İçim kıpır kıpır oldu.
Hep Sayın Maliye Bakanı’mızın kıpır kıpır olacak değil ya! Benim de oldu.
Nasıl olmasın? Sayın Cumhurbaşkanımız kendisi bizzat söyledi. “Tarım Kredi Kooperatiflerinde koyun, kuzu etlerinde %25 indirim…” cümlesini duyunca salon alkıştan yıkıldı. “İşte!” dedim kendi kendime: Türkiye müthiş bir sorunu çözdü. Sayın Cumhurbaşkanımız, büyükbaş hayvan etlerinde de %30-35 indirime gidileceğini söyledi. “Ve bu, piyasaların dengesini bozanları da hizaya getirecek. 1.300 tane Tarım Kredi Kooperatifi’nin marketi var. Tarım Kredi’nin diğer ürünlerinde de şeker, un, zeytinyağı, ayçiçeği yağı gibi 30-40 çeşit üründe de süratle indirime gidilecek” dedi.
Düşünsenize sadece koyun, kuzu indirimini duyunca salon alkıştan yıkılmış, benim de içim kıpır kıpır olmuştu. Meğer neler neler daha varmış.
Hemen kasabımı aradım. “Hazırla bakalım benim %25 indirimli kuzu, %35 indirimli dana etimi, bifteğimi, bonfilemi…” dedim.
“Neredeymiş o indirimli etler, ben de alıp dükkânda satayım.” dedi. Kaç yıllık kasabım… Tutup onu bozayım mı, küseyim mi, yoksa öğrendiğim bilgileri mi anlatayım diye kısa bir süre düşündüm. Tabii ki yeni bilgileri vermeye karar verdim.
“Sen duymadın herhalde, Sayın Cumhurbaşkanımız, bu etlerde indirim müjdesi verdi.”
“Köşe Yazarı, sen eksik haber almışsın ve haberi almakta geç kalmışsın. O indirimler başladı bile. Gidip erkenden kuyruğa girenler ne yazık ki ne koyun, kuzu, ne de dana eti bulabildi. Ayrıca o satışlar, sadece Tarım Kredi Marketlerinde…”
“Ama Sayın Cumhurbaşkanı’mız, ‘Ve bu, piyasaların dengesini bozanları da hizaya getirecek’ demişti.”
“Demek kolay da Köşe Yazarı, bu fiyatlar emirle düşmez öyle. Bilmiyorsan öğren: Biliyorsun ben, kendi yetiştirdiğim hayvanlarla kasaplık yapıyorum. Dışarıdan hayvan almıyorum. Daha doğrusu almıyordum. Bu sene yem ve ilaç fiyatlarının hakkından gelemeyen eşten dosttan, süt ineklerini almak zorunda kaldım. Onları almasaydım, büyükbaş hayvanları bu fiyatlardan satamazdım. Üretici fiyatları diye bir şey vardır. Orada bir yıl içinde yapılan zamlar, TÜİK rakamlarıyla bile %100’ün çok üstünde. Maliyet böyleyken nasıl indirim yapılabiliyormuş?”
Telefonu kapamadan lafı da soktu: “Sen ki ayda sakatta et alabiliyorsun. Ne yapacaksın et fiyatlarındaki indirimi?”
Cevap bile vermeden kapattım telefonu. Büyüklerimizin vardır bir bildikleri, boru değil devlet yönetimi bu. Kim bilir ne sırları vardır. Bunları bile bile kasabımın dediklerini mi takacağım kafama… Ben en iyisi sitenin yanındaki zincir market sorumlusuyla bir konuşayım. Sayın Cumhurbaşkanımız, “Ve bu, piyasaların dengesini bozanları da hizaya getirecek.” demişti ya! Bakalım onları hizaya getirmiş mi?
“Merhaba nasılsınız?”
“Teşekkürler Sayın Köşe Yazarı… Buyurun size nasıl yardım edebilirim?”
“Hizaya geldiniz mi?”
“Ne hizası Köşe Yazarı Bey?”
“Hani Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘piyasaların dengesini bozanları da hizaya getirecek’ dediği indirimler vardı ya! Pazartesi başlayan… Onlardan söz ediyorum.”
“Sayın Köşe Yazarı, lütfen dinleyin!
Bir kere 30-40 üründeki indirimle piyasa hizalanmaz. Biz de her hafta 30-40 üründe indirim yapıyoruz. Sadece biz değil bütün zincir marketler, hatta hatta yerel marketler bile haftalık indirimler yapıyor. Ne var ki bizi televizyonlarda bangır bangır bağırıp ilan edenler yok.
İkincisi, mesela bizim markette binlerce ürün çeşidi var. Bunlardan otuzunu kırkını indirsen ne olur, indirmesen ne olur? Siz, ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİ diye bir şey duydunuz mu? İşte o ülkemizde TÜİK rakamlarıyla bile, yıllık yüzde 144,61… Akıl var, izan var. Bu rakam düşmediği sürece fiyatlar gerilemez.
Üçüncüsü, 2018’de o zamanın Maliye Bakanı Sayın Albayrak, enflasyonla mücadele programını açıklamış ve yüzde 10 indirim kampanyası başlatmıştı. Sonra da çadırlarda patates, domates satmışlardı. Bir şeyi kontrol edebildiler mi? Ucuzluk geldi mi? Hayır! Sonunda gele gele bu günlere geldik.
Siz, şimdi gidin asıl hizaya girmesi gerekenler için bir şeyler yazın.”
***
Kendime “Aldın mı ağzının payını!” deyip çıktım dükkândan…
Keyfimi ne iç sesim ne Emekli Öğretmen bozamaz artık diyordum ama bir kasap ve bir zincir market müdürü bozmak ne demek, alt üst etti.
Neyse ki teselli noktası o ikiliden hiç ses çıkmadı.
Derken…
İç sesimden bir kahkaha, hem de ardı arkası gelmeyen… Güç bela kovdum onu.
Ve hiç şaşırmadığım bir telefon, Emekli Öğretmen’den…
“Senin bu iç sesin amma da gıcık gülüyor ya!”