Türk Milletinin;
Karakteri, kahpeliği
Tarihi, vefasızlığı
Toprakları, gafil olmayı kaldırmaz!
……………….
Bir süredir gündemi işgal eden vicdani ret, gerçekleşme yolunda yeniden ivme kazandı. Adalet Bakanlığının 4. yargı paketi kapsamında; “AİHM ihlal kararlarının yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak askeri yargıda da kabul edilmesini” öngörüyor oluşu hukukçular tarafından vicdani ret yolunun açılacağı yönünde yorumlanıyor.
Vicdani ret; dini, ahlaki ya da politik gerekçelere dayalı olarak zorunlu askerlik hizmetini reddetme durumu olup, Avrupa mahreçli bir kavram olduğunu biliyoruz. Çoğu zaman olduğu gibi masumiyet kılıflı dayatmalardan biri olarak, ülkemizde kabulü için baskı oluşturulması gerçeğiyle yüzleşiyor durumdaydık.
Görünen o ki sessiz sedasız oldubittiye getirilen kırılma noktalarından biri daha hayata geçirilme yolunda…
***
Vicdanı ret; Türk Milleti için, Dünya genelinden farklı bir anlam taşıması yönüyle, mutlak bir çöküş, çözülme, çürüme halidir. Bölünmüş bir Türkiye düşüncesinin önemli aşamalarından biridir.
Konuyu, tarihi ve kültürel, aynı zamanda yaşadığımız coğrafyanın jeopolitik konumunun, yüzyılın şekillenmesinde rolünü esas alarak irdelemek çok önemlidir.
Askerliği, öldürmek olarak ele alan mantık, batı kültürü için ne kadar doğruysa, Türk-İslam Kültürü için o kadar yanlış ve saptırmadır. Savaş diğerleri için yakıp yıkmak, sömürmek, vahşetle tahakküm etmek üzere şekillenmişken, tarihimizde savaş, fethetmek, nizam vermek, adalet taşımak yönüyle vücut bulmuştur.
İçinde olduğumuz savaşlar genellikle; insanlara, değerlere, topraklara, tecavüz etmek isteyenlere karşı, bu kutsiyetlere tecavüz ettirmem iradesiyle olmuştur. Türk Milleti tarihi boyunca fethettiği topraklarda tesis ettiği adalet ve hakkaniyet duygusuyla, saldırırken dahi tecavüzleri durdurmak özelliğiyle anılmıştır.
………………
İnsan hakları çerçevesinde sunulan “vicdani ret” denilen bu garabet kavramın getirdiği “insanilik”;
– İstiklal savaşında taşıdığı mermiler ıslanmasın diye, yavrusunun örtüsüyle örten anadan, daha mı insandır.
– Çanakkale’de insanlığın tarifinin dünya tarihine kazındığı çetin savaşta, yaralanan Düşman askerini siperinden çıkarak kucaklayıp, karşı sipere bırakıp, sonrasında yine savaşmaya devam eden Mehmetçikten daha mı insandır?
– Toprağı vatan, vatanı namus bilip, namahreme çiğnetmemenin kutsaliyetine destanlar kazandıran milletimizin bağrına, böylesi bir hançeri reva görmek nasıl bir zillettir.
– Şehit kanlarıyla yoğrulmamış bir karış dahi toprağımız yokken, ana kuzularını hala bir, bir şehit veriyorken, bunca şahadetin üzerine böylesi bir rezilliği hangi zihniyet düşünebilmektedir.
………………
Vicdani ret;
– Çanakkale’yi, İstiklal savaşını reddetmektir, çağ açıp çağ kapatan fetih’i reddetmektir.
– Hasan Tahsin’i, Sütçü İmamı, Şahin beyi, Güneydoğu şehidi Mehmet’i, Şeyh Şamili, Atatürk’ü, reddetmektir.
– Peygamber ocağını, emrolunan Cihadı reddetmektir.
– Yanlışa dur demeyi, doğruyu esas kılmayı, zulme karşı durmayı reddetmektir.
– Birlik ve beraberliği, tek yürek olmayı,
– Masumiyete tecavüze karşı direnmeyi,
– Anadolu işgal edildiğinde namusunu kirlettirmemek için yanan evden çıkmayan, Kütahyalı yavru kızımızın namusunu reddetmektir.
– Beşikteki bebeği kurşunlamakla vatan isteyen kahpeliğe haddini bildirmeyi reddetmektir.
…………………….
– Kendi namus yoksunluğunu, Kendi ihanet sarmalını meşrulaştırıp, kıstas kılma girişimlerinin şekillendiği gayrimeşruluğun adıdır.
***
Bu topraklarda bu milletin bağrında vicdani ret; vicdanı reddetmektir, katletmektir!
Bu zillette “vicdanı” kullanmaksa;
Alçaklığın, batı ikliminde kelime ve kavramların ruhuna tecavüzünün yeni bir ürünü olup, insanlığı, istikbali, asaleti reddetmektir.
…………..
Bölücü canilerin çözüm umudu olup masada taltif gördüğü bu günlerde, “vicdani ret”; dünüyle, bugünüyle, yarınıyla, Türk Milletini reddetmektir!..
