Türkiye yeni anayasa yapma yolunda ilerlerken, bölgesel değişimlerin doruk yaptığı bir dönemi yaşıyoruz. Bölücü terör örgütü ile müzakere yapar hale gelişinin de bu döneme denk gelişi, yeni anayasanın ne denli dikkate değer oluşunun önemli göstergesidir.
Gelinen noktada hükümetin; “CHP ve MHP ile uzlaşma sağlanamazsa BDP ile anlaşıp halk oylamasına gideriz” beyanı son derece dikkat çekicidir.
Kaçınılmaz olarak gerçekleşecek olanda budur.
***
BDP bugün, eli kanlı terör örgütünün uzantısı olma halini reddetmediği gibi, varlık sebebini de buraya bağlayacak kadar ileri gidebilmiştir. Bu yapıyla ortak hareketi beyan eden hükümet kanadı, BDP’ ye özellikle bu anlamda çok ağır suçlama ve aşağılamaları bizzat kullanmış iradedir.
Bu gelgitlerin son zamanlarda sıklıkla sergilenir oluşu, üzeri örtülen çoğu niyetleri de açığa çıkarır özelliktedir.
Bölücü teröristlerle yapılan müzakereleri sadece “çözüm” kavramı merkezinde afişe edip, “karşılığında ne veriliyor, nelerin pazarlığı yapılıyor,” sorusunun ısrarla ve ittifak halinde karartılışı, gidişi yeterince anlatmaktadır.
Bölgemizde Irak’ın kuzeyindeki oluşuma verdiğimiz destek gayet açıktır. Suriye’nin kaderi çizilirken, akıtılan kan sonrası benzer oluşumun ayak sesleri yine himayemizde şekillenmektedir. Yüzyılı aşkındır “Haçlı hayali” bölünmüş Türk vatanı ve Türk Milleti aşamaları hızla vücut bulur olmuştur.
Gündemi belirleyen aktörlerin zaman, zaman üstü kapalı olarak, “Türkiye’nin büyümesi, bölgesel güç olması” bahanesi ve aldatmacasıyla, bu intihar adımlarını teşvik eder oluşu tehlikenin yakınlığını göstermektedir.
Bunların yanına bugüne kadar bölücü teröre açıkça destek veren tüm ülkelerin, şimdilerde müzakereye verdikleri destek ile bölgede oluşan kan gölünde takındıkları tavır her şeyi açıklar mahiyettedir.
***
Görünen odur ki; yeni anayasada hedeflenen hususlar bölge değişimleri ve bölücülerle müzakereden bağımsız değildir. Yeni anayasanın “ana konusu” bölünmez bütünlüğümüzün geleceği olacaktır.
Türk’e karşı başlatılan sinsi savaşta bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Yine görünen odur ki; halk oylamasına cesaret edilebilecekse, her türlü maskeleme ve peşkeş metotları kullanılarak gidilecektir.
Türk Milleti; bu var olma veya parçalanma mücadelesine, bilgi ve şuur donanımı ile hazırlıklı olmak zorundadır…