Türkiye üzerine oynanan şer çemberinin çapı daralmakta! Türkiye’yi sonu bilinmeyen tehlikeler beklemekte. Rahmetli Atatürk, dış politikamızı tanımlarken: “Büyük devletlerin arkasında durma. Arapların iç işlerine asla karışma” demişti.
Bu tespitin önemi, gün geçtikçe kendini daha iyi göstermekte!
Araplar, kendi kültürleri içinde cumhuriyet, demokrasi, hukuk ve laikliği içlerine sindirememiş, özümseyememiş aşiret kültüründen arınamamış: cahiliye kültürlü, asla lider olamamış bir ırktır.
Onun için Araplara da, Arapların iç işlerine de, ikili ilişkilerine de karışmamak en iyi yöntemdir.
Güneyimiz ateş çemberi, cadı kazanı.
Bu bölgede çıkarları ve emelleri olan ABD ve RUSYA, her türlü çirkin oyunu oynamaktalar. ABD’nin çıkarları ile Rusların çıkarları çatışınca; ezilen Arap halkı olmakta.
Nitekim gelinen nokta öyle değil mi?
ABD çıkarı gereği, Ortadoğu’nun yeraltı ve yerüstü kaynaklarını daha ucuz ve daha zahmetsiz sömürebilmek için kendi güdümünde olacak bir KÜRT devleti kurma peşinde.
Rusya da öyle!
Onlar tepiştikçe olan Arap halkına olmuyor mu?
Onca Suriyeli insan per perişan değil mi? Evler yıkılıp, şehirler harabeye dönmüyor mu? Yerinden yurdundan olan binlerce insan başka ülkelerde sersefil değiller mi, perişanları, ezilmişliği, horlanmışlığı yaşamıyorlar mı? Namusları kirlenmiyor mu, ırzlarına geçilmiyor mu?
Suriye ve Irak’ta olan bu zalim emperyalist oyunlardan en çok etkilenecek ülke: ne yazık ki Türkiye’dir.
Türkiye, maalesef takip ettiği yanlış ve heyecan politikalarıyla, Ortadoğu bataklığına hızla sürüklenmektedir. ”Ortadoğu’da bizden izinsiz yaprak kımıldamaz.” Öngörüsünden nerelere geldiğimiz ortada. “Işid canı sıkılmış kişilerden oluşan bir topluluktur.” Görüşünden IŞİD’le mücadeleye girişen bir Türkiye durumunda değil miyiz?
Suriye pisliği bize sıçradı. İyi düşünmek, bu işi; işin uzmanlarıyla görüşüp ortak akıl oluşturmak gerektir. Yarınlar çok geç olacağa benziyor. Bataklığın kimleri yutacağı belli olur mu?
Türkiye için önemli olan Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğüdür. Zaman kaybedilmeden Suriye’de ESAD ile anlaşılıp, doğru olanı ve Türkiye’nin çıkarına olan siyaset takip edilmelidir. Kimin ne olduğu ve uluslararası desteği olmayan, askeri bir gücü bulunmayan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) ile iş tutmak; pek akıllıca bir iş değildir.
Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ı bu konuda daha gerçekçi bulduğumu söyleyebilirim. Ilımlı söylemleri ve meşverete daha yakın olması; ülkem adına ümit vermekte. Hangi problem rest çekerek, efelenerek çözümlenmiş ki? Dünyanın beşten büyük olduğunu bir bilen biz miyiz?
Efelenmek horoz işidir. Bunu akıldan çıkarmayalım.
İnşallah kazanan Türkiye olur. Komşularıyla akıllı görüşmeler yaparak güvenliğimizi sağlarız.
Öyle görünüyor ki, Suriye politikamız; ÖSO ile yürümeyecek ve güvenli olmayacak.
Esen kalınız.
