H. Nurcan Yazıcı
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Gazeteden Tik Tok’a: Bir Kuşağın Sorumluluğunun Çöküşü!..

Gazeteden Tik Tok’a: Bir Kuşağın Sorumluluğunun Çöküşü!..

0
Paylaş

Makale, yazarın çocukluğunda babasının gazeteleri dikkatle okuyarak haberleri özümsediği dönemi anımsatarak başlıyor ve günümüzdeki dijital medya tüketimine keskin bir eleştiri getiriyor. Yazar, eskiden gazeteciliğin editör sorumluluğu ve doğruyu yanlışdan ayıran bir denge sağladığını, ancak bugün TikTok gibi platformlarla bu terazinin kırıldığını savunuyor. Sosyal medyanın ve algoritmik aklın yükselişi, hızın niteliğin önüne geçmesine ve bilginin değer kaybetmesine yol açarak  toplumsal hafızayı silen ve cehaleti artıran bir ahlaki çöküş olarak tanımlanıyor. Bu durum, siyasetin de işine geliyor, çünkü düşünme ritmi zayıflayan ve dikkatleri dağıtılan bir toplumun yönetilmesi daha kolay hale geliyor; yazar, hafızasını kaybeden toplumların geleceğini de kaybedeceği uyarısıyla metni sonlandırıyor.

 

Akıllı telefonlar icat edilmeden önce babamın bir gazeteyi saatlerce okuduğunu hatırlıyorum.

Haberleri okur, sindirir, bize aktarır; her satırın üzerine düşünürdü. Çünkü gazetenin bir süzülmüşlüğü vardı. Bir editörün vicdanı, bir denetimin ağırlığı, bir “doğruyu yazma” sorumluluğu…

Gazetecilik bu ülkenin hafıza organıydı. Hafıza, sadece geçmişi taşımak değil; yanlışla doğruyu ayıran bir adalet terazisiydi.

Bugün o terazi kırılmış durumda. Yanlış ile doğru eşitlendi, nitelik hız karşısında yenildi, sözün sorumluluğu görünmez oldu. Bu, teknolojinin suçu değil; hakikatin hızın tekerleği altında ezildiği bir ahlaki çöküştür.

Doğruluk, artık özen isteyen bir erdem olmaktan çıktı.

Sosyal medyanın onayladığı her şey, kendini “gerçek” ilan edebiliyor.

Editöryal akıldan algoritmik akla: Kaybolan süzgeç

Babamın gazetede okuduğu o eski köşe yazıları, bir ülkenin nabzını tutar, topluma yol gösterir, halkı sorumluluğa çağırırdı. Bugünün sosyal medya yazılarında: İmza yok. Sorumluluk yok. Denetim yok. Hafıza yok. Milyonlarca kişinin ürettiği milyonlarca içerik, doğrunun değil, algoritmanın istediği şeyin öne çıkmasına hizmet ediyor. Bu da bilginin değerini düşürürken cehaletin hızını artırıyor.

Eskiden bilgi, ustaların elinden geçerdi; bugün ise cehalet ham, filtresiz ve denetimsiz şekilde toplumun aklına akıyor. Gazeteler eksik de olsa bir dengeydi. Bugünün internet haberciliği TikTok, ölçüsüzlüğün merkezi. Bilginin değer kaybettiği bir çağdayız ve herkes farkında olmadan, sessiz bir şekilde doğrunun çıtasını düşürüyor.

Ve en acısı şu: Bir zamanlar memleket meselelerine kafa yoran o büyük adamlar, babalar, bugün ülkenin gerçek sorunlarını unutturmak için üretilmiş içeriklerin arasında kayboluyor.

Bu manzara, yalnızca dijital dönüşümün sonucu değildir; bir ülkenin ciddiyet kaybının, siyasal bilincinin aşınmasının ve hafızasının giderek silinmesinin göstergesidir.

Bu da öyle masum bir süreç değil. Toplumsal dikkatin dağılması, düşünme alışkanlığının zayıflaması ve gerçek ile gösterinin birbirine karışması en çokta siyasetin işine geliyor. Çünkü artık bilgi değil, dikkat yönetiliyor. Gerçekler değil, gündem tasarlanıyor.

Bir ülkenin düşünme ritmi kırıldığında… Bir toplumun hafızası zayıfladığında… Herkes daha kolay yönlendirilir hâle gelir. Siyaset de bunu görüyor, hatta çoğu zaman bundan besleniyor.

Bu yüzden en çok içimi acıtan şu: Ne yazık ki, memleketin yarınını dert eden o eski babalar, bir dönem ülkenin kaderini tartan insanlar, şimdi ülkenin sorunlarını unutturan içeriklere gömülüyor. Gazetenin siyaset sayfasında “takip et – beğen – kaydır” arasında bir yerlere savruluyor.

Sonuç olarak: Toplum, uzun metinlere değil, kısa görüntülere; derin düşünceye değil, hızlı tüketime; sorumluluğa değil, oyalanmaya yöneliyor. Bu yüzden TikTok dahil bir çok uygulama; toplumsal hafızaya açılmış bir gediktir.

Siyasette bu gürültüden besleniyor. Düşünmeyen toplum yönetmesi en kolay toplumdur çünkü. Gürültü arttıkça gerçek küçülür; bir ülke, hakikatin sesini kaybettikçe daha kolay yönlendirilir.

Tarihin bütün acı biyografileri şunu söyler:

Hafızasını kaybeden toplumlar, önce gerçeğini, sonra geleceğini kaybeder.

Ve bugün en çok da bu ülkenin gençliğine yazık oluyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haberiniz ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!