Milletin vergisiyle maaş alan Diyanet neden milletin kurtarıcısı için bir cümle bile edemez? Ali gibilerinin ulu önderimizin ismini ağızlarına alamamaları bizim için bir kayıp değil hatta gurur meselesi .Çünkü Atatürk ismi her ağza yakışmaz!
Bir kerimesi lüks arabası için bulamadığı anahtarına duygulu(!)şiirler yazarken diğer kerimeleri dünya turunda bilgi ve görgülerini(!) arttırıyordu .Diyanetin başı Ali Efendi tek maaşıyla Londra’nın lüks semtlerinde bir evcik alıverme başarısını göstermişti. Zevcelerinin hizmetinde çantasını taşıyan bir devlet memuru bile tahsis edilmişti. Artık çantasında hangi hazineciğini taşırken… Evet zenginin malı züğürdün kalemini yorar deyip işin magazinsel yönünden çıkıp sadede gelelim.
Ali Efendi Hazretleri Ayasofya’nın müze esaretinden(!) kurtulup tekrar cami olduğu o gün kılıç kuşanıp çıktığı hutbede isim vermeden Atatürk’ü lanetle anmıştı.(Bugün o Ayasofya’nın üst katı Hristiyanların ibadetine açıldı yani kilise oldu. Muharrem’den tık yok artık o kılıcı da nereye koyduysa…)
Geçen yıl 18 Mart Çanakkale Zaferi cuma hutbesinde dakikalarca anlatılırken o zaferin mimarı Atatürk’ten tek kelime etmemesi üzerine ayağa kalkıp şunları söyledim:
“Bugün camilerde huzur içerisinde ibadet edebiliyorsak bunu Atatürk ve arkadaşlarına borçluyuz, onlar olmasaydı paramparça edilmiş, işgal edilmiş Anadolu’da cami mi kalırdı? Bugün Gazze’yi görüyorsunuz, bizler daha beter olurduk.” derken cemaat beni “caminin huzurunu bozuyorsun” diye susturmaya çalışıyordu.
Milletin vergisiyle maaş alan Diyanet neden milletin kurtarıcısı için bir cümle bile edemez? Ali gibilerinin ulu önderimizin ismini ağızlarına alamamaları bizim için bir kayıp değil hatta gurur meselesi .Çünkü Atatürk ismi her ağza yakışmaz!
