görsel yayınlarda ise hemen her haber programının yarısını bu mektubu tahlille iştigal ediyor.
Malum medyanın referandumdan hemen sonra MHP’ye karşı başlatılan tek taraflı psikolojik harekâttaki rolü herkesin malumudur. Devletin bölünmezliği ve milletin bütünlüğü karşısında tek engel gördükleri MHP’yi meclis dışına iterek devleti bölmek, milleti parçalamak hususunda hareket serbestîsi kazanmaya matuf bu psikolojik savaşta Türk Milliyetçilerinin tek vücut olarak kenetlenmesi ile muvaffak olamayan şer güçler, bu kez MHP içerisinde ikilik yaratma yolunu tercih ettiler. Olayda böyle bir ilinti düşünmemizin nedeni, Sayın Bahçeli’nin Aydın, Adan, İzmir, Bursa gibi illerimizde yaptığı ve çok önemli mesajlar verdiği mitinglerden tek bir kelime ile bile bahsetmeyen malum medyanın bu olayı sakız haline getirmesidir.
Bunu yaparken de, şahsiyeti tam teşekkül etmemiş ama her nasılsa MHP’de ikbal bulmuş zayıf karakterleri kullanma yoluna gittiler. Mansur Yavaş’ın Kanal A ve SKY Türk TV’larındaki açıklamalarını hayret ve dehşetle izledim. Samimi gibi konuşmasına rağmen aba altından sopa gösteriyor, hala MHP ve yönetimini tehdit ediyordu. “11 Nisan’a kadar bekleyeceğim. Tavrımı aday listeleri ortaya çıkınca belirleyeceğim” derken yakın akrabası, Beypazarı halkının MHP’ye teveccühü ile Belediye Başkanı olan zatın yaptığını yapabileceğini ima ediyor, telefondaki MHP Genel Sekreterine karşı serkeş bir tavırla cevaplar veriyordu.
AKP Mansur ile bir taşla iki kuş vurma sevdasına kapılmış; yandaş medya da, Türkiye’nin gündeminde çok önemli olaylar zuhur ederken Mansur’u Türkiye’nin en önemli olayı olarak takdim etmişti.
AKP bir taşla iki kuşu nasıl avlayacak? Önce Genel Başkanın şahsında yıpratmaya çalıştıkları fakat başarılı olamadıkları MHP kurumsal yapısını, Türk Milliyetçilerinin teveccühüne mazhar olmuş birini kullanarak bölecekler, ardından bir türlü saf dışı edemedikleri Melih Gökçek’e karşı güçlü bir aday hazırlayacaklar. Bu aday da sadece 1978 yılında Ülkü Ocaklarında Yurt temsilciliği yapmış, başka bir özelliği olmayan ama Türk Milliyetçilerinin gayretleri ile Ankara halkının teveccühünü kazanmış olan Mansur Yavaş’tı.
Bütün oyun seçim öncesi MHP’de zafiyet yaratmak ve Başbakan’ın en büyük arzularından olan Melih Gökçek’i saf dışı bırakmak üzere tezgâhlanmıştır.
Türk Milliyetçileri, her zaman olduğu gibi bu oyunu da boşa çıkaracak, birlik ve beraberlik içerisinde 12 Haziran’da AKP’yi saf dışı edecekler, Türk Milletini parçalanmaktan, Türk Devletini bölünmekten koruyacaklardır.
Vesselam…