O bölgede yıllardır açık bulunan 19 Mayıs İlkokulu da nitelik değiştirdi, İmam-Hatip okulu yapıldı. Suriyelilerin çocukları 19 Mayıs’ta okurken oradaki çocuklar uzaktaki İsmet Paşa’ya gönderildi. Karatay’ın uzaydan çekilmiş fotoğrafına göre Hakimiyet-i Milliye İlkokulu “Karatay Evlendirme Dairesi” oluyor. Belediye ve müftülüklerde nikâh kıyma yerleri varken Evlendirme Dairesi neyin nesi? Yoksa bu okulda Suriyelileri mi evlendireceksiniz? Dün bu çevrede Numune Hastanesi’nin şubesi vardı. Orası şimdi Suriyelilere tahsis edilmiş. Birisinin anlattığına göre tedavi için o hastaneye gidiyor. Müracaatta görevli olan Suriyeli, “siz burada muayene olamazsınız” diyor, yurttaşımızı geri çeviriyor.
Osmanlı’nın eğitim kurumları medreselerdi. Medreselerde sırf dinî bilgiler öğretilir, diğer bilimler öğretilmezdi. Hocalar ve talebeleri askere gitmezler, bağış ve vakıfların desteğiyle yaşarlar, “dinin temsilcisi” sanıldıkları için halk üzerinde etkindiler. Biz cumhuriyete böyle bir yapıda geçtik.
3 Mart 1924’te Şeriye ve Evkaf (Vakıflar) Bakanlığı ile birlikte medreseler de kapatıldı. Aynı gün Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi. Bu yeni sistemle okur yazar oranımız arttı, akıl ve bilime dayalı, baskı ve sömürüyü önleyen, çalışma ve aydınlanmayı öngören insanlar yetişmeye başladı.
O yıllarda halkımız yoksuldu, çocuklarımızın okuyacağı okul yoktu. Güçlükler içinde okullar yapıldı, öğretmenler yetiştirildi ama Osmanlıcılık, sultanlık ve medrese kültürünü unutmayan, Cumhuriyet’i özümsemeyen kişi ve kuruluşlar bitmedi. Onlar bugün, “Osmanlı, medrese, vakıf” diyerek okulları aşağılamaya, medrese kafasını diriltmeye çalışıyorlar. Bazı yetkililerin Hakimiyet-i Milliye, Gazi Mustafa Kemal, İsmet Paşa İlkokulu gibi okullara bakışları buna örnektir.
Bu okullara yanlış bakıldığını görünce Valilik, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Millî Eğitim Müdürlüğü, Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi kurumlara gittim, sözlü bilgi istedim. “Öbür tarafa sor, bilgi veremeyiz” gibi yanıtlar alınca her birine ayrı ayrı dilekçe verdim. Hiçbiri açık bilgi vermedi. İl Milli Eğitimin avukatları, “biz dosyaları müdürlüğe teslim ederiz işimiz biter” dediler. Milli eğitimin bir çalışanı, hizmet binası olarak kullanılan Hakimiyet-i Milliye Okulu için “mahkemede” yanıtını verdi. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde üst düzey bir yönetici bu üç okul için, “Osmanlı döneminde oralarda medrese vardı, arsaları vakıftı. Vakıf malı başka amaçla kullanılmaz. Kullanan günah işler. Kaybettiklerimizi geri alacağız” dedi.
Bu okulların geçmişlerini ve bugünlerini araştırırken şunları öğrendim: Hakimiyet-i Milliye İlkokulu arsa ve bina yönüyle vakıf değil. Aşağıya Türkçe ve Osmanlıcasını koyduğum belge bazılarının doğru konuşmadığını gösteriyor. Bakın:
“Türkiye Cumhuriyeti Başvekâlet Kalem-i Mahsus Müdüriyeti. Adet 5020
Kararname. Konya vilâyetinde inşa edilecek mektep için Yağlıtaş Medresesi karşısında vaki metruk kabristan arsası tamamının 12 Şubat 926 tarih ve 748 numaralı kanun mucibince beher metre murabbasına (karesine) takdir olunan yirmi kuruş bedel mukabilinde mahalli idare-i hususiyesi namına tefvizi (satma) Dahiliye Vekaleti Celilesinin 24 Şubat 927 tarih ve 105-194 numaralı tezkiresiyle vuku bulan teklifi ve Evkaf müdüriyeti umûmiyesinin 29 Mart 927 tarih ve 33641-43 numaralı mütalanamesi üzerine, İcra Vekilleri Heyeti’nin 13 Nisan 927 tarihli içtimaında tasvip ve kabul olunmuştur. 13 Nisan 927.
