Alçakça bir saldırı
MHP Esenyurt seçim bürosunun açılışında
İstanbul’un göbeğinde…
Kahpe saldırıyı yapan bölücü PKK’lılar…
Ülkücü Cengiz Akyıldız şehit…
***
İktidar iç didişmenin savrulmuşluğunda, bölücülüğe prim verme sarhoşluğunda!
PKK bölücülüğün meşru sayılışının küstahlığında, alçaklığın zirvesinde!
Aldıkları cesaret azgınlıklarını daha da azdırmakta…
***
Medya;
Alçaklığı sıradanlaştırma, kahpeliği gizlemek telaşında!
Bölücü PKK’lıların bir seçim bürosu açılışına yaptığı silahlı saldırıyı “karşıt görüşlü guruplar çatıştı” diye verebilmekte…
***
Biliniz ki; bizler her gün her birimiz bir Cengiz oluruz, şahadetin arifesinde…
Esen kahpe rüzgâra set olur, bent oluruz…
Şehit oluruz…
Hepimiz Cengiz oluruz…
***
Siz; bölücü kalleşler!
Siz; bölücülere çanak tutan kahpeler!
Siz; bölücüleri millete denk tutup bölünmeye alkış tutan türedi peydahlamalar!
Siz hepiniz; ancak alçak olursunuz!..
***
Hepimiz Cengiz’iz, hepiniz alçaksınız!..
****
Ve dahi!
“Hepimizin” şiiri;
Şehit Cengiz’in yazdığı son şiir…
…………………
"Daha dün konuşmuştuk ama.." diyorsun….
"Ama nasıl olur!"lar çekip çekiştiriyor iki yakanı…
"Hiç beklenmedik bir ölüm!" bu, değil mi?…(Halbuki her an yanımızda)
"Vakitsiz"
"Erken!"
"Sürpriz!"
İşinize ara vereceksin bugün…
Neşenizi kaçırdım biliyorum.
Kocaman bir pürüz gibi duruverdim karşınızda..
Hızını kestim hayatının.
Dahası, üzerine alındınız.
Ölüm bize de yaklaşırmış dediniz..
Ölmesi kanıksanmış, öleceği gelmiş bir yaştayız artık.
Ölmüş olmasına şaşırılmayan bir adamım.
Bir baksana, ne değişti ki dünyada, ben eksildim diye…!
Boğaz Köprüsünde trafik akıyor hâlâ.
Ben öldüm diye şeritleri eksilmedi ya yolların.
Ben öldüm bu defa…
Hayret, şimdiye kadar hep başkalarıydı ölen…
Gitsem de gitmesen de farketmez bir cenaze olurdu camilerden birinin avlusunda.
Belki bir kalabalık çıkagelirdi önüme…
"Ölen biri çıkar bu şehirde her gün!" diye kanıksadığım
Adını bile sormaya zahmet etmediğin.
Eksilenin kim olduğuna aldırış etmediğin.
Gitti diye üzülmediğin birinin cenazesi işte…..
Aynı manzara, aynı tabut, aynı üzgün yüzler…
Aynı güneş gözlükleri.
Sıradan bir cenaze yani.
Ama bu cenazeye mutlaka gitmeliyim.
Seni bilmem ama beni bekliyorlar….
Ayıp olur, çok ayıp…
Davetlilerin yüzüne bakamam sonra.
Dediği gibi şairin, bir musallalık saltanatım bu benim.
Başroldeyim.
Toprağa konulacak adam rolü benim….
Ardından ağlanılacak adamı ben oynayacağım….
Hiç itirazsız karanlığa uzanmak bana düştü bu defa.
Üzerine toprak atılan adamı..
Bir toprak yığının altında yüzü erimeye terkedilen adamı..
Hüzünlerin müsebbibi olacak adamı.
Ayakkabısının kendisini bekleyeceği adamı.
Elbiseleri evden çıkarılacak adamı.
Yatağı boş kalacak adamı.
Akşam eve dönmeyecek adamı.
Şehit kabirleri bekleyecek adamı..
Eve dönmesi beklenmeyecek adamı.
Sofrada yeri boş duracak adamı.
Adı telefon rehberinden silinecek adamı.(Cengiz Akyıldız)
Şehrin dudaklarından yarım ağız çıkmış bir hece gibi önemsizleşecek adamı.
Sevinçlerin ortasına en fazla bir hıçkırık gibi sokulsa bile hatıranın evinden hemen kapı dışarı edilecek adamı
Resmine bakıp bakıp da ağlanacak adamı belki.
"Adı neydi…. Hani…. şunu yapardı ya!" diye yokluğu normal bilinecek(Unutmak İhanettir) diyen adamı…
Soluk bir resimde mahzun bir tebessümün ardında aşklarını saklayan, susturan adamı.
Ben oynuyorum bugün…
Sahnedeyim.
