Milli Eğitim, akşamdan sabaha olacak, aylar içinde değişecek, ben yaparsam olur denecek bir olgu da, bir ideoloji de değildir. Milli Eğitim programları-müfredatı yıllar içinde süzüle süzüle, deneye deneye oluşan bir gelecek yatırımıdır.
Milli Eğitim zaten: AKP iktidarlarınca yaz-boz tahtasına döndürüldü. On dört yılda beş Milli Eğitim Bakanı değiştirildi. Sanırım istenen ideolojik eğitim yakalanmamış olacak ki, Eğitim programı toptan değişecekmiş. Amaç: genelde daha kolay ve daha anlaşılır olacakmış. ama özelde: düşünmeyen, araştırmayan, eleştirmeyen, geliştirmeyen hurafelere dayalı, çağın gerisinde bir nesil.
Türk Milli Eğitim programı zaten oldukça kolay. Eskiden ezberde olsa bilgi veriliyordu. Ama şimdi? Ne eğitim var ne de bilgi. Okumayı ret eden, araştırmaya küs, akıl yürütmeye yeminli, çağa kapalı, okulu ve öğrenmeyi sevmeyen bir gençlik yetişmekte/yetiştirilmekte.
Eski Enerji bakanı sakallı Taner Yıldız: “Türk seçmeni okudukça ve bilgice donandıkça AKP’ye verilen oylarda düşme yaşanmakta” tespitinde bulunmuştu.
Galiba Eğitimde program değişikliğinin amacı da böylece açıklanmış olmakta.
Şimdi bir soru soralım: Acaba ne ya da nasıl bir program getireceksiniz? Çağdaş dünyaya ve teknolojiye kapalı, hurafe, cin-peri, şeytan-büyü, orucu ne bozar, kıçımı nasıl temizlerim içerikli beyinleri çalıştırmayan, duyduğuna inanan bir program mı getirilecek?
Efendin deniyor ki: “Eğitimcilere sorduk ve böyle bir gereksinimin olduğu sonucunu aldık.” Etrafımdaki ders verenlere, eğitimle uğraşan kimi değerlere: “Size böyle bir soru geldi mi, fikrinizi sordular mı?” diye sordum.
İnanın ben deyince böyle bir çalışmanın varlığından haberleri oldu.
Geçenlerde bir haber çıkmıştı enteresan olduğu kadar da düşündürücüydü: Liseli gençlerin bir çalışmasını bugünkü TÜBİTAK,” incelenmeye değer bulunmadı.” Gerekçesiyle kabul etmemiş. Ama aynı araştırma ABD’de ikincilik ödülü almış.
Hani değersizdi? Madem değersizdi elin gavurları neden ikincilikle ödüllendirdi?
Bende yeniliklere ve çağı yakalayan çalışmalara açığım ve destekliyorum. Fakat çarşambayı bildiğim için perşembeden korkuyorum.
Endişem onadır.
Son yüz yılda hangi eserin ya da hangi buluşun altında Türk ya da İslam âlimlerinin imzası var?
Anaysa değiştirilmek isteniyor: hukuk fakültelerinden ses yok, görüş yok, yorum yok.
Et ithal ediliyor; veteriner fakülteleri sus-pus, sanki üstlerine ölü toprağı serpilmiş, hayvancılığımız neden bu hale getirildi diyen var?
Saman ithal ediliyor: ziraat fakültelerimiz duvar. Ne görüş var, ne ses çıkıyor, nede Türk Tarımı neden böyle oldu diyen var?
Bunca örnekler ortada iken: eğitim programının sil baştan değiştirilmesi: bir Türk olarak beni endişelendiriyor hatta korkutuyor. Yobaz, bilime karşı, düşünmeyen, akıl erdirmeyen, eleştirmeyen, üretmeden tüketen, çalışmadan kazanmak isteyen, alın terine ve insanlığa sırtını dönmüş, biat eden bir gençlik mi programlanmak isteniyor diye?
Ey CHP, ey MHP şimdi seslenmeyecek ve muhalefet yapmayacaksanız ne zaman yapacaksınız? Ey eğitimciler, nerelerdesiniz? Ey Diyanet sende mi Kuran’a kapalı ve hurafeden mi yanasın?
Atı alan Üsküdar’ı geçmeden sesinizi duyurun. Yarınlar çok geç olacaktır. Unutmayın ki: Böyle bir programda sizlerin çocukları da eğitim görecekler.
Esen kalınız.