TBMM’den; Türk Milleti’nin Türk Devleti’nin hayrına kararlar çıkmıyor.
Peki ama neden?
Çünkü Meclis; her türlü suç isnadı altındakilerin dosyalılar meclisidir.
Ancak Meclis’te; ayrıcalıklı, dokunulmaz konumda olan milletvekilleri güvence altında.
Milletvekilleri;
Güya toplanıyorlar
Güya görüşmeler yapıyorlar
Güya kanun çıkarıyorlar
Bir kesim kapsam dışındadır.
Onlar ülke, Türk Milleti, Türkiye’nin bağımsızlığını dert etmiyorlar.
Onlar ülke topraklarını, yeraltı ve yerüstü servetlerini satmakla meşgul.
Onlar ülke insanına Arapçı din algısına göre kimlik kazandırmakla meşgul.
Onlar ülke menfaatleri yerine partililerin biat eden yandaşlarını ihya etmekle meşgul.
Onlar ülke insanının hepsinin yöneticisi olmak yerine bir kesimin iktidarı olmakla meşgul
Onlar ülke limanlarını yabancılara devretmekle meşgul
Onlar ülke insanının hak ve adalet anlayışını yandaşa göre uygulamakla meşgul.
Yerel yönetim yasası çıkarılıyor, akademisyeni gazetecisi siyasetçisi ortak seste.
Suriye krizi derinleştiriliyor, akademisyeni gazetecisi siyasetçisi ortak seste.
Terör örgütüyle görüşmeler öneriliyor, akademisyeni gazetecisi siyasetçisi ortak seste.
AB raporu açıklanıyor, bölünme düzenlemeler talepleri içeriyor, akademisyeni gazetecisi siyasetçisi ortak seste..
Ülke; Türkiye, tarihinde hiç görmediği bir hızla bölünmeye ve ayrışmaya doğru gidiyor.
Ülke; Etnik olarak bölünmeye gidiyor.
Ülke; Mezhepsel olarak da alevi-sünni olarak ayrışmaya gidiyor.
Onlar; teröristlerin arzularını gerçekleştirsin, ülkeyi ‘uygun şekilde’ bölsün diye bazı kamu görevlilerini görevlendirmiş.
Onlar; Alevi- Sünni ayrışmasını netleştirmek için bizzat başı çekiyorlar.
Onlar; Rum Ortodoks Kilisesinin ‘devlet’ beklentisini karşılasın diye de, Diyanet İşleri Başkanını harekete geçirerek, her türlü faaliyetlerine destek veriyor. Vatikan türü bir ortodoks devlet kurma çalışmalarını zemin hazırlıyorlar. Ekümenik, sözcük olarak evrensel veya Hristiyan birliğini sağlama, anlamına gelse de kullanılma amacı biraz daha farklıdır. Hristiyan birliğinden çok, Hristiyan mezheplerinin kendi içinde bütünlük sağlanması anlamındadır. Yani; Katolik Ekümenik Papa’nın nasıl Vatikan’da bir devleti varsa, Fener Ortodoks Patriği de ekümenik sayılıp, bir Ortodoks devleti kurma peşindedir. Yani İstanbul’da, Ortodoks Ekümenik Patriği’ne ait Vatikan türü bir devlet.
Onlar; etnik bölünme çalışması yürütüyorlar.
-Bürokratların ve istihbarat yetkililerin katıldığı Oslo’daki görüşmelerde, teröristleri taraf kabul ederek, onları haklarını almaya çalışan halkın temsilcisi olarak kabul ediyor. Yani yasallaştırıyor.
Mutabakat metninde; "… Bu çerçevede, Türk tarafı ilk adım olarak Newroz ve sonrasında tutuklanan Kürt siyasetçileri bırakmayı taahhüt eder," diyerek, TC yasalarının hiç önemli olmadığını, mahkemelerin kararlarının kolaylıkla teröristlerin lehine çevrilebileceğinin
güvencesi veriliyor.
-İktidar partisinin seçim hesapları için neleri yapabileceği de bu mutabakatta görülüyor. Seçim tarihinden önce terörist faaliyetlerin durdurulması karşılığı olarak, seçim sonrası PKK ile görüşme ve anlaşma sözü veriliyor.
-Oslo tutanaklarında bulunduğu söylenen belgelere göre, İngiltere’nin tanık ve arabulucu rol oynadığı toplantıda, PKK’ya büyük sözler veriliyor.
Onlar; PKK’nın iki boyutu olduğunu görmezlikten geliyor. Ülkemizi bölerek PKK’yı tatmin edeceğini sanıyor. Oysa terörü sürdürerek beslenen PKK Holding’inin yöneticileri, silah bırakarak güçlerini yitirmek istemezler. Elbette, PKK’nın siyasi boyutu olan partinin yönetici ve milletvekilleri, terörün siyasi rantından yararlanmaktadırlar. Onlar, terörün sona ermesini isteseler bile -ki, terörün sürmesi onların da yararınadır- bunu dağdakilere anlatamazlar. Uyuşturucusuyla, silah ticaretiyle, mazot kaçakçılığıyla ve dağda yaratılan önemli bir yönetici potansiyeli ile böylesine çıkarlar sağlayan bir örgüt kendini yok etmez.
Onlar; Alevileri dışlama çalışmaları sürdürülüyor.
Aleviler, yılların ezilmişliğini yüreğinde taşıyan insanlardır. İslam radikalizmi, yanına ılımlı İslam geçinenleri de alarak, onların politikalarından aldığı güçle, yakın gelecekte Aleviler üzerinde büyük bir baskı kurabilecektir. Yani onlar ile birlikte Alevileri, hem yönetsel ve hem de sosyal alandan dışlayan bir ‘sistemin’ temeli atılmak üzeredir.
Onlar; Türkiye’ye sıkıntılı, gergin, huzursuz, adaletsiz bir düzen getirdiler.
Onlar; Ortodoks Devleti’ açılımını Diyanet işleri başkanlığına vermiştir.
Onlar; Türkiye’yi çok zor bir geleceğe taşımaktadırlar.
Onlar; Türkiye’yi bölme planını uygulamaktan vazgeçmemektedirler.
Türkiye’nin işbirlikçi, istismarcı, yalancı, talancı ittifakından daha çok çekeceği var.
Bütün bu olumsuzluklara karşın; Türk halkının uyanışı artmaktadır.
Kirli, maskeli, işbirlikçi güruhun; şeytanın emrinde olduğu anlaşılmaktadır.
Vatanseverlerin ayrıntılardaki farklılıkları bir tarafa bırakarak; ortak değerlerde buluşarak, birlik ve beraberlik içinde olması her şeyden ama her şeyden önemli hale gelmiştir.
Günün Sözü: Adaleti yandaşlarına hak gören, insanların en alçak olanıdır.