Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a soruşturma izni tartışmasını değerlendirirken “Fidan benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sır küpü. Türkiye’nin geleceğinin sır küpü” diyor. Başbakan Erdoğan, Fidan’ı, İmralı’ya da Oslo’ya da kendisinin gönderdiğini söylüyor.
Kamuoyu, Başbakan Erdoğan’ın İmralı, Oslo ve Habur sürecindeki sorumluluğunu biliyordu. Onun emri, talimatı ve iradesi olmadan kendisine bağlı bürokratların İmralı ve Oslo süreçlerinde rol alamayacaklarının, bu tür bir adım atılamayacağının herkes farkındaydı. Ancak Başbakan mevcut şartları ve tepkileri dikkate alarak konuyu önce inkâr, ardından da “Evet ama, biz değil başkası görüşüyor” , daha sonra da “Evet, O’nu görüşmelere ben gönderdim” deyiverdi.
Kısacası Başbakan Erdoğan “Kim bizim görüştüğümüzü söylüyorsa O …” şudur, budur demişti. Artık mızrak çuvala sığmayacak konuma gelince de “Biz görüşmüyoruz, devlet görüşüyor, görüşür” diye ilave etmişti.
Eğer bir gün Başbakan Erdoğan, açılım bağlamında dağdan dönen teröristler için Habur’a seyyar mahkeme kurdurarak devleti çadır devletine, milleti de aşirete dönüştürdüğünü açıklarsa şaşırmayınız!
Bu süreçte gözden kaçırılmaması gereken ana konu şudur; Başbakan Erdoğan, terörü İmralı ve Oslo müzakerelerine indirgediği dönemde, bölgede teröre karşı mücadeleyi fiilen durdurarak, teröristlerin bölge halkı üzerinde her türlü tasarruf yapmasına göz yummuş olmasıdır. Bu süreçte terör örgütü, sivil toplum kuruluşları ve korumasız vatandaşlar üzerinde etkili bir mekanizma geliştirmiştir. Halkı haraca bağlamış, kent örgütlenmesini de tamamlamıştır. Başbakan Erdoğan’ın adamları İmralı ve Oslo süreciyle meşgul iken PKK da DTK adlı yapı ile KCK adlı çatıyı inşa etmiştir.
AKP iktidarının bölgedeki valilere; emniyet güçlerine ve askeri personele operasyonları durdurun(!) İmralı ve Oslo görüşmelerini etkileyecek tavırlardan kaçının(!) türünden telkinleri ve tavsiyelerde bulunduğu biliniyor! Oslo görüşmelerinden sızanlar bu gerçeğin somut kanıtlarıdır.
Terörle canı pahasına mücadele etmiş olan komutanlar da bir gerekçe yaratılarak içeri tıkılmıştır. Askerin moral ve motivasyonu çökertilirken PKK’ya alabildiğince geniş bir özgürlük alanı ve imkân sağlanmıştır.
Başbakan Erdoğan, terörü sona erdirme umudunu Oslo ve İmralı sürecine bağlamışken, terör örgütü de boş durmamıştır. Durumu değerlendirerek bölgede TC’ye paralel bir Kürt çatı devleti yapılanması örgütlemiştir.
Akşam gazetesi 14 Nisan tarihli manşetinde “Ver çocuğunu geç sınırı” manşetiyle çıkmıştır. Haberin devamında şunlar vardır.
- Hakkâri, Şırnak ve Van’da kaçakçılık yapmak için PKK’dan izin almak şart.
- Terör örgütü izni, aileden en az bir çocuğu dağ kadrosuna aldıktan sonra veriyor.
- Yoksul aileler sınırı rahat geçmek için çocuklarını PKK’ya gönüllü gönderiyor.
- PKK’nın uyuşturucu, sigara, akaryakıt kaçakçılığından elde ettiği gelir 50 milyon dolar.
Başbakanın “sır küpünün” sırlarının bir kısmı Oslo’dan, bir kısmı sınırlardan sızıyor. Diğer kısımları da sızdığında AKP’nin suratı da nar kırmızısına dönmüş olacaktır.