Bu kaynak, Mehmet Edip Ören tarafından yazılan ve çeşitli toplumsal ve politik konulara değinen bir metindir. Yazar, Eylül ayının sonlarına doğru hüzün temasıyla başlayarak, yüksek enflasyon rakamları ve hükûmetin ekonomik iddialarını eleştirmektedir. Metnin büyük bir kısmı, muhafazakâr değerlere ters düşen bir müzik grubunun sahne kıyafetleri gibi olayların iktidara muhalefet için “koz” verdiğini belirterek, bu durumun siyasi sonuçlarını tartışmaktadır. Ayrıca, yazar, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Türk Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettiğine dair iddiaların CHP tarafından neden gündeme getirilmediğini sorgulamakta ve iktidar çevresindeki bazı kişilerin yolsuzluk ve ahlaki sorunlarına örnekler vermektedir. Genel olarak, metin, iktidarın ve çevresinin çeşitli hatalarının ülkenin siyasi dengelerini nasıl olumsuz etkilediği üzerine bir yorum sunmaktadır.
Hazan aylarının ilki olan Eylül yükünü aldı neredeyse toparlanıp gidecek. Gençler bilmez ama biz yaşta olanlar, hüznün kıymetini bilir. Ruhumuz hüzünle yoğrulmuşsa, kemale ermiş demektir… Hüznü yaşamak, yarının planı, geçmişin muhasebesi demektir. Keşkelerin para etmediği tek noktadır. İçinize işler… O sızı var ya… Kış günü sıcacık çorbaya atılan bir tutam pul biber gibidir… Hepinize merhabalar olsun. Türkiye birden büyüktür…
Ağustos Ayı. Bolluğun bereketin olduğu, ekstra harcamaların, okul gibi, odun kömür gibi dertlerin olmadığı bir ayın enflasyonu, hem de TÜİK gibi doğruyu açıklamayan bir kuruma göre %2’nin üzerinde çıktı… Avrupa’da yıllık enflasyonun bile ulaşmadığı rakamla övünmek ise Cumhurbaşkanı yardımcısı zavallıya düştü… Beyler enflasyon düşüyor demekle düşmüyor. Ne kadar beyin yıkamaya da çalışsanız vatandaş, herhangi bir dükkânda, elini cebine attığında, gerçeği bütün çıplaklığıyla hissediyor…
Bir laf vardır… “Akılsız dostum olacağına, akıllı düşmanın olsun” denir. Anlatacağım durumda tam bu minval üzre. Leman Dergisi olayında bahsetmiştim. İktidar elinde kalan tek istismar konusuna sarılmak zorunda çünkü başka tutunacak dalı kalmadı… Bir müzik grubu, adına gerek yok, bende severek dinliyorum ama kıyafetleri konusunda çekincelerim var. Sanki iç çamaşırlarıyla sahneye çıkmış gibiler. Hiç lafı uzatmayıp, kitabın ortasından dalayım… Hanginiz, bacınızın, umum huzuruna böyle çıkmasını ister. Aması maması yok, kem-küm yok, soruma cevap verin. İnsan kendisi için istemediği bir şeyi, toplum içinde istememeli… Geçtiğimiz günlerde bir göz doktoru, hastasını muayene etmedi. Her gün onlarca hastaya bakan bu adamın (!) nedense o gün aklı başına geldi ve göbeği açık bir kızı muayene etmedi ve de teşhircilere bakmayacağım dedi. Bu olayların peş peşe gelmesi, sizce bir yerlerden düğmeye basıldı gibi gelmiyor mu. Gelelim neticeye… Konserin verildiği il olan Kastamonu AKP Yöneticisi ne dedi, “Ahlaksızlık” Peki, muhafazakâr vatandaşta ne gibi bir durum oluştu? “Az yiyelim ama böyle şeylerde olmasın“. Bu durumda Parti yönetimine türbanlı kimseleri almanızın veya çarşaflı kimselere CHP rozeti takmanızın bir kıymeti kaldı mı? Beyler, bu kritik dönemlerde, rakip eline altın tepsi içinde kozlar veriliyor. Bu kimseler ya gizli hainler veya alemi ahmaklardır…
İçinde her türlü ihanet ehlini barındıran, CHP’ye bir teklifin var… Niye, Trump’u köşeye sıkıştırmıyorsunuz? Adam benim, dürüstlük timsali; bu kadar önemli makamlarda olmasına rağmen sadece alyansından başka bir şeyi olmayan, RT mi tehdit ediyor? Hala otelinin lobisinde yazdığı yazıyı sergiliyor. Gidin ABD Büyükelçi’sini ziyaret edin. Başkanı ya açıklasın ya da özür dilesin. İş muallakta kalırsa, bin tane dedikodu ürer. Biri çıkar, Karısını hastane zinciri var der, biri Malezya’da kuleleri var der, der de der… Ülkemizin gelmiş geçmiş en dürüst adamının böyle yıpratılmasına niye sessiz ve de duyarsız kalıyorsunuz? ABD ye heyetler yollayın, muhatap bulamazsanız bile en azından Otel müdürüne sorun bu yalan yanlış ifadeleri olan metni niye lobin de tutuyorsun deyiverin…
Benim RT, bu kadar dürüst, hak yemez, yalandan ve de haramdan uzak olur da etrafı niye böyle olur, akıl sır erecek gibi değil. Herhalde onun da sözü geçmiyor bu savcılara, hakimlere… Hatırlayın, Yanılmıyorsam soyadı Yankesenlioğlu idi. Kocası Devlet malına, bana bana bir hal olmuştu, kızcağız hemen boşayıverdi. Eh ona da bu yakışır. Öyle ehli namus biri ki, sırf, denize girerken orası burası görünmesin diye lüks yat alıverdi. Allah bütün tesettürlü kızlarımıza daha iyilerini nasip etsin… Eşten çeken başka biri daha var… Aile Bakamayanımız… Kızcağız, Türkiye’de yetişmemiş. Yurtdışından ithal, ne bilsin, bu erkek milletinin, bu kadar aç gözlü, tamahkar olacağını… Ne mi yaptı, garibimin kocası… Hani şu ört bas edilen Yunus Emre Vakfı olayı vardı ya… İşte orda Başkan Yardımcısıydı. Başkan, paraları deve edince uyandı (!!!), hemen istifa etti, böylece suçtan arındı. Doğal olarak kimse de “Senin, nasıl alakan olamaz” demedi… Kızcağız kahroldu, bu yüzden TOGG olan makam aracını, koltuklarının masaj yaptığı Merc…es le değiştirdi…
Hepiniz güzel Allah’ıma emanetsiniz. Hoşça kalınız…