Reisi cumhur Gazi M. Kemal, Başvekil İsmet, Adliye Vek. M. Esat, M. Milliye Vek. Recep, Bahriye Vek. İhsan, Dahiliye Vek. M. Cemil, Hariciye vek. Dr. T. Rüştü, Maliye Vek. M. Abdülhalık, Maarif Vek. M. Necati, Nafia Vek. Behiç, Ziraat Vek. M. Sabri, Ticaret Vek. M. Rahmi, Sıh. ve Mua. İct. Vek. Dr. Refik.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Fon Adı Başbakanlık Kararlar Daire Başkanlığı 1920-1928, Fon Kodu 30-18-1-1, Kutu No 24, Dosya No 23, Gömlek No 3, Sayfa Adedi 1.”
Gazi Mustafa Kemal ve İsmet Paşa İlkokulu’nun bulunduğu yerler kısmen medrese arsasıdır. Medrese, ders görülen yer (okul) demektir. İster medrese ister okul olsun, ikisi de çocuklarımızı yetiştirmek için yapılmıştır. Her yöneticinin bunu bilmesi gerekir. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde koltuğu büyük, beyni tartışmalı birisi dedi ki: “Yeri vakıf olan her yeri geri alacağız. Bizden bu istendi. Oraları kazanacağız. Ya kendimiz kullanacağız ya kiraya verip parasını fakirlere vereceğiz.”
İsmet Paşa İlkokulu’nu da araştırdım. Vakıflardan bir kişi ilgili yöneticiye: “Burası bizim oldu. Ayda şu kadar lira kira vereceksiniz” diyor. Bir başka ilgili, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu ve Merkez Öğretmenevi davasını vakıfların kazandığını, kendilerinden kira istendiğini söyledi. Sanırsınız ki Osmanlı yıkılmadı yaşıyor, Türkiye Cumhuriyeti başka bir ulusun devleti, Türk halkı sığınmacı ve kiracı. Bu bir vicdansızlıktır, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığıdır. Bu yaklaşım ve işlemin, işgalci Yunan ve İngilizlerden farkı yok!
Konuyla ilgilendikçe can sıkıcı yeni bilgiler edindim. O bölgede yıllardır açık bulunan 19 Mayıs İlkokulu da nitelik değiştirdi, İmam-Hatip okulu yapıldı. Suriyelilerin çocukları 19 Mayıs’ta okurken oradaki çocuklar uzaktaki İsmet Paşa’ya gönderildi. Karatay’ın uzaydan çekilmiş fotoğrafına göre Hakimiyet-i Milliye İlkokulu “Karatay Evlendirme Dairesi” oluyor. Belediye ve müftülüklerde nikâh kıyma yerleri varken Evlendirme Dairesi neyin nesi? Yoksa bu okulda Suriyelileri mi evlendireceksiniz? Dün bu çevrede Numune Hastanesi’nin şubesi vardı. Orası şimdi Suriyelilere tahsis edilmiş. Birisinin anlattığına göre tedavi için o hastaneye gidiyor. Müracaatta görevli olan Suriyeli, “siz burada muayene olamazsınız” diyor, yurttaşımızı geri çeviriyor.
İstiklal Savaşı ile elde ettiğimiz kazanımlarımız içimizdeki gafil ve İşbirlikçilerce elimizden alınıyor. Öz yurdumuzun garip ve ırgatları oluyoruz. Ancak ırmaklar tersine akmaz. Yıkılan Osmanlı yeniden kurulmaz. Osmanlı-Cumhuriyet kavgasını başlatmak isteyenler, millî eğitimi medreseye dönüştürmeye kalkanlar kaybedecekler. Böylesi bir kaostan herkes zarar görür. İddialarımla ilgili iki belgeyi bilginize sunuyorum. Siz de bir değerlendirmede bulunun.