Siyasette, üniversitelerde, bürokraside, medyada aydın var mı varsa kimler sorusu sorgulanıyor. Kürsülerde, TV ekranlarında, gazete sayfalarında yer alanlar kimdir? Sorunlara hangi çözüm üretiyor, bilim ve teknolojide ne yapıyorlar?
Bazılarının entelektüel, bazılarının aydın dediği kişi; unvan sahibi olanlar mı, konuşan veya yazan çizen kişi mi?
Entelektüelin kökeni Latince intellectus (anlamak) sözcüğüne dayanır.
Tahsilli, bilgili kişiye münevver denilir. Daha sonraları aydın sözcüğü; kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse) anlamında kullanılmaya başlanır. Entelektüelin ise, düşünüre yakın bir anlamı vardır.
İlk toplumlarda şefler, şamanlar, din adamları, filozoflar, düşünüş, bilgi ve kavrayış önderleri oldular. Ancak Rönesans’tan günümüze filozoflar, bilim adamları, sanatçılar, ansiklopedistler bilgi ile toplumları değişime uğratabilmişlerdir. Buna rağmen ilk entelektüelden, Platon’dan Aristo’dan bu yana güneş altında yeni bir şey yoktur. Terim entelijensiya şeklinde fikir dünyası kişilerini tanımlamada kullanılır.
Entellektüel; yazı bulunmadan önce bilgilerin aktarıcısı konumundaki kişiler olarak ortaya çıkar. Sonraları felsefi anlamda doğa/insan yabancılaşması süreci üzerine makro bazda bilgi birikimi olan kişilerdir. Hümanistik değer yargıları ve doğa bilimlerin ile güncel problemlerin çözümünde gereksinim duyulan her veriye üst düzeyde ulaşabilmek için yeterli beyin gelişimine sahip kişidir. Düşünceleri ve ürettiği verilerde hiç bir ırk (etnisite) / grup veya insan topluluğu kategorisi çıkarları doğrultusunda duruşu olmayan kişidir.
Entellektüel tanımı ile aydın tanımı karıştırılmaya başlanmıştır.
Entelektüel; zekâsını ve analitik düşünme yetisini mesleği gereği ya da şahsî amaçlarına erişmekte kullanan kişidir. (Vikipedi)
Entelektüel; kapsamlı bilgi ve birikim gerektiren soyut konularla derinliğine ilgilenen kişidir.
Entelektüel; Mesleği, mal ve hizmet üreten diğer meslek gruplarından farklı olarak, fikir ve bilgi üretmek ve/veya yaymak olan kişidir (akademisyenler, bilim insanları vb).
Entelektüel; Kültür ve sanat konularında uzman kabul edilen, bu konulardaki bilgisi birikimi kültürel bir otorite olmasına olanak sağlayan ve toplum karşısında çeşitli konularda değerlendirmeler yapan kişidir.
Aydın; genelde kendine göre doğrular için bilgi/veri toplayan kişidir ve bu bağlamda okumuş insandır. Bilgisini İnsanlık için değil güncel ulus/etnisite aidiyeti amaçlı kullanan kişidir.
Osmanlı’da, ulemalar (alimler) bilgiyi kuran, taşıyan, egemen hale getiren bir sınıftı. Cumhuriyet’te ise; Türk aydınlanmasının aydınları ortaya çıktı.
Fikir dünyası iki tip aydın üretmiştir.
Ruhban, gelenekçi entelektüel ve laik, yenilikçi entelektüel.
Her ikisinde de ilkçağdan kalma misyonculuk, yani cahil kitleyi adam etme tavrı görülür.
Kavramın öznesi bilginin bireyselleşmesi ve spekülatiften aksiyona geçmesiyle bir sınıfın, bir ideolojinin temsilcisi olarak yerleşir.
Entelektüel; dünya politik ve ekonomik gelişmeler sonucu, sınıf üstü bir sırça köşk düşünürü haline gelmiştir.
Entelektüel; en hayati kavramlar olan insan hakları, yoksulluk, eşitlik, özgürlük yerine milliyetçilik, gelenekçilik, devletçilik savunucusu fikir dünyasının statükocusu kimliğe bürünmüştür.
Entelektüel; Bir davanın inatçı savunuculuğundan otoritenin sözcülüğüne, devrimcilikten mistikliğe, toplumculuktan içedönüklüğe evrilmiştir.
Entelektüel; esas anlamıyla hiçbir yere bağlı olmayan iken, devletin eteğine yapışmıştır.
Entelektüel; yönetilen geniş halk kitlelerinden yana iken, yönetenlerin teorisyeni olmuştur.
Oysa Entelektüel; bütün dinler ve uluslar ile etnisiteler karşısında seküler (hepsine bilge insan kimliği ile eşit mesafede) duruşu olan her konuda veri/bilginin nerde olduğunu bilen ve süratle ulaşabilen kişi olmalıdır.
Entelektüel bu kimliği ile bilgiyi kullanılabilir veri haline getiren insanların kullanımına açan kişi olmalıdır.
Günün Sözü: Okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan ve üretmeyen aydın değildir